Kınama var operasyona onay yok

Kınama var operasyona onay yok

Moskova ve Tahran masada başka sahada başka... Üçlü zirvenin ortak bildirisinde PYD-YPG ismi geçmeden de olsa Türkiye’ye dönük tehdide işaret edildi. ‘Terörle ortak mücadele ve sınır ötesi saldırılara karşı durma kararlılığı’ vurgulandı. Ancak liderlerin mesajlarında operasyona kapı kapatıldı. Putin dışarıdan müdahaleye karşı çıktı. Reisi ‘Suriye sınırlarının ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmadı’ dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İranlı mevkidaşı Reisi ve Rusya lideri Putin’in bir araya geldiği Tahran’daki üçlü zirvenin en kritik gündem başlıklarından biri de Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu oldu. Erdoğan görüşmeler öncesi “Terör odaklarını Suriye’den atmakta kararlıyız” dedi. Zirve sonundaki ortak bildiride de ‘Üç ülke sınır ötesi saldırılara karşı durma ve terörün her biçimiyle mücadelede kararlı’ ifadesi kullanıldı.

ORTAK AÇIKLAMANIN 7’NCİ MADDESİNDE TÜRKİYE’YE ‘İDLİB’DEN ÇIK’ MESAJI

Ortak bildirideki tavır liderlerin açıklamasına yansımadı. Suriye’de siyasi çözüme vurgu yapan Putin, dışarıdan müdahaleye karşı çıktı. Reisi de “Sınırların ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmadı” dedi. Bildiride İdlib maddesi de dikkat çekti. ‘Sahada sükunetin sağlanması için İdlib’le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizildi’ ifadesi Türkiye’ye yönelik mesaj olarak yorumlandı.

ÜÇLÜ ZİRVEDEN OPERASYONA ONAY ÇIKMADI

Erdoğan, Reisi ve Putin’in Türkiye’nin endişelerine dair ifadeleri için “Buna müteşekkirim, ancak sadece sözler yaralara derman olmuyor” diyerek İran ve Rusya’dan terörle mücadelede destek istedi. Tahran’dan “Suriye’nin kuzeyine askeri saldırı teröristlere fayda sağlar” çıkışı geldi. Moskova da siyasi çözüm vurgusu yaptı. Teröre kınama kağıt üzerinde kaldı.

Tahran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla üçlü zirve düzenledi. Ankara’nın mayıs ayından bu yana gündeme getirdiği Suriye’ye beşinci sınır ötesi harekâta ilişkin bu ülkelerin olumsuz yaklaşımı dikkat çekti. Erdoğan, ilk olarak 23 Mayıs’ta Tel Rıfat ve Menbiç’i işaret ederek 30 km derinliğindeki güvenli bölgelerin sağlanacağını duyurdu. Cumhurbaşkanı, hazırlıkların tamamlanmasıyla operasyonun başlayacağını birçok kez ifade etse de ABD, İran, Rusya ve Şam rejimi harekâta karşı çıktı. Son olarak Tahran’daki zirvede Putin ve Reisi’nin sözleri ile ortak açıklamadaki bazı ifadeler dikkat çekti. Dün İran’ı ziyaret eden Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat da “Türkiye’nin Suriye topraklarına yönelik her türlü müdahalesini ve güvenli bölge için bu girişimlerini reddediyoruz” dedi.

Erdoğan ile görüşen Reisi, Türkiye ile İran arasında güvenlik alanındaki iş birliğinin çok önemli olduğunu belirterek iki ülkenin de Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması konusunda hemfikir olduğunu söyledi. İran lideri Ayetullah Ali Hamaney de “Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak çok önemli. Suriye’nin kuzeyine yapılacak herhangi bir askeri saldırı kesinlikle Türkiye, Suriye ile birlikte tüm bölgeye zarar verecek ve teröristlere fayda sağlayacaktır” iddiasında bulundu. Türkiye’nin güvenliğini İran’ın güvenliği olarak kabul ettiklerini ifade eden Hamaney “Siz de Suriye’nin güvenliğini kendi güvenliğiniz olarak görüyorsunuz. Suriye ile ilgili sorunlar müzakere yoluyla çözülmeli ve İran, Türkiye, Suriye ve Rusya bu meseleleri diyalogla sonuçlandırmalıdır” dedi. Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 7. Toplantısı’nın ardından yayımlanan ortak bildiride tarafların ikili ve bölgesel düzeyde, terörün her türüne ve biçimine karşı güçlü siyasi iradelerini ifade ettiği vurgulandı. İki ülke, tüm biçimleri ve tezahürleriyle terörizmi kınadı.

Erdoğan ise Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı öncesinde şunları söyledi: “Terör örgütleri ile mücadelemiz, nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye’den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak, Rusya Federasyonu ve İran’dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye’ye destek olmalarıdır. Bölücü terör örgütü işgal ettiği topraklardan tamamen sökülüp atılmalı. Bu terör örgütü, bölücü gündemini ilerletirken, saldırılarını sürdürürken, Türkiye’nin kayıtsız ve hareketsiz kalmasını beklemek mümkün değildir. Siz değerli dostlarımızdan Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladığınıza dair ifadeler duyuyorum. Buna müteşekkirim, ancak sadece sözler yaralara derman olmuyor. PKK, YPG, PYD unsurlarının sınırımızdan en az 30 kilometre öteye tamamen çekilmesi, zamanında yapılan mutabakatların bir gereğidir. Ancak, bu hala gerçekleşmemiştir. Tel Rıfat ve Münbiç, terör yatağı haline dönüşmüştür. Terör örgütünün sığındığı bu limanları temizlemenin vakti esasen çoktan gelmiştir. Astana ortaklarımızdan beklentimiz, Suriye’de istikrarın sağlanmasına yönelik çabalarımıza samimi destek vermeleridir.”

Üç ülkenin ortak açıklamasında ise Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki gruplardan gayrimeşru özyönetim teşebbüslerine, ülkedeki insani durumdan Suriyelilere yardımların artırılması çağrısına kadar çeşitli konularda mesajlara yer verildi. Liderlerin, terörün her tür ve biçimiyle mücadele etmek amacıyla birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını dile getirdikleri aktarılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Devlet başkanları, sivil tesisleri hedef alan ve masum can kayıplarına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır. Suriye’nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin eksiksiz bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. Gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmişler ve Suriye’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yanı sıra komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını vurgulamışlardır.” Liderlerin, Suriye’nin kuzeyindeki durumu ele aldıkları, bu bölgede kalıcı güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası temelinde sağlanabileceği hususunun vurgulandığı, bu yöndeki çabalarını koordine etme hususunda mutabık kaldıkları belirtilen açıklamada İdlib hakkında şu ifadeler yer aldı: “Devlet başkanları İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki durumu ayrıntılarıyla ele almışlar ve sahada sükunetin sağlanması için İdlib’le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir.”

Erdoğan toplantının ardından da “Terör örgütleriyle mücadelemiz, nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye’den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak, Rusya Federasyonu ve İran’dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye’ye destek olmalarıdır” dedi.

Reisi ise “Amerikalıların Fırat’ın doğusundaki varlığı kabul edilebilir değil ve onların buraları terk etmesi gerekiyor” diye konuştu. Reisi “Suriye’nin topraklarının her noktasının Suriye’nin meşru hükümetinin denetimine ve kontrolü altına girmesi gerekiyor. Suriye’nin egemenliğini ihlal edecek herhangi bir girişimden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladık” ifadelerini kullandı.

Putin de “Kabul ettiğimiz ortak bildiride, Rusya, İran ve Türkiye olarak Suriye’de sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dönüşüm sağlanabilmesi için kararlı olduğumuzu teyit ettik. Suriye krizinin sadece ve sadece siyasi ve diplomatik yöntemlerle çözülebileceği konusunda üç ülke de hemfikir” dedi. Dışardan bir reçete veya model empoze etmeden Suriye’nin geleceğini Suriyelilerin kendisinin belirlemesi gerektiğini vurgulayan Putin, Fırat’ın doğusuna işaret ederek “Orada bazı Batılı ülkelerin desteğiyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne aykırı olarak yasa dışı yabancı askeri bulundurma ve tutma çabaları var. Orada bölücülüğü kışkırtma çabaları var. Bize göre, Fırat’ın doğusundaki bölge, Suriye hükümetinin kontrolünde olmalıdır” ifadelerini kullandı.

21-temmuz-2022-kapak.jpg

DÜŞÜNCELERİMİZİN AYNI OLMADIĞINI GÖRMÜŞSÜNÜZDÜR

Erdoğan İran dönüşü uçakta konuştu. Üçlü zirveyi, Suriye sahasını ve F-16 meselesini değerlendirdi.

> Ortak basın toplantısında da görmüşsünüzdür, üçümüzün de düşünceleri herhalde aynı değildi. Farklı düşünceler ortaya koyduğumuz çok açık net ortadaydı. Bazı yerlerde farklılıklar olsa bile terörle mücadele konusunda bir defa bir birliktelik var. Terörle ilgili konuda da PKK/PYD/YPG terör örgütlerine karşı ister istemez birleşiyoruz. Kaldı ki zaten bu rejime de en çok zararı veren sorun. Şu anda terör örgütü, Fırat’ın doğusunda özellikle petrol kuyularını emiyor, sömürüyor; ondan sonra rejime de satıyor. Böyle bir durum var.

> Yeni bir harekât konusu milli güvenlik endişelerimiz giderilmediği sürece gündemimizde yer almaya devam edecek. Amerika’nın oradaki elemanları terör örgütü mensuplarına eğitim yaptırıyor. Bu eğitim esnasında rejimin bayrağını da orada bunlar dalgalandırıyorlar. Niçin? Güya aldatacak ya... Aldatabilirse... Yaptıkları iş, orada Türk askerine karşı bir terörist eyleme girmek. Burada da kalkıp rejimin bayrağını orada dalgalandırmakla acaba Türk ordusunu aldatır mıyız diye düşünüyorlar. Bunu yemezler.

> Suriye’nin toprak bütünlüğü noktasında Türkiye’nin herhangi bir derdi yok. Amerika şu anda bir defa Fırat’ın doğusunu terk etmek durumunda. Astana sürecinden çıkan tespit bu. Diyorlar ki, Fırat’ın doğusundan Amerika askerini çeksin. Şimdi buradan çıkacak bir netice Türkiye’nin de beklentisidir. Çünkü oradaki terör örgütlerini besleyen Amerika. Amerika terör örgütlerini beslediğine göre, biz de bu terör örgütleriyle mücadele ettiğimize göre, oradan çekildiği anda veya bu terör örgütlerini beslemediği takdirde bizim işimiz kolaylaşacaktır.

> (F-16) Bu konuları görüştüğümüzde Biden, bize böyle bir Yunanistan şartı filan koymadı. F-16’lar konusunda ‘Ben elimden gelen bütün gayreti göstereceğim’ dedi. Maalesef şu anda Temsilciler Meclisinde az da olsa bu işe muhalefet edenler var. Mevcut gelişmelere baktığımızda aslında böyle bir koşul meselesi bana göre bizi bağlayıcı bir koşul değil. Yeter ki onlar F16’larla ilgili bizim teklifimize evet desinler, bize sıfır F16’ları versinler. Zaten elimizdekilerin bakım onarımını biz şu anda yapabilecek güçteyiz.

‘PUTİN KENDİ İLACININ TADINA BAKTI’

Putin, Ukrayna tahıllarının çıkarılmasına yardımcı olmak için Rus tahılları üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını şart koştuklarına dikkati çekerek bu yılın sonunda 50 milyon ton tahıl ihracatına hazır olduklarını söyledi, Erdoğan’a teşekkür etti. Beyaz Saray da Erdoğan’ın çabalarının memnuniyetle karşılandığını kaydetti. Öte yandan Erdoğan ve Putin arasındaki ikili görüşme öncesi Rus liderin beklediği anlar gündem oldu. Toplantı saatinde kameraların karşısına geçen Putin, 50 saniye Erdoğan’ı beklemek zorunda kaldı. Bu durum akıllara 2020’de Moskova’da yaşananları getirdi. The Guardian “Putin tek başına Erdoğan’ı beklerken kameralar ona odaklandı. Normalde bu hareketi Putin başka liderlere yapardı” derken The Sun gazetesi de “Acıtan bekleyiş: Erdoğan’ı 48 saniye bekleyen Putin’in ağzı yüzü şekil değiştirdi, rahatsız hareketlerle bacağını oynattı” ifadelerine yer verdi. Reuters Putin’in sabırsız ve gergin hareketlerine işaret etti. Daily Mirror da “Putin, Erdoğan tarafından bekletilerek kendi ilacının tadına baktı” yorumunda bulundu.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN