Ey kimsesizler kimsesi!

Ey kimsesizler kimsesi!

Bu imtihan dünyasında nice garip, yetim, fakir kimsesiz kimseler vardır! Onların her birisi perişan hallerine çare olacak bir kimseye ne kadar da muhtaçtırlar. Eğer her yerde sonsuz ilim ve kudretiyle hazır ve nazır olan Allah’a iman devreye girmezse dünya hayatı o kimsesiz kimseler için bir zindan olur.

PROF. DR. NİYAZİ BEKİ- KARAR

Bugünkü yazımızda, inanlar arasında şöhret bulan, hatta Osmanlı döneminden beri bir gelenek olan ‘camilerin minarelerine asılan mahyalarda’ yerini almış olan ‘Kimsesizler Kimsesi!’ konusunu söz konusu etmiş bulunuyoruz. Ve çok da güzel olduğunu düşünüyoruz.

Evet, bu imtihan dünyasında nice garip, yetim, fakir kimsesiz kimseler vardır! Onların her birisi perişan hallerine çare olacak bir kimseye ne kadar da muhtaçtırlar. Eğer her yerde sonsuz ilim ve kudretiyle hazır ve nazır olan Allah’a iman devreye girmezse dünya hayatı o kimsesiz kimseler için bir zindan olur. Ramazan ayında zengin, fakir herkes gündüz elini uzatamadığı nimetlerin sahibi olan Allah tarafından akşam iftar vaktinde izin verilmesiyle şu hakikat bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar ve her insan şöyle düşünür: “Benim ne malım, ne mülküm, ne servetim ve ne de kimsem var. Gün boyunca kendimin zannettiğim malıma elimi süremiyorum. Bir yiğit de ortaya çıkıp ‘Diğer günlerde olduğu gibi Ramazan günlerinde de ye, iç, istediğin gibi keyfine bak; ben senin arkandayım!’ diyemiyor. Demek benim malım-mülkümün de sahibi beni yaratan Allah’tır. Hakiki manada, hayatımda da mematımda da /öldüğümde de, bana sahip çıkacak yegâne kimsem Rabbimdir. O sonsuz rahmet, kudret ve tükenmez servetiyle bütün kimsesizlerin tek kimsesidir”.

“Eğer Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Öyleyse müminler yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.” (Âl-i İmran, 3/160) mealindeki ayette de ‘kimsesizlerin kimsesi yalnız Allah olduğu’ gerçeğinin altı çizilmiştir.
Cevşenu’l-Kebirde (58. Fıkrada) şu nebevi münacatta, bu ayetin bir nevi açıklaması olan şu duayı okumakta fayda vardır:

“Ey seveni olmayanların sevgilisi,
—Ey tabibi olmayanların tabibi,
— Ey cevap verecek kimsesi olmayanlara cevap veren,
— Ey şefkat edecek kimsesi olmayanlara şefkat eden,
— Ey dostluk kuracak kimsesi olmayanlara arkadaşlık eden,
— Ey şefaat edecek kimsesi olmayanlara rahmetini şefaatçi yapan,
— Ey yardım edecek kimsesi olmayanların imdadına koşan,
— Ey yol gösterecek kimsesi olmayanlara yolu gösteren,
— Ey yönlendirecek kimsesi olmayanlara rehberlik eden,
— Ey merhamet edecek kimsesi olmayanlara merhamet eden (Allah’ım!),

Sen her türlü noksan sıfatlardan uzaksın. Senden başka ilâh yoktur. Emân diliyor, sana sığınıyoruz. Bizi ateşten kurtar!”
Bu konu edebiyatımızda da kaside, şiir, münacat türlerinde pek çok hayalleri süslemiştir.

Merhum Fatih Sultan Mehmet de (Avni) mahlasıyla yazdığı şiirlerinin birinde şöyle demiş:

“Hiç kimse yok kimsesiz /
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım /
Ey kimsesizler kimsesi”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN