CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nün 16 Eylül 2025 tarihinde yayımladığı ve Antep fıstığı ithalatının önünü açan düzenlemeye karşı çıkarak, kararın yerel çiftçi için kuraklık ve zirai don kadar tahrip edici olduğunu belirtti.
Orhan Sarıbal, üreticilerin doğal afetlerin yol açtığı zorluklarla mücadele ederken, şimdi de ithalat lobilerinin baskısıyla iflasa sürüklenmek istendiğini vurguladı.
Orhan Sarıbal, bu kararın vakit kaybetmeksizin geri çekilmesi gerektiği çağrısında bulundu.

REKOR ÜRETİMDEN SONRA REKOLTE DÜŞÜŞÜ VE DON ZARARI
Antep fıstığı üretiminde Türkiye, 2024 yılında 383 bin ton ile tarihi bir rekor yakalamıştı.
Ancak ne yazık ki, aynı yıl yaşanan şiddetli kuraklık ve zirai don hadiseleri sebebiyle rekolte bir önceki yıla göre yüzde 55 azalarak 174 bin tona geriledi.
Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) verilerine göre, sadece don olayından kaynaklanan maddi hasarın 11,3 milyon TL'ye ulaştığı tespit edildi.
Orhan Sarıbal, Türkiye'nin fıstık ihracatında son yıllarda elde ettiği başarıya dikkat çekti.
İhracat değeri, 2022'de 25 bin ton karşılığında 258 milyon dolarken, 2023'te 32 bin ton karşılığında 318 milyon dolara yükselmişti.
2024 yılında ise 96 farklı ülkeye 230 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.
Orhan Sarıbal, böylesine olumlu bir ihracat tablosu varken alınan ithalat kararının, yerli üreticiye kuraklık felaketi kadar büyük zarar vereceğini ifade etti.
Patatesin dramatik hikayesi! Meğer domates genleri sayesinde hayatta kalmış
FİYAT ARTIŞININ ASIL SEBEBİ: ARACI VE TÜCCARLARIN ROLÜ
Orhan Sarıbal, Antep fıstığı fiyatlarındaki yüksek artışın kökeninde üreticinin değil, piyasadaki denetimsizlik ve aracıların fırsatçılığının yattığını söyledi.
Güncel verilere göre, Gaziantep'te kabuklu fıstığın kilosu 500-600 TL bandında seyrederken, büyük şehirlerde 1.000 TL'ye kadar çıkabiliyor; baklavalık iç fıstığın fiyatı ise 2.500 TL'ye ulaşıyor.
Çiftçinin ürününü 400 TL gibi bir fiyattan elden çıkardığını belirten Orhan Sarıbal, ürün el değiştirdikçe fiyatın katlandığını, bu durumun tüketicinin aynı ürünü 3-4 kat daha yüksek bir fiyata almak zorunda kalmasıyla sonuçlandığını dile getirdi.
Orhan Sarıbal, bu tablonun tamamen piyasanın denetimsizliğe terk edilmesi ve aracının insafına bırakılmış bir ticaret sisteminin sonucu olduğunu vurguladı.

İTHALAT BAHANESİ: BAKLAVA MALİYETİ Mİ, FIRSATÇILIK MI?
Baklava üreticilerinin ithalat taleplerini fıstık maliyetini gerekçe göstererek haklı çıkarmaya çalıştığını hatırlatan Orhan Sarıbal, bu argümanın gerçeği yansıtmadığını savundu.
Bir kilogram baklavanın ortalama 100 gram fıstık içerdiğini ve bunun baklava maliyetine yaklaşık 250 TL civarında bir yük getirdiğini hesapladı.
Halihazırda baklavanın kilogram fiyatının 1.500 TL civarında olduğu düşünüldüğünde, fiyat artışını tek başına fıstık maliyetine bağlamanın doğru olmadığını belirtti.
Orhan Sarıbal, sorunun kaynağının üreticiler değil, piyasadaki fırsatçılar olduğunu sözlerine ekledi.
Tarım ve Orman Bakanlığının ABD, İran ve Suriye'den yapılacak kabuklu kavrulmuş fıstık ithalatında Zararlı Risk Analizi (ZRA) dahi aranmayacak olmasını da sert bir dille eleştirdi.
Bu kararın sadece ithalat lobilerini memnun edeceğini, yerli üreticiyi ise isyan noktasına getireceğini belirterek, ithal fıstıkla kaliteli baklava üretilemeyeceği ve binlerce ailenin geçim sıkıntısına düşeceği uyarısında bulundu.
Gıda alarmı! Arılar ve kelebekler olmadan soframız boş kalabilir
DEVLET MÜDAHALESİ ŞART: TMO'YA TABAN FİYAT VE ALIM ÇAĞRISI
Orhan Sarıbal, devletin yerli üreticiyi koruma sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Fındıkta Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) fiyat açıkladığını, çayda Tarım Bakanlığının fiyat belirlediğini hatırlatarak, Antep fıstığında da TMO'nun bir taban fiyat açıklaması ve müdahale alımı yapması gerektiğini ifade etti.
Üreticinin, tüccarın ve aracıların insafına terk edilmemesi gerektiğini belirten Orhan Sarıbal, 16 Eylül 2025 tarihli ithalat kararının, üreticiyi tamamen yok sayan ve sadece ithalat lobilerinin çıkarlarını gözeten bir adım olduğunu, zirai don kadar yıkıcı etkilere yol açacağını ve bu yüzden derhal geri alınması gerektiğini yineledi.
