Babacan’dan asgari ücret çağrısı: En az yüzde 50 artmalı, Türkiye Survivor setine döndü

Babacan’dan asgari ücret çağrısı: En az yüzde 50 artmalı, Türkiye Survivor setine döndü

DEVA Partisi lideri Babacan, bütçede faize ayrılan kaynağı “fakir fukaradan esirgenen para” diye eleştirerek asgari ücrete en az yüzde 50 zam yapılmasını istedi; “Türkiye üç kuruşla hayatta kalmaya çalışanların ülkesi oldu, koskoca ülke Survivor setine döndü” dedi ve kış saati uygulamasının derhal kaldırılması çağrısında bulundu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin TBMM’deki Yeni Yol Grup toplantısında yaptığı konuşmada, 2026 bütçesinden enflasyonla mücadele politikalarına, asgari ücret ve emekli maaşlarından kış saati uygulamasına kadar geniş bir yelpazede iktidarı hedef alan eleştiriler yöneltti. Babacan, asgari ücret artışının “en az yüzde 50” olması gerektiğini savunarak, “Türkiye; üç kuruşla hayatta kalmaya çalışanların ülkesi oldu. Koskoca ülke Survivor setine döndü.” ifadelerini kullandı.

Konuşmasının başında Meclis’te görüşülecek 2026 bütçesine değinen Babacan, bütçede faiz ödemelerine ayrılan payı sert sözlerle eleştirdi.

Geçtiğimiz pazartesi günü 2026 bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinin tamamlandığını hatırlatan Babacan, “Önümüzdeki Pazartesi gününden itibaren Genel Kurul 14 gün boyunca, kesintisiz bir biçimde bütçeyi görüşecek.” dedi.

Bütçedeki faiz yükünü vurgulayan Babacan, “Bütçedeki ödenmesi planlanan faiz rakamına bir bakın… İşte o zaman, hükümetin kimin derdiyle dertlendiğini açıkça görürsünüz. Faiz lobileriyle mi dertleniyorlar; yoksa fakir fukaranın, garip gurebanın derdiyle mi dertleniyorlar?” diye sordu.

Babacan, 2025 bütçesinde 2 trilyon 53 milyar lira olan faiz ödemelerinin 2 trilyon 742 milyar liraya çıkarıldığını belirterek, 2026 bütçesindeki faiz ödeneğinin sosyal yardımlara ayrılan 917 milyar liranın “neredeyse üç katı” olduğunu söyledi.

“Başka bir ifadeyle, toplumun yardıma muhtaç en yoksul kesimlerine ayrılan ödenek, zaten parası olup faize yatıranlara ödenecek rakamın sadece 3’te biri. Ülkemiz, sosyal devlet olmaktan her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor.” diyen Babacan, yoksulluğun arttığını, emekli ve asgari ücretlilerin “sadakaya, fitreye muhtaç hale geldiğini” ifade etti.

basliksiz-3.jpg

“TÜRKİYE; ÜÇ KURUŞLA HAYATTA KALMAYA ÇALIŞANLARIN ÜLKESİ OLDU”

Babacan, enflasyon ve hayat pahalılığının toplum üzerindeki etkisini anlatırken sert bir tablo çizdi:

“Yoksulluk arttı, fakir fukaralık diz boyu. Emeklimiz, asgari ücretlimiz sadakaya, fitreye muhtaç oldu. ‘Kiramızı ödeyemez haldeyiz!’ diyorlar; sokağa atılmaktan korkuyorlar. Ülkemizin yarınları, tutulmayan vaatlerle kararıyor. Milletimizin umudu, yıllardır ertelenen sözlerle tüketiliyor.”

Babacan, gelinen noktayı “Türkiye; üç kuruşla hayatta kalmaya çalışanların ülkesi oldu. Koskoca ülke Survivor setine döndü.” sözleriyle özetledi.

Çarşıda, pazarda sebze ve meyvenin “kiloyla değil taneyle satıldığını” dile getiren Babacan, “Bir zamanların bolluk ülkesi oldu yokluk ülkesi.” ifadelerini kullandı. Orta direğin yok olduğunu, yoksul insanların oylarıyla ayakta kalabileceğine inanan bir iktidarla mücadele ettiklerini söyleyen Babacan, “Yoksullaşan halkı kendine bağımlı kılmaya çalışan, vatandaşın başını kaldırmasına bile imkân vermeyen, bu ortamdan siyasi nema elde etmeye çalışanlarla mücadele ediyoruz.” dedi.

EMEKLİ MAAŞLARI VE ASGARİ ÜCRET HESAPLARI

Emekli maaşlarını “içler acısı” olarak nitelendiren Babacan, “Emekli maaşlarının geldiği şu duruma bir bakın: Açlık sınırı 29.828 TL, en düşük emekli maaşı 16.881 TL.” dedi.

16 milyondan fazla emekli olduğunu, ancak 25 bin liranın üzerinde maaş alan emekli sayısının sadece 640 bin olduğunu belirterek, “Durum içler acısı.” ifadesini yineledi.

Asgari ücret tartışmalarına da değinen Babacan, 2025 başında asgari ücretin “gerçekleşen değil, beklenen enflasyona göre” belirlendiğini, işçinin enflasyondan doğan hakkı yüzde 45 iken yüzde 31 artış verildiğini belirtti:

“Asgari ücretlimizin geçen seneden yüzde 15 alacağı var. Bunu bir kenara yazın. Az önce açıklanan Kasım enflasyonundan sonra artık kesinleşti, bu yılın enflasyonu da yüzde 30’un üzerinde gerçekleşecek. 15 artı 30, etti mi 45? 45’i de bir kenara yazın.”

Ekonominin yüzde 3,7 büyüdüğünü hatırlatan Babacan, “Büyümeden de bir yüzde 5 refah payı, zaten işçimizin hakkı. 45’e 5 daha ekle, etti 50. Yani, asgari ücretteki artışın en az yüzde 50 olması lazım. Hesap çok basit. Yüzde 50’den az bir artış, hakka da vicdana da sığmaz.” diye konuştu.

Bu hesabın TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre yapıldığını vurgulayan Babacan, TÜİK’e güvensizliklerini de dile getirdi:

“Peki, TÜİK’in rakamlarına güveniyor muyuz? Hayır, çünkü TÜİK şeffaf değil. Eskiden açıkladığı ürün fiyatlarını artık açıklamıyor. Enflasyon rakamı budur, inanın diyor. Biz ne diyoruz? ‘Doğru hesaptan kaçmaz. Hesabına güveniyorsan, ürün fiyatlarını açıkla, insanlardan saklama’ diyoruz.”

Babacan, Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılmamasını da eleştirerek, “Enflasyonun çok düşük olduğu yıllarda bile 1 Temmuz’da mutlaka bir ara zam verilirdi. 2025’te bu da verilmedi. Unutturulmaya çalışılıyor.” dedi.

“Asgari ücretle açlık sınırı arasındaki makasın açıldığını” söyleyen Babacan, “Yüzde 50 zam bile yıl sonunda açlık sınırına ancak yetişecek.” yorumunu yaptı ve ekledi: “Gerçekleşmiş enflasyon ortada dururken, bir kenara kendi yazdıkları rakamı koyup, millete ‘işte buna göre yaşayacaksınız’ demek ekonomiyi yönetmek değildir. Yapılan, üretilmiş bazı rakamlarla toplumsal gerçeğin üzerini örtmeye çalışmaktır. İnsanların ömründen ömür, cebinden para çalmaktır; kul hakkına girmektir kul hakkına.”

“BÜTÇEYİ HAZIRLAYANLAR KENDİ MAAŞLARINI ARTIRIYOR”

Gelir adaletsizliğinin tarihte görülmemiş seviyelere ulaştığını savunan Babacan, orta sınıfın çöktüğünü belirterek, “Bu hak değil, bu adalet değil. Yazık bu güzel ülkenin insanlarına.” dedi.

“Yüzde 5’in zenginleşmesi için, geri kalan yüzde 95’ten fedakârlık bekleyemezsiniz. Adalet duygumuzu yok edip, ekonomiyi düzeltemezsiniz. Elinizi vicdanınıza koyacaksınız, asgari ücrete öyle karar vereceksiniz. Ayıp denen bir şey var. Bütçeyi hazırlayanlar kendi maaşlarını artırıyor. Plansızlık, savrukluk, adaletsizlik örneği.” sözleriyle iktidarı eleştirdi.

Akademisyenler ve hekimler başta olmak üzere geniş bir kesim için “topyekûn bir düzenleme” gerektiğini söyleyen Babacan, çalışan–emekli maaş dengesinin de gözetilmesi çağrısında bulundu.

“ENFLASYONLA MÜCADELE ÜÇ ALANDA EŞGÜDÜM İSTER, YAPTIKLARIYLA DÜŞMEZ”

Enflasyonla mücadelenin “üç ayrı politika alanında eşgüdümlü adımlarla” yürütülmesi gerektiğini belirten Babacan, hükümetin yaklaşımını şu sözlerle eleştirdi:

“Bunlar ne yapıyor? Kendi elleriyle patlattılar enflasyonu. Faizi artırayım, vergileri artırayım, maaşları da bastırayım; 3 yıl oldu ya, düşmüyor. Enflasyon düşsün diye bekleyeyim. Yapamıyorlar, yapamazlar. Olmaz, düşmez!”

“Kemer sıkmak istiyorsanız bunu işçiden, memurdan, emekliden değil; devletin harcamalarından başlatın.” diyen Babacan, ihalelerdeki savrukluğun bitirilmesini, kamu kaynaklarının verimsiz projelere gömülmemesini, kamuya yük olan lüksten vazgeçilmesini istedi.

Vergi sisteminde adil bir yük paylaşımı kurulmadan hiçbir reformun gerçek olamayacağını söyleyen Babacan, “Gerçekleşmiş enflasyon ortada dururken, bir kenara kendi yazdıkları rakamı koyup, millete ‘işte buna göre yaşayacaksınız’ demek… İnsanların cebinden para çalmaktır; kul hakkına girmektir.” dedi.

Son olarak asgari ücret politikasına ilişkin net taleplerini şöyle sıraladı:

“O yüzden söylediğimiz net: Asgari ücret, hedeflenen değil gerçekleşen enflasyona göre belirlenmelidir, büyümeden refah payı verilmelidir, Temmuzda ara zam yapılmalıdır. Nokta. Gerisi laf kalabalığıdır. Gerisi milleti oyalamaktır. Gerisi kul hakkına girmektir.”

“ASGARİ GELİR DESTEĞİ” VAADİ: AİLE BAZLI GELİR TAMAMLAMA

Babacan, partisinin “asgari gelir desteği” veya “aile gelir desteği” adını verdiği sosyal politika vaadini ayrıntılandırdı.

“Hedefimiz, Türkiye’de tek bir ailenin bile yoksulluğun pençesine düşmemesidir. Bu nedenle, yoksul yurttaşlarımıza ‘asgari gelir desteği’ sağlama sözünü verdik. Bu sözümüzün de arkasındayız.” diyen Babacan, sistemi şöyle anlattı:

“Bir ailede kaç kişi yaşıyor? Gerçek ihtiyacı ne? Önce bunu hesaplayacağız. Peki, bu aileye toplam ne kadarlık bir gelir giriyor şu anda? Onu da hesaplayacağız. İşte o ihtiyaç rakamıyla, toplam mevcut gelir arasındaki farkı devlet ödeyecek. ‘Asgari gelir desteği’ sistemi bu. Hepsi hazır.”

“Vatandaşlarımızın yoksulluğa, sefalete terk edildiği bir Türkiye’ye razı olmayacağız. Az kaldı. Sağlam adımlarla, Türkiye’yi bir kabustan uyanma hızında iyileştireceğiz inşallah.” ifadelerini kullandı.

BÜYÜME, TARIMDA KÜÇÜLME VE GIDA UYARISI

Pazartesi günü açıklanan 2025 yılı üçüncü çeyrek büyüme oranına da değinen Babacan, “2025 yılı üçüncü çeyrek büyüme oranı açıklandı: yüzde 3,7.” dedi.

Büyüme rakamlarıyla ilgili “hemen hemen tek olumlu haberin savunma sanayisinden geldiğini” belirterek, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün ilk 100 savunma sanayisi şirketi listesine bu yıl 5 Türk firmasının girmesinden duyduğu gururu dile getirdi.

Öte yandan tarım sektöründe yüzde 12,7 oranında küçülme olduğuna dikkat çeken Babacan, “Gerçekten son derece tehlikeli bir döneme girdik.” dedi. Büyük bir gıda zincirinin CEO’sunun, “Bu gidişle rafa koyacak ürün bulamayacağız.” sözlerini hatırlatarak, gıda arzı ve tarımdaki daralmaya yönelik uyarısını yineledi.

11.⁠ ⁠YARGI PAKETİ İÇİN “İNFAZDA EŞİTLİK” ÇAĞRISI

Babacan, uzun süredir kamuoyunda tartışılan 11. Yargı Paketi’ne de değinerek, “Uzunca bir süredir kamuoyunda büyük bir beklentiye dönüşen 11. yargı paketi bugün TBMM Adalet Komisyonunda görüşülmeye başlanacak.” dedi.

31 Temmuz 2023’te Covid salgını nedeniyle yapılan düzenlemenin “eşitlik ilkesine aykırı” olduğunu, bu eşitsizliğin giderilmesi gerektiğini defalarca ifade ettiklerini hatırlattı ve ekledi:

“Ancak, bu yargı paketinde de ‘infazda eşitlik’ ilkesini tam anlamıyla sağlayacak bir düzenleme göremedik.”

İktidara “Eğer hakkıyla bir düzenleme yapmak istiyorsanız ‘Anayasal düzene karşı kalkışma suçu’ dışında kalan suçlar arasında ayrım yapmayın. ‘İnfazda eşitliği’ böyle sağlayın.” çağrısı yapan Babacan, “11. yargı paketinin komisyon ve genel kurul çalışmaları sırasında eksik bırakılan hususları tamamlayın ve başından bu yana dile getirdiğimiz ‘Cezada adalet, infazda eşitlik’ ilkelerini teklifin metnine de ruhuna da hakim kılın. Bu yönde atacağınız adımlara arkadaşlarımız destek vereceklerdir.” dedi.

Mevcut infaz yasasını “yamalı bohçaya dönen” bir yapı olarak tanımlayan Babacan, yeni bir infaz yasasının, tüm paydaşlarla görüşülerek “uzlaşı ile” çıkarılmasını “adaletin ve hakkın gereği” olarak niteledi.

KIŞ SAATİ UYGULAMASI: “BU GARİP UYGULAMADAN DERHAL VAZGEÇİN”

Babacan, kış saati uygulamasını da sert sözlerle eleştirdi.

“Kış geldi, okullar yeniden açıldı, velileri bir telaş sardı.” diyen Babacan, asıl telaşın ekonomik yükten ziyade “karanlık telaşı” olduğuna işaret etti:

“‘Çocuklarımı bu karanlıkta okula nasıl göndereceğim, evlatlarımın güvenliğinden nasıl emin olacağım’ telaşı.”

Vatandaşa “insanca yaşamı” çok görenlerin, “insanlara güneşi de çok gördüğünü” söyleyen Babacan, “İstanbul’da Aralık sonunda çocuğunu okula göndermek isteyen bir vatandaşımız, güneşin doğması için 8 buçuğu beklemek zorunda. Ankara’da gün doğumu 8’i geçiyor.” dedi.

Çocukların karanlıkta okula gittiğini, güvensiz sokaklarda sokak köpeklerinden ve olası saldırılardan endişe ettiklerini belirterek, “Artık bu inada son verin. Bu da damattan kalan bir uygulamadır. Bu garip uygulamadan derhal vazgeçin.” çağrısında bulundu.

“Bu ülke çevrenizdekilerden ibaret değil; bu ülkede her çocuk okula servisle gitmiyor.” diyen Babacan, çocukların “gecenin karanlığında, henüz uykudan dahi uyanamadan, mahmur gözlerle” okula gittiğini, sokak köpeklerinden korkarak yürüdüklerini belirterek, “Gelin bu yanlıştan dönün.” ifadelerini kullandı.

GENÇLERE: “ÇALINMIŞ YARINLARINIZI GERİ ALMAYA GELDİNİZ”

Konuşmasının önemli bir bölümünü gençlere ayıran Babacan, salondaki gençlere hitaben, “Siz buraya bir grup toplantısına değil, çalınmış yarınlarınızı geri almaya geldiniz.” dedi.

İktidarın yıllardır gençleri “en değerli varlık” ilan ettiğini, ancak diplomalarını değersiz kıldığını savunan Babacan, “En verimli çağınızda sizi kendi kavgalarının kurbanı ettiler.” diye konuştu.

Gençlere yönelik vaatlerini şöyle sıraladı:

“Size, ‘amcasının şirketini’, ‘dayısının koltuğunu’ değil; kendi kurduğunuz finansal özgürlüğü vaat ediyoruz.”

“KYK yurdunda sıra beklemeyi değil; ihtiyacı olan her öğrenciye barınma imkanı sunmayı, kendi evinde özgürce yaşamayı vaat ediyoruz.”

“Borçla askerlik yapmayı değil, profesyonel orduya geçmeyi ve eşit vatandaşlığı vaat ediyoruz.”

“YÖK dayatması değil; dünyanın en iyi üniversiteleriyle yarışan özgür kampüsler vaat ediyoruz.”

“‘İş beğenmiyorsun’ lafını işitmeyi değil; beğeneceğiniz işi ve maaşı vaat ediyoruz.”

“‘Biraz daha sabır’ değil; hemen değişim vaat ediyoruz.”

“‘Baskı’ değil; özgürce konuşabildiğiniz bir ülke vaat ediyoruz.”

“Biz, gençlerin yanında yürümüyoruz, gençlerin önde yürümesini destekliyoruz. Sizin arkanızda duruyor, size güç veriyoruz. Korkmayın! Vazgeçmeyin! Tereddüt etmeyin! Omuz omuza verip, özgür, adil ve zengin bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz!” sözleriyle gençlere seslendi.

DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ VE “ENGELSİZ TÜRKİYE” VURGUSU

Babacan, konuşmasında 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne de özel bir bölüm ayırdı.

“Bugün 3 Aralık, Dünya Engelliler Günü. Bugün, toplumumuzun önemli bir kesimi için, bir kez daha düşünme, bir kez daha hatırlama günüdür.” diyen Babacan, engelli bireylerin “sistematik ihmalin gölgesinde” yaşadığını söyledi.

Eğitimde eşit fırsatlara erişemeyen, istihdamda hak ettiği yere gelemeyen, sağlık hizmetlerinde zorluk yaşayan engelli vatandaşların, erişim sorunları nedeniyle de temel haklardan mahrum kaldığını vurgulayan Babacan, “Evet: Eğitim, sağlık, istihdam, erişebilmek, ulaşabilmek bunların tamamı insan hakkı meselesidir.” dedi.

“Engelli bireylerin önündeki engeller, aslında toplumun önündeki engellerdir. Onların yaşamını kolaylaştırmadan, gerçek bir sosyal devletten söz edemeyiz.” diyen Babacan, engelliler için kanunla belirlenen yüzde 3 istihdam şartının devlet kurumlarında da eksiksiz uygulanması gerektiğini belirtti:

“İktidar, özel sektörü kanunla zorluyor. Ancak, devlet kurumlarında bu kurala uyuluyor mu? Hayır. Vatandaşlarımızla konuşuyoruz. Bize dert yanıyorlar. ‘Sınavları kazandık, notlarımız da yüksek… Ama atanamıyoruz. Sıra bize gelmiyor.’ diyorlar. Ben buradan açıkça söylüyorum: Kanunun gereğini yerine getirin! Devlet önce kendi kanununa uyacak, sonra özel sektör ve toplumla birlikte engellilerin hakkını güvence altına alacak. Biz bu garabete son vereceğiz.”

“Özgür ve zengin Türkiye’nin yolunun, sosyal adaleti sağlamaktan geçtiğini” belirten Babacan, “Sosyal adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. ‘Yardım eden değil, yardımcı olan devlet’ anlayışıyla hareket edeceğiz. Engelsiz Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.” dedi.

Babacan, TBMM çatısı altında Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’nun kurulmasına katkı sunan milletvekilleri Elif Esen ve İrfan Karatutlu’ya teşekkür etti ve komisyonun, iktidarın “oylama kazasıyla” kabul edilen önerge sayesinde kurulduğunu hatırlatarak, “Bu oylama kazası hayra vesile olmuştur.” ifadesini kullandı.

“GERİ ADIM YOK”

Konuşmasının sonunda, “Ne dedik? Geri adım yok!” diyen Babacan, “Milletimizin yüzü gülene kadar, insanımız refaha erene kadar, bu yozlaşmış zihniyetten kurtulana kadar geri adım yok!” mesajı verdi.

“Biz bu adaletsizliğe son vereceğiz. Bizim kitabımızda ‘Altta kalanın canı çıksın’ diye bir şey yok. Türkiye, sahip olduğu imkanlarla, bu yoksulluk girdabını hızla tersine çevirebilecek güce sahiptir.” diyen Babacan, tüm ekonomik ve sosyal vaatlerini “adalet” ve “sosyal devlet” başlıkları altında topladı.

İlgili Haberler
YORUMLAR (2)
2 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN