Ali Bardakoğlu: Herkes ahlaklı olabilir ama Müslümanlar mutlaka olmalı | Bi' Karar Ver

Bi'Karar Ver'e konuk olan Diyanet İşleri Eski Başkanı Ali Bardakoğlu, din ile ahlak arasındaki farkı dikkat çeken cümlelerle anlattı: Ahlakın kaynağı din değil, insan fıtratıdır. Dinden de önce insanın özü. Vicdan dediğimiz şey; odur zaten. Ama din, ahlakı tamamlamak, güçlendirmek ve metafizik bir temel bulmak için gelir. Ahlaklı olmanın metafizik temellerini inşa eder. Böyle olunca da her dindar ahlaklı olmak zorundadır.

MELEK GEDİK | KARAR

Bi'Karar Ver'e konuk olan Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu 'Dindarlığımız hayatımıza ne katıyor, nasıl etkiliyor?' konusu ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 

Din algısı ile tarih algısında bir paralellik olduğunu belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti:

"Realist olmayıp tarihi, tarih olarak okumayıp da tarihi şahsiyetleri İslam'ın katıksız temsilci olarak sunmaya başlayınca din ile hayat arasında kopuş başlıyor ve insanlar 'Bu kişilere gibi olmak bizim ne haddimize' diye düşünmeye başlıyor. Halbuki din hayatın içindedir; Allah'ın Resul'ü hatasızdır onun dışında herkese bu dinin mesajını alabildiği kadar alır, yaşayabildiği kadar yaşar.

Sahabe döneminde de savaşlar vardı, birbirini öldürmüşlerdi. Onlar da insandır. Dini biraz hayatta kopuk, pembe bir atmosfer sunmaya başlayınca iyilik ettiğimizi düşünürken, farkında olmadan insanları koparıyoruz. Ya tarihte kayboluyorlar ya da tarihte yalnızlaşıyor. İnsanlar tarih ve dinle yalnızlaşıyor. Halbuki din yalnızlaşma için değil, hayatın içinde Allah'ın mesajı, Allah'ın davetini yaşayarak yürüyen bir şey. Kanı, canı olan bir Müslüman olabilmek önemli."

"TARİHİ ANLATILAR İNSANLARA YETMEYE BAŞLIYOR"

Din ile tarih arasındaki farka vurgu yapan Bardakoğlu, şunları söyledi:

"'Tarihte yaşanmıştır, en güzel şekli ile yaşanmıştır. Ondan sonra giderek zaman kötüleşecektir. İslam'dan uzaklaşma olacak. Artık kıyamet alametleri gelecektir. Bir Mehdi gelecek ve kurtaracak' şeklinde bir mesaj verildiği vakit, insanlar dini kendi hayatları içinde, kendi gönülleri içinde aramayı bırakıyor. Daha çok tarihte aramaya başlıyor. Tarihteki kişileri de abartılı bir şekilde anlatınca o hayal dünyası da insanlara yetmeye başlıyor."

Dinin tarihi ile Müslümanların tarihinin farklı olduğu ifade eden Bardakoğlu "Dinin tarihi ile Müslümanların tarihini iç içe yaparız. İngiltere ya da Almanya tarihi deriz ama bizdeki tarihe İslam tarihi deriz. İslam tarihi olunca, insanlar da İslam'ı arayınca tarihte buluyorlar. Tarihteki örnekleri zihinlerinde yaşatıyorlar. Ve hayatta kopuyorlar" diye konuştu.

"HZ. ÖMER OLAMAYIZ AMA İLKELERİNİ YAŞATABİLİRİZ"

Fıkıh ve kelamın önemine değinen Bardakoğlu "İlahiyatta iki temel ilim vardır. Fıkıh ve kelam. Bunların yaptığı en önemli işlev; tarihi malzemeleri ayıklayıp onlardan uygulanabilir bir takım ışıklar çıkarmaktır. Hz. Ömer büyük bir sahabe. Fakat mesele Hz. Ömer olmak değil, onun çizgisini anlamak ve o ilkeleri hayatımıza indirmek zorundayız. Yaşanmış hayatı tekrar yaşamamız mümkün değil.

Ebu Hanife'yi, İbn-i Rüşti'yi, Gazali'yi elbet anlamalıyız fakat Gazali'nin tıpa tıp aynısı olamayız. Onun yaşadığı dönem ve olaylar farklıydı. Tarihi tarihin içinde bir kesit olarak görmek, onun dinle bağlantısını ayıklamak ve alacaklarımızı bu tarafa getirmek gerekiyor. Örneğin, sünneti hayatımıza taşıyabilmek için Hz. Peygamber'i anlamak gerekiyor. Yoksa kerpiçten evler yapıp hasırda yatarak sünnet ihya olmaz. Hz. Peygamber de bizden böyle bir şey istemedi.

"ZİHİNLERDE 'DİNDAR' VE 'SEKÜLER' BİRLEŞİMİ VAR"

Hz. Peygamber'i koyduğu sistemi, hedefleri ve ilkeleri gerçekleştirebilecek bir canlılık içinde olunmalı. Çünkü İslamiyet dinamik bir din. Fakat Müslümanlar Hz. Peygamber'i bir türlü gönül dünyalarına indirmeyi başaramadılar. Sadece rivayetleri okuyarak o günkü mizanseni zihinlerinde yaşatıyorlar. Bu sefer zihinde iki bölüm oluyor. Birincisi tarihteki dinde yaşıyorlar. İkincisi ise Müslümanların bugün hayatı yaşıyor. Müslüman zihin dünyasında sekülerliği ve dindarlığı bir arada hiç birbirine dokundurmadan yaşatabiliyor. Ve böyle iki ayrı kimliği ve kişiliği de olabiliyor" ifadelerini kullandı.

HER DİNDAR AHLAKLI MIDIR?

Ahlakın kaynağının da din olmadığı vurgulayan Bardakoğlu, şunları kaydetti: "Ahlakın kaynağı din değil, insan fıtratıdır. Dinden de önce insanın özü. Vicdan dediğimiz şey; odur zaten. Ama din, ahlakı tamamlamak, güçlendirmek ve metafizik bir temel bulmak için gelir. Ahlaklı olmanın metafizik temellerini inşa eder. Böyle olunca da her dindar ahlaklı olmak zorundadır. Fakat bir insanın ahlaklı olması için dindar olması şarttır diyemeyiz. Bu doğru değildir. 'Dindarsa ahlaklıdır, dindar değilse değildir' son derece pratiğe aykırıdır ve doğru da değildir.

Din ile ahlak arasında bir paralellik vardır. İslam'ın özü ve temel dayanakları ile ilgili 3 şey sayarım. Birincisi inanç vardır temelde; Allah'ı tanıma ve bilme. Ondan sonra Allah'a olan şükran ve minnet duygularımızı, belli kural ve yasaklara uyarak yerine getirme. Üçüncüsü de ahlaktır. Hatta sosyal hayatta, aile hayatında dinin getirdiği kuralların, tavsiyelerin tamamı ahlak inşasına yöneliktir."

İslam'da birçok unsurun sadece şekle indirildiğine vurgu yapan Bardakoğlu "Namazın, orucun bir şekli vardır. Ama sadece şekle kanmayın, bu şeklin içini doldurmak size aittir. Ne kadar doldurabilirseniz, ibadetlerin amacına da o kadar yaklaşırsınız. Ahlak deyince çok dar çerçevede düşünüyoruz.

"ÇÜNKÜ BAŞARI DİNLERE AİT OLMAZ"

Mesele sadece bir fakiri doyurmak değil, kamusal ahlak da var. İyi bir ahlak toplumu olmak için önümüzde engel var mı? Ahlaklı olmak için dini anlama tarzımız burada önemli. Burada din adamlarımızın, aydınların ve vatandaşın kusuru var. Ve bu dinin başarısızlığı değil, bizim başarısızlığımız. Çünkü başarı dinlere ait olmaz, dinin aramızda yaşaması için özel bir polisi, jandarması, meleği var mı? Yok. Din hayata yansıyacaksa, kim yapacak bunu? İnsanlar yapacak?" diye konuştu.

Ahlak inşası görevinin Müslümanlarda olduğunu hatırlatan Bardakoğlu "İslamiyet ile Müslümanı ayırmadığımız zaman ve bütün beklentiyi İslam'a yönettiğimiz vakit, o dini anlamadık demektir" dedi.

"'ALLAH AFFEDER' DİYE ANLARSAK ÇİZGİMİZ DE OLMAZ"

İnsanların kafalarına göre fetva seçmeyeceklerini ifade eden Bardakoğlu, şunları kaydetti: 

"Cihadı ve fetvayı 'Allah affeder' diye anlarsak, bırakın toplum ve ümmet olarak birey olarak bile çizgimiz olmaz. Müslüman o zaman her an, her şeyi yapabilen bir insan tipine dönüşür.

Müslümanlar kamusal ahlaka ve düzenli bir sosyal hayata alışmak zorundadır. Cihat anlayışı, Allah rızası anlayışı, ahirette Allah affeder anlayışı hiçbir zaman bizim dünyadaki ahlaklı davranışlarımızın altını oymamalı. Bizim tarihimizde isteyen istediği fetvayı seçsin anlayışı yoktur. Postmodern bir anlayış bu. Kim kendisine kolay fetva verecekse kapısını çalıp fetvayı alıyor. Böyle bir din olabilir mi?"

Ali Bardakoğlu'nun açıklamaları şöyle:

 

"Müslümanlar kamusal ahlaka ve düzenli bir sosyal hayata alışmak zorundadır. Cihat anlayışı, Allah rızası anlayışı, ahirette Allah affeder anlayışı hiçbir zaman bizim dünyadaki ahlaklı davranışlarımızın altını oymamalı. Bizim tarihimizde isteyen istediği fetvayı seçsin anlayışı yoktur. Postmodern bir anlayış bu. Kim kendisine kolay fetva verecekse kapısını çalıp fetvayı alıyor. Böyle bir din olabilir mi?

 

Başına İslam getirdiğimiz her şey sorun olabiliyor. Kısa bir ayet okuyup da bütün duygularını, öfkelerini, beklentilerini 'Allah diyor ki' diye söylemek büyük vebaldir. Eski kitapları okudukça hayattan kopma arttı ve insanların dini rehberlik yapma kabiliyetleri azaldı.

 

Allah'ın dini açık ve kolay. Öyle içine gizemler katmaya, kendi dünyamızın teferruatlarını katmaya gerek yok. Allah'ın dini belli. Helalleri belli, haramları belli. Suyun akışı kadar kolay.

 

Din diyeceğini dedikten sonra, başarı insana aittir. Allah dünyayı özgür irade ile yarattı. Bu özgür irade ile insanoğlu sürekli kötülük üretebilen bir tabiatta. Bunları sıfırlamak mümkün değil. Her şeyi dinden bekliyoruz. Neden?

 

Tarihi tecrübeleri, tecrübe olarak görmek ve dinin doğrudan içine yerleştirmemek gerekir. Bu çok önemli bir ilke. Müslümanların tarihindeki tecrübeler o günkü tarihe, coğrafyaya, bölgeye, şartlara aittir. İslam dindir. Bir siyasi rejim değil, bir ekonomik model değil. Dini din olarak anlamak lazım.

 

Ali Bardakoğlu: İnsanlığın yaşadığı bütün tecrübeler, dinden rahmetini alabilir. İslam'ın rahmeti, adaleti, şefkati, ahlakı, bütün insani tecrübelere ayrı ayrı yansıma kabiliyetine sahiptir. Dinin evrenselliği ile bunu kastediyoruz. Evrensel bir din bu."

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN