BÜŞRA CEBECİ
Kocaeli Dilovası’nda bir ay önce Ravive Kozmetik’e ait atölyede çıkan yangında 3’ü çocuk 7 işçi can verdi. 11 kişi gözaltına alındı, 7’si tutuklandı. Tutuklu işyeri sahibi Kurtuluş Oransal, cezaevinde kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bazı kamu görevlileri açığa alındı ancak tutuklanmadı. İŞKUR’un bir bina ötesindeki kaçak atölyede sigortasız ve çocuk işçi çalıştıran atölye CİMER başta olmak üzere kurumlara yapılan şikayetlere rağmen denetlenmeyerek adeta korundu. İhmaller zinciri ve koruma kalkanının boyutu facianın ardından ortaya çıktı.
SGK DENETİM GÖREVİNİ YENİ HATIRLADI
Denetim görevini yerine getirmeyen SGK, facia sonrası yaptığı incelemeyi tamamlayarak raporu Gebze Başsavcılığı’na sundu. Raporda, sigortasız çalışan kişilerin daha önceden de işyerinde çalıştığına ilişkin güçlü emareler olduğu belirtildi. Kaçak ve uygunsuz koşullar tespit edildi. Telafisi mümkün olmayan zararların önüne geçmek için sigortasız işçiler öldükleri gün sigortalandı. Olay kayıtlara ‘iş kazası” olarak geçti. Sorumluluğu olan kamu görevlilerinin yargılanmasını isteyen mağdur yakınları “Soma, Çorlu, Kartalkaya’daki gibi kamu görevlileri korunmasın” çağrısı yaptı.
MERDİVEN ALTI ATÖLYEDE MARKA PARFÜM
Atölyenin enkazındaki Koton markalı, Barbie lisanslı parfüm şişeleri bilirkişi raporuna girdi. Piyasada yaklaşık 10 bin liraya satılan parfümleri sigortasız kadın işçilerin 650 lira yevmiyeyle ürettiklerini KARAR duyurmuştu. Bilirkişi raporunda SGK, Çalışma Bakanlığı ve Belediye’nin olaya ilişkin ‘kusursuz’ ilan edilmesi dikkat çekti.

DİLOVASI FACİASINDA ÜNLÜ MARKALAR İÇİN ÜRETİM YAPILDIĞI ORTAYA ÇIKTI: KAMU KURUMLARI YİNE ‘KUSURSUZ’
Dilovası’nda 3’ü çocuk 7 işçinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin bilirkişi raporu dosyaya girdi. Enkazda ünlü markaların logolarının yer aldığı ürünlerin bulunması, büyük markalara kayıt dışı üretim yapıldığını ortaya çıkardı. Ancak raporda SGK ve Çalışma Bakanlığı ‘kusursuz’ bulundu. Belediyeye de tali kusur atfedildi ama yangınla illiyet bağı kurulmadı.
Kocaeli Dilovası’nda 8 Kasım’da meydana gelen ve 3’ü çocuk 7 işçinin yaşamını yitirdiği kozmetik fabrikası yangınına ilişkin bilirkişi raporu, dosyaya sunulduğu anda yeni bir tartışmayı da alevlendirdi. Raporda işveren ve işletme yöneticileri için “asli ağır kusur” tespiti yapılırken, SGK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İlçe Sağlık ve büyük ölçüde belediye için ‘doğrudan etkisi yok’ denilerek kusur verilmemesi, Türkiye’de büyük faciaların ardından neredeyse alışılan bir tabloyu yeniden gündeme taşıdı. Soma’dan Çorlu’ya, Aladağ’dan Kartalkaya’ya kadar onlarca faciada olduğu gibi kamu kurumlarının ihmalleri hukuken karşılıksız kaldı.
‘ÜNLÜ MARKALARA KAÇAK ÜRETİM’
Raporda yer alan görsellerde yangın sonrası enkazdan çıkarılan ürünler arasında Koton markası adı altında satılan Exotic Paradise ve üzerinde Barbie logosu taşıyan pembe sprey şişeleri dikkat çekti. Bilirkişiler, bu şişeleri “Koton markası adı altında Exotic Paradise ve Barbie isimli dolumu yapılan şişe örneği” notuyla rapora geçirmiş durumda. Aynı alanda, Kiva Kozmetik’e ait sarılı kolilerin tespit edilmesi, tedarik zincirini daha da görünür kılıyor. Kiva’nın kamuya açık bilgilerinde; Boyner, Koton, LC Waikiki, BİM, ŞOK gibi zincirlerle fason üretim anlaşmaları bulunduğu, Barbie, Hello Kitty ve TRT Çocuk gibi lisanslı karakterlere yönelik kozmetik–kişisel bakım ürünleri ürettiği yer alıyor. Ravive’nin yanan tesisinde Kiva kolilerinin bulunması ve enkazda Koton–Barbie ürünlerinin görünmesi, Ravive’nin de bu marka ağının içinde, alt basamakta konumlanmış bir üretici olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla günlük 700 lira civarında yevmiye ile, sigortasız ve tamamen güvencesiz çalışan, önemli kısmı kadın olan işçiler aslında Türkiye’nin en büyük hazır giyim ve perakende markalarına üretim yapıyordu. Ancak bu markaların adı bilirkişi raporunda yalnızca fotoğraflardaki ürün etiketleri üzerinden dolaylı biçimde geçiyor; tedarik zincirindeki sorumlulukları ayrı bir başlık altında tartışılmıyor.
AĞIR ASLİ KUSUR FİRMA SAHİBİ AİLEDE
Raporun kusur değerlendirmesinde en büyük pay Ravive Kozmetik ve fiili yöneticilerine veriliyor. İşletmenin ruhsatsız, kaçak üst katta, ATEX ve BYKHY yükümlülüklerini tamamen yok sayarak üretim yürüttüğü; parlayıcı kimyasalları uygunsuz biçimde depoladığı; çalışanların neredeyse tamamını sigortasız çalıştırdığı; eğitim, tatbikat, acil durum planı, alarm–sprinkler sistemi gibi hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediği anlatılıyor. Bu nedenle Ravive Kozmetik tüzel kişiliği ile Kurtuluş Oransal, İsmail Oransal ve Ali Altay Oransal’ın ‘asli nitelikte ağır kusurlu’ olduğu açıkça belirtiliyor. Yangının meydana geldiği yapının eski maliki Güven Demirbaş için, ‘belirgin ağırlıkta tali kusur’ tespiti yapılıyor. Taşınmazı sonradan devralan Özzade Yapı İnşaat Limited Şirketi’nde ise ‘tali–orta düzeyde kusur’ bulunduğu ifade ediliyor.
DENETİM YAPMAYAN SGK VE BAKANLIĞIN ‘DOĞRUDAN ETKİSİ YOK’
Bilirkişi, SGK, İlçe Sağlık Müdürlüğü ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı için ayrı bir başlık açıyor ve bu kurumların dosyaya gönderdiği yazıları “bilgi niteliğinde” sayıyor. Rapora göre olay tarihinde bu kurumların yürüttüğü herhangi bir denetim, yaptırım veya aktif gözetim işlemi tespit edilememiş. Devamında şu değerlendirme yapılıyor: SGK’nın olay tarihinde kayıt dışı çalışanları sistem üzerinden tespit etmesinin mümkün olmadığı; İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün yetkisinin işyeri hekimi atamasıyla sınırlı bulunduğu; denetim yetkisinin Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Kurulu’nda olduğu; bu nedenle söz konusu kurumların “olayın meydana gelmesinde doğrudan etkisinin bulunmadığı” ifade ediliyor. Bu yorum, İŞKUR binasının hemen bitişiğinde, tamamı kayıt dışı çalışanlarla, kimyasal patlama riski taşıyan bir fabrikanın yıllarca faaliyette kalabildiği bir durumda bile denetim kurumlarının sorumluluğunun hukuken tanınmadığı anlamına geliyor. SGK’nın sistem üzerinden tespit edemediği her kayıt dışı çalışmanın, fiilen hiç kimsenin kusuru sayılmadığı bir çerçeve çiziliyor.
BELEDİYE ‘KUSURLU AMA İYİ NİYETLİ’
Dilovası faciası bilirkişi raporunda, yangının meydana geldiği yapının resmi geçmişi ayrıntılı biçimde anlatılıyor. 2021’de belediye yapı kontrol ekiplerinin kaçak üst katı tespit ettiği, yapı durdurma tutanağı düzenlediği; aynı yıl Encümen’in para cezası verip savcılığa suç duyurusunda bulunduğu; daha sonra yıkım kararı alındığı, bunun da tebliğ edildiği belirtiliyor. Savcılık, “imar kirliliğine neden olmak” suçlamasıyla iddianame düzenliyor; Gebze 11. Asliye Ceza Mahkemesi 2023’te Güven Demirbaş hakkında TCK 184/1 uyarınca 10 ay hapis cezasına hükmediyor; ceza 2024’te infaz ediliyor. Buna rağmen kaçak üst kat, 2025’e gelindiğinde hâlâ faal bir üretim alanı olarak kullanılıyor. Bilirkişiler, bu uzun sürecin sonunda belediye bakımından yalnızca “denetim ve uygulama süreçlerindeki gecikmeye bağlı sınırlı düzeyde idari nitelikte tali kusur” bulunduğunu belirtiyor. Raporda belediyenin binayı yıkmamasının “Ülke genelinde yaşanan ekonomik dalgalanmalar, bütçe kısıtları, pandemi döneminde sahadaki yıkım ve uygulama faaliyetlerinin yavaşlaması” gibi unsurlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği de yer alıyor.
