İş insanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde yayımladığı yeni yazısında Afrika’nın sömürgecilik döneminden bugüne geçirdiği dönüşümü ele aldı. Tarihsel arka planla başlayıp kıtanın bugünkü ekonomik fırsatlarına uzanan geniş bir çerçeve çizen Ülker, Türkiye’nin Afrika’daki varlığına, şirketlerinin yürüttüğü sürdürülebilir projelere ve kıtayla kurulan ilişkilerin geleceğine dair değerlendirmelerde bulundu. Yazısında, Batı’nın bıraktığı derin izleri hatırlatırken, Türk iş dünyasına da Afrika’da “birlikte üretim ve kalıcı değer yaratma” çağrısı yaptı.
Ülker, yazısında Afrika’nın antik dönemden sömürgecilik çağına, bağımsızlık mücadelelerinden 21. yüzyılın bölgesel entegrasyon girişimlerine uzanan geniş bir panoramasını çizdi. Batı’nın “demokrasi” söylemiyle paketlenen sömürgeci pratiklerinin kıtada derin sosyal ve ekonomik yaralar bıraktığını vurguladı; köle ticareti ve “böl–yönet” siyasetinin toplumsal dokuyu kalıcı biçimde zedelediğini belirtti.

"TÜRK DENİNCE AKLA ERDOĞAN VE GALATASARAY GELİYOR"
Türkiye’nin 2013’te “Afrika Ortaklık Politikası”na dönüşen açılımını hatırlattı; 44 ülkede diplomatik misyon, artan üst düzey ziyaretler ve Türkiye’de eğitim gören 62 bini aşkın Afrikalı öğrenciyle ilişkilerin derinleştiğini kaydetti. Sahadan izlenimlerini paylaşarak “Türk” denince kıtada ilk akla gelenlerin “Recep Tayyip Erdoğan, Galatasaray ve Drogba” olduğunu aktardı.
"FIRSATÇILIK DEĞİL UZUN VADELİ ORTAKLIK"
Ülker, gruplarının Afrika’daki çalışmalarını fırsatçılık değil, uzun vadeli ortaklık olarak konumlandırdığını söyledi ve şu başlıkları sıraladı:
“Beyond Cocoa / Kakao Ötesi” kapsamında Önem Gıda ve Fildişi merkezli ihracat şirketiyle kakao tedarik zincirini çevresel ve sosyal kriterlerle yönettiklerini belirtti.
Earthworm Vakfı iş birliği ile (2018’den beri) ormansızlaşmayı önleme, tarımsal ormancılık, doğru gübreleme–ilaçlama ve çocuk işçiliğiyle mücadele eğitimleri verdiklerini aktardı.
Fair Trade sertifikalarının (Karaman ve Silivri tesislerinde, 2022’den beri) sürdürülebilir tedarik taahhüdünü güçlendirdiğini paylaştı.
Okul yenilemeleri, çocuk işçiliğine karşı farkındalık ve kadın çiftçilere mobil sağlık desteği gibi sosyal projeleri örnek gösterdi.
KALKINMA ANLATISINA DAİR YENİ ÇERÇEVE
Ülker, Turkish Journal of International Development (TUJID) dergisinin ilk sayısını anarak, Türkiye’nin kalkınma iş birliğini “eşit ortaklık” söylemiyle ele alan akademik tartışmaların önemini vurguladı. Türkiye’nin Afrika’daki resmi yardımlarının ekolojik etkilerini sorgulayan çalışmalara atıf yaparak, iyi niyetli projelerde çevresel ayak izinin ölçülmesi ve kurumsallaşmanın güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
ÇİN’LE İLİŞKİLER KONUSUNDA UYARI
Kıtanın son dönemde Çin’le artan altyapı ortaklıklarını fırsat ve riskleriyle değerlendirdi; “kazan–kazan” ilkesi işletilmediğinde yeni bir bağımlılık ilişkisi doğabileceğini uyardı. Yerli sanayiyi ve yenilikçiliği güçlendiren, uzun vadeli hedeflerle uyumlu ortaklıklar kurulması gerektiğini vurguladı.
ÜLKER'DEN AÇIK ÇAĞRI
Ülker, iş dünyasına “Afrika’ya gidin, görün, kültürünü tanıyın; birlikte üretin, sahaya emek verin ya da verilen emeği destekleyin” çağrısıyla seslendi ve doğru ortaklıkların hem Afrika’ya hem Türkiye’ye kalıcı değer üreteceğini ifade etti.
