Türkiye’de tarım maliyetleri artarken çiftçiler çözümü yeniden kendi topraklarında, kendi öz kaynaklarında aramaya yöneldi. Bu çabaların en dikkat çekici örneklerinden biri, Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesinde yaşayan ziraat mühendisi ve üretici Deniz Altıntaş’ın yıllardır çoğalttığı ata tohumlarını ülke geneline yaymak için başlattığı gönüllü girişim oldu. Altıntaş, annesinden devraldığı ata tohumlarına yıllar içinde yenilerini ekleyerek oluşturduğu geniş yerel tohum hazinesini, Türkiye’nin dört bir yanında ücretsiz dağıtmaya hazırlanıyor.

ATA TOHUMLARINI 10 İLDE ÜCRETSİZ DAĞITACAK
Ziraat mühendisi Deniz Altıntaş, yıllardır topladığı ve çoğalttığı ata tohumlarını arkadaşlarıyla birlikte 10 ile ulaştıracaklarını belirterek, isteyen herkesin bahçesine gelip hazır durumdaki sebze tohumlarından alabileceğini söyledi. Yerli tohumların toplumların bağımsızlığı için kritik bir değer olduğunu vurgulayan Altıntaş, ata tohumunun yalnızca bir üretim aracı değil, aynı zamanda gelecek nesillere bırakılacak stratejik bir miras olduğunu ifade etti.
“Yaklaşık 25-30 yıldır Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesinde ata tohumlarıyla üretim yapıyoruz. Annem ziraat mühendisi ve birçok tohumu ondan aldık. Türkiye’nin neresinde yerel, ata ya da yerli tohum varsa peşine düşüyor, bulup getiriyoruz. Bu tohumları çoğaltarak geleceğe aktarmaya çalışıyoruz” diyen Altıntaş, bu yıl 10 ilde farkındalık oluşturmak amacıyla ücretsiz dağıtım yapacaklarını duyurdu.

"YEREL TOHUM ÖZGÜNLÜKTÜR, ÖZGÜRLÜKTÜR"
Altıntaş, hibrit tohumlarla yapılan üretimde yıllar içinde dışa bağımlılığın arttığını belirterek, yerel tohumların önemini şöyle anlattı:
“Yerli tohum özgünlük demektir, özgürlük demektir. Bugün ektiğiniz ata tohumu, sizden sonraki nesillerin de bağımsız şekilde üretim yapmasına olanak tanır. Hibrit tohumda ise her yıl aynı kaynağa muhtaç olursunuz. Dünyada bunun örneği çok. Hindistan’da yerli tohum yok edilince çiftçiler yüksek tohum maliyetleri altında ezildi, binlerce üretici borç nedeniyle intihar etmek zorunda kaldı. Verimlilik tek ölçüt değildir; toprağa uyum, kök yapısı, besin değeri ve içindeki polifenoller hibrit tohumların sağlayamayacağı özelliklerdir.”
PİYASADA 70 LİRAYA SATILIYOR AMA UZUN VADEDE BAĞIMSIZLIK SAĞLIYOR
Yerli domates tohumunun piyasanın iki katına, yaklaşık 70 liraya satıldığını ancak uzun vadede üreticiye büyük avantaj sağladığını ifade eden Altıntaş, hibrit ürünlerin yıllar içinde tüketiciye daha büyük sağlık maliyetleri çıkardığını da söyledi.
“Bugün yerli domatesi 70 liraya alırsınız ama hibrit tohumdan yetişen ürünlerde kullanılan yoğun ilaç ve gübreler, yıllar sonra çok daha ağır sağlık problemlerine yol açabilir. O zaman ödenecek bedel, bugün verilenin kat kat üzerinde olur. Üstelik bu durum yalnızca ekonomik değil; psikolojik ve yaşam kalitesine yönelik ağır bir yıkım da yaratır” dedi.

“ANADOLU 500 MİLYON KİŞİYİ BESLEYECEK GÜCE SAHİP”
Anadolu’nun iklimi, rüzgârı, güneşi ve toprağıyla devasa bir üretim potansiyeline sahip olduğunu belirten Altıntaş, doğal beslenmenin önemine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bugün toplumda doğurganlık oranlarının düşmesi bile doğal beslenmeden uzaklaşmanın bir sonucudur. Hibrit tohum üzerinden adeta ‘hibrit insan’ yaratmaya çalışıyorlar. Oysa Anadolu’nun toprağı, rüzgârı, güneşi bu ülkeyi 500 milyon kişiyi besleyecek kapasiteye sahip hale getiriyor. Yeter ki yerel tohumlarımıza sahip çıkalım.”
