Son dönemde en çok merak edilen konular arasında yer alan asosyal olmak nedir sorusu, günümüz sosyal yaşam dinamiklerinin değiştiğini gösteriyor.
Bireylerin kalabalıklardan uzak durmayı tercih etme eğilimi olan asosyallik, kişinin yalnız kaldığında daha huzurlu, güvende ve rahat hissetmesi olarak tanımlanıyor.
Asosyal kişiler, genellikle zorunlu durumlar dışında sosyal etkileşimlerden kaçınıyor, iletişim kurmakta isteksizlik yaşıyor ve bu durumu bir zorunluluk değil, kaçınılması gereken bir durum olarak görüyor.
Bu bireyler, kendi iç dünyalarına odaklanmayı ve bireysel aktivitelerle vakit geçirmeyi tercih ediyor.
ASOSYAL İLE ANTİSOSYAL ARASINDAKİ AYIRIM
Asosyal bireylerde en belirgin özellik, sosyalleşmeye yönelik motivasyon eksikliği olarak dikkat çekiyor.
Zorunlu durumlar haricinde insanlarla etkileşimden kaçınan bu kişiler, sosyal ortamlarda rahatsızlık hissedebiliyor.
Ancak, bazı asosyal bireylerin çevresindekilerin ihtiyaçlarına duyarsız kalabilme ve toplumsal sorumluluklara ilgisiz davranabilme eğiliminde olabileceği belirtiliyor.
Uzmanlar, asosyallik ile antisosyal kişilik bozukluğu belirtileri arasında kesin bir ayrım yapılması gerektiğini vurguluyor.
Asosyal kişiler, genellikle toplumsal kurallara uyum sağlıyor ve sadece sosyal ilişkiler kurmakta isteksizlik gösteriyor.
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olanlar ise toplum kurallarını hiçe sayabilir, manipülatif ve saldırgan davranışlar sergileyebiliyor.
Sonbahar diye sevinmeyin: Meğer en çok kadınları vuruyormuş!
ASOSYALLİĞE YOL AÇAN ÇEŞİTLİ FAKTÖRLER
Asosyalliğin nedenleri, hem doğuştan gelen genetik özellikler hem de yaşam boyunca edinilen deneyimlere bağlı olarak çeşitleniyor.
Asosyal olmanın nedenleri arasında, bireyin doğuştan gelen içe dönük yapısı (genetik yatkınlık) önemli bir rol oynuyor.
Öte yandan, zorbalık, dışlanma veya istismar gibi travmatik yaşam deneyimleri, bireyin sosyal ortamlardan uzaklaşmasını tetikleyebiliyor.
Sosyal anksiyete bozukluğu da asosyalliğin yaygın bir nedeni olarak görülüyor; toplum içinde yargılanma veya küçük düşme korkusu, bireyi sosyal etkileşimlerden kaçınmaya itiyor.
Düşük özgüven, aile içi iletişim eksikliği, ihmal ve duygusal yoksunluk da sosyal becerilerin gelişimini olumsuz etkileyerek asosyal eğilimlere yol açabiliyor.
Şizofreni, depresyon ve otizm gibi psikiyatrik rahatsızlıklar da asosyal davranışların görülmesine neden olabilir.
Ayrıca, aşırı baskıcı veya eleştirel bir çevrede büyümek ya da zamanla yalnız kalmaya alışmak da bireyin sosyal ilişkilere ihtiyaç duymamasını sağlayabilir.
GÜNLÜK YAŞAMDA ASOSYALLİK BELİRTİLERİ
Bir kişinin asosyal miyim diye merak ettiği durumlarda gözlemlenebilecek bazı yaygın belirtiler bulunuyor.
Asosyal bireylerde sıkça görülen davranışlar şunlar:
* Kalabalık ortamlardan kaçınma ve yalnız çalışmayı veya bireysel hobileri tercih etme.
* Yeni insanlarla tanışmaktan çekinme ve derin sohbetlerden kaçınma eğilimi.
* Göz teması kurmaktan kaçınma ve sohbet başlatma, sürdürme gibi sosyal becerilerde zayıflık.
* Küçük veya hiç olmayan arkadaş çevresiyle yetinme.
* Sosyal ortamlarda kaygı ve huzursuzluk hissetme.
* Sessiz, içine kapanık ve düşünceli bir tutum sergileme.
Kaygılı ve huzursuz kişilik yapısı, ömrü kısaltıyor!
İÇE KAPANIKLIKLA BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Asosyallik, kişinin sosyal yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir durum olsa da, uygun stratejilerle yönetilebilir veya azaltılabilir.
İçe kapanıklık nasıl geçer diye araştıranlar için uzmanlar, kademeli sosyal maruz kalma yöntemini öneriyor.
Bu yöntem, öncelikle küçük ve güvenli sosyal ortamlarda bulunarak, zamanla daha büyük gruplarla etkileşim kurma becerisinin geliştirilmesini içeriyor.
Sosyal beceriler eğitimi; göz teması kurma, sohbet başlatma ve sürdürme gibi temel iletişim yeteneklerinin geliştirilmesine destek oluyor.
Bireysel ya da grup terapileri ise asosyal davranışların kökenini anlamaya ve çözüm üretmeye katkı sağlıyor.
Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), nefes ve gevşeme egzersizleri gibi kaygı yönetimi teknikleri, sosyal kaygıyı azaltmada etkili yöntemler olarak öne çıkıyor.
Kendini tanıma, kabul etme ve ortak ilgi gruplarına katılmak da daha sağlıklı ve doğal sosyal ilişkilerin kurulmasına yardımcı oluyor.
Asosyallik her zaman bir psikolojik bozukluk olmamakla birlikte, kişinin destek alması gereken önemli bir durum olabilir.
Sosyal ilişkiler kurmakta zorlanan bireyler, sabırlı ve anlayışlı bir yaklaşımla, uzman desteğiyle bu zorlukların üstesinden gelebilir ve daha dengeli bir sosyal yaşama kavuşabilir.
Türkiye'de her 10 kişiden 7'si internetteyken mutsuz, stresli, kaygılı!
