Kar ve rüzgarın nefes alıp verdiği roman

Kar ve rüzgarın nefes alıp verdiği roman

Faruk Duman, bina bolluğu içindeki metropollerin dışında kalan doğayı ‘Sus Barbatus’ta anlatıyor. Sosyal medya nesli, ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü Ç. Köyü’nde yaşayan Kenan’ın hikâyesi üzerinden içsel bir yolculuğa çıkarılıyor. Yazar, insanın doğadaki yerini kendine has cümlelerle okuyucuya aktarıyor. S/2

SEDAT PALUT | KARAR

Modernleşmeyle birlikte yaşamlarımız değişti. Büyük şehirlerde, metropollerde koşuşturma içinde yaşıyoruz, kendimize yabancılaşıyoruz. Sosyal medyanın hayatımızın ortasında yer almasıyla birlikte insan ilişkileri de oldukça değişti. Sahicilikten uzakta, modern bir labirentte kendini arayan insan topluluğunun bir parçası gibiyiz. Bu durum haliyle sanata da yansıyor. Son dönemin romanları kentli romanlar… Şehir insanın sıkışmışlık duygusu içinde neler yaptığı, nasıl yaşadığı, labirentinden çıkmak için hangi yolu takip ettiğini anlatan romanlar yazılıyor.

Doğa ise şehir insanı için bir kaçış noktası. Haftasonları nefes alabilmek için gidilen bir durak. Peki, doğanın ve doğanın bir parçası olan köyün romanı? 20’nci yüzyılın ikinci yarısında edebiyatımızda önemli bir yer tutan ve doğa atmosferinin detaylarını o coğrafyanın insanıyla birlikte okuduğumuz edebiyat pek yok artık. Kentlileşmekle birlikte bunun değişmesi normal karşılanabilir ama edebiyatımızın bu önemli merhalesini de unutmamak gerekiyor. Doğayı, köy hayatını, şehirden uzak atmosferi bize hatırlatmaya çalışan birkaç isim kaldı edebiyatımızda: Mustafa Kutlu, Faruk Duman gibi.

Faruk Duman insanın doğadaki yerini, mücadelesini merkeze alan eserler yazıyor. Edebiyatta doğa temasının eksikliğini gidermeye çalışıyor. Şimdiye kadar yazdığı öykü ve romanlarda doğa ve köy ekseninde halk edebiyatının etkisi var. Faruk Duman’ın yakın zamanlarda Hep Kitap etiketiyle bir romanı yayımlandı: ‘Sus Barbatus’. Sus Barbatus, sakallı yaban domuzunun Latince ismi. Roman, 1979 kışında geçiyor. Yazar, romanı için Ç. Gölü’ne yakın köylerden birisini mesken tutmuş. Köy, Ç. Kasabası ile bağlantılı ve sık ormanlarla çevrili. Romanın tüm satırlarına sinmiş olan kar köyde adeta bir kahraman gibi nefes alıp veriyor. Ağır kış şartları içinde kar fırtınası köylülerin diğer köylüler ve kasaba ile bağlantısını kesecek boyuta varmış. Yakacak odunları almak için evden dışarı çıktıklarında ise yabani hayvanlarla karşılaşmaları mümkün.

Roman domuz avlamak için hamile karısını evde yalnız bırakıp yola çıkan Kenan’ın hikâyesi ile başlıyor. Roman sanki Kenan’ın domuz ile mücadelesini anlatacak gibi görünürken diğer hikâyeler okura göz kırpıyor. Zamanla tüm köylüleri görmeye ve tanımaya başlıyoruz. Onların birbirleriyle ilişkilerini öğreniyoruz. Romanda sadece köylülerin düşüncelerini değil, ağaçların rüzgârın ve karın düşüncelerini de öğreniyoruz. Onlar da yaşanılanlarla ilgili yargıda bulunuyor. Bu romanı daha da zengin kılıyor. Hatta yazar, romanında Sus Barbatus domuzunu bir ruha dönüştürüp Aysel’in bünyesinde nefes alıp vermesine yardımcı olup büyülü gerçekçiliğe selam veriyor. Fakat bu durum romanı salt gerçekçilikten uzaklaştırmamış.

Faruk Duman iyi bir anlatıcı. Doğa ile ilgili tasvirleri, insanın doğa karşısındaki mücadelesini, bu mücadele sürecinde neler yapabileceğini keşfetmesini, kendine has kesik, ilk bakıldığında eksikmiş gibi görünen cümlelerle anlatıyor. Bunu yaparken de kışın ve karın tasvirlerini roman boyunca okurlara uzun bir yolculuk boyunca eşlik eden dosta anlatır gibi yapıyor. Bu tasvirleri tekrara düşmeden yapıyor. Zira günümüz romanı daha çok kentli insanın yaşam biçimine uygun olarak hızla akması adına tasvirden yoksun. Faruk Duman’ın bu romanındaki tasvire yaklaşımı romanı, alanında önemli bir seviyeye getiriyor.

Duman, romanın bölümleri arasında okurlara ara ara yerel anlatılar, söylentiler ve hikâyeler anlatıyor.  Bunu da yazarın diğer eserlerinde izlerini gördüğümüz halk edebiyatına ve kültürüne verdiği değer olarak okumak mümkün. Bu yerel anlatıların romanı zenginleştirdiği ise bir gerçek. Yazar, roman boyunca okuru karakterlerle birlikte içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Bu doğa yolculuğunda okur, 1979 yılının bir köy atmosferinde, darbenin hemen öncesinde, sessizliğin bir yaşam biçimine döndüğü Ç. Köyü’nde olup bitenleri okurken, kahramanlarla birlikte sanki gökyüzüne yükselip herkesten ve her şeyden kurtulup köy hayatını mutlulukla seyreden bir kuş gibi hissediyor kendini.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN