John Q!

Bir fabrikada işçi olarak çalışıyordu. Sağlık sigortasının kapsamının -tam süreli çalışmasına rağmen esnek çalışma sistemine indirildiğinden haberi yoktu.

Ne zaman ki, oğlunun kalp hastalığı çıktı, işte o zaman bunu öğrendi.
Ama artık iş işten geçmişti. Oğlunun ameliyatı için 250 bin dolar gerekiyordu. Bu para ne kendisinde, ne de çevresinde vardı.
Hastane oğlunu adeta evde ölmesi için taburcu etmeye kalktı. Para yoksa ameliyatta yoktu.
Denzel Washington’un başrolde oynadığı filmin kısa özetini verdim.
Bu bir filmdi. ABD sağlık sisteminin aksaklıklarını ve paranın candan daha önde tutulduğu bir sistemi anlatıyordu.
John Q, vahşi kapitalizmde oğlunun hayatını kurtarmaya çalışan bir babanın adıydı.

***

Haber Global TV’de Dr Serdar Savaş acı bir konuşma yapıyor. Özeti şu şekilde:
“İnsanlar keyfinden sokağa çıkmıyor. Sorumsuz vatandaşları bir kenara bırakıyorum ama asıl sokağa çıkmak zorunda olan vatandaşlar var. Sorumluluğu olmadığı halde mecburen dışarı çıkmak ve ekmeğini eve getirmek zorunda olan bir kesim var. Eğer bu ülke fakirini fukarasını, ekmeğini kazanmak için sokağa çıkmak zorunda bırakıyorsa ve bu insanlar sokaktan mikrop alıp eve götürüyorsa, devlet sosyal açıdan dezavantajlı olan gruplarını bugün korumayacaksa ne gün koruyacak? Bunu da söylemiyorsa zaten sosyal devletim falan demesinler.
Problem olan ne?

Ekmeğini çıkartmak için -zaten beslenmesi zayıf, zaten kötü koşullarda yaşayan, zaten elindeki koşulları sağlıklı olmayan fakirin fukaranın bu koşullarda mecburen sokağa çıkıp -öldüğü zaman da “Ee canım biz sana sokağa çıkma demiştik. Şimdi sen de öldün, napalım.
Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok”

***

Şimdi de bir kamyon şoförünün konuşmasını aktarıyorum:
“Şimdi diyorsunuz ya ‘Evde kal Türkiye’. Nasıl kalalım baba. Emekli değilim, memur değilim, zengin değilim... İşçiyim ben. TIR şoförüyüm, çalışmasam ekmek yok. Elektriğimi, suyumu, kirayı ödeyemem. Bunları zaten ödememek ölmekten daha beter.
Siz ‘evde kal’ demeden önce, bir düzeni getirmeden önce... Daha doğrusu bizi rezil etmeden önce kendinizi vezir etmeye çalışmayın. Bizi bu duruma getirmeden önce bizim için bir önlem alın. Biz de kendi hayatımız için bir önlem alalım.”

***

Evet, dünya artık eskisi gibi olmayacak. Bu çok açık belli.
Devletler kendilerine vergi ödeyen vatandaşlarını ne kadar koruyabiliyor? Bu soru çok önemeli..
Merkezi devletlerin çok yetersiz kaldığını gördük. ABD’de eyaletlerin Federal devlete çok ağır suçlamaları oluyor. İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa önlem almada parasal kaygılarla çok geç kaldıkları aşikar.
Salgın gibi çok ağır toplumsal durumlarda -sorumsuz siyasetçilerin- kamusal sorumlulukları yeterince yerine getiremedikleri görüldü.
Hatta çok iddialı cümle kullanacağım: ABD’de Başkan Trump’ın bile seçimi görmeden görevden alınması veya yetkilerinin tırpanlanması gündeme gelebilir.
Sermaye baskısı can güvenliğinin önüne geçerek önlemlerde gecikmeler yaşanmıştır.
O nedenle yeni bir düzen içinde neo-liberalizmin canına okunacaktır diyorum.

***

Bugün ülkemizde ‘Hazine garantili Müteahhitler’ en garantili kişilerdir. Yaptıkları yollardan, köprülerden, havalimanlarından kimse geçmese bile paraları ABD doları ve hatta dolar bazında ABD enflasyonu oranında da artış şeklinde garantilidir.
İşçiye gelince ekmek arası ıspanak verilirken, hazine garantili müteahhitlere dolarlar ödenmektedir.
Şehir hastaneleri bile Hazine garantili müteahhitlerindir. Hastalıktan bile onlar kazanıyor.
Peki, ne olacak?
Bu sistem bu düzen böyle gidebilir mi?
O nedenle iki haftadır Hükümete sesleniyor ve en azından şehir hastanelerini derhal kamulaştırıp, müteahhitleri hastane işletmeciliğinden çıkartmalını öneriyorum.
Bu yöntem hem Hükümete hem de Türk Milletine kazandıracaktır.

***

Vatandaşa bankaya git kredi al veya kredini uygun faizle ötele tavsiyesinde bulunmak bir çare veya paket değildir.
Çalışanlara “İşsizlik Fonunu” adres gösterip, “Kusura bakmayın Hükümetin fonu yok” demek acziyettir.
O nedenle elimizi başımızın arasına koyup “Biz ne yaptık ki şimdi gereken şeyleri yapamıyoruz” sorusunu ve muhasebesini yapmamız gerekiyor.
Soru: Kanal İstanbul ihalesinin zamanı mı şimdi deniliyormuş? O zaman neden bakanlık koltuğuna Kanal İstanbul’dan sorumlu bakan yardımcısı atanıyor?

YORUMLAR (36)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
36 Yorum