KARAR Gazetesi yazarı Osman Sert gündemin öne çıkan başlıklarını Osman Sert ile 15 Dakika programında değerlendirdi.
KARAR Gazetesi yazarı Osman Sert Türkiye'nin dış politikadaki yeni dönemini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomideki sıkışmışlığı aşmak için dış politikada bir normalleşme süreci başlattığına vurgu yapan Sert, ''Ukrayna krizinin etkisiyle Erdoğan yeniden uluslararası bir kriz anında ilişkileri yönetebilen, güçlü ve tecrübeli lider fotoğrafı veriyor'' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomideki sıkışmışlığı aşmak için dış politikada bir normalleşme süreci başlattığını belirten Sert, ''Özellikle Trump'ın gitmesiyle işler yolunda gitmeye başladı. Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan oraya gitti. Daha sonra İsrail Cumhurbaşkanı geldi bu da önemliydi. Bütün bu süreçler başlarken işin bu noktaya varacağı beklenmiyordu. Çünkü ortada bir Rusya Ukrayna krizi yoktu. Putin'in Ukrayna'yı bu ölçüde işgal edeceğine dair bir beklenti yoktu'' şeklinde konuştu. Sert sözlerine şöyle devam etti:
''Putin Türkiye'yi yeniden bir yere oturttu. Bu normalleşme süreci rasyonelleşme sürecine döndü. Altı dolmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendine alan açma çabası olarak başlayan bu süreç siyasal ve uluslararası jeopolitik konjektörün içerisinde bir yere oturdu. Daha anlamlı bir hale geldi''
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süreçten kazançlı çıkacağının altını çizen Sert, ''Çünkü daha önce çok isteyip elde edemediği bir görünürlük kazandı. Bir çok ziyaret talebinin batı tarafından ertelendiğini biliyoruz. Sadece G-20, NATO gibi çok taraflı zirvelerde muhataplarıyla bir araya geliyordu. Birleşmiş Milletler her istediğiyle görüşemeyen bir Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı. Şimdi o kanallar açtı. Bu otomatikman Erdoğan'a güçlü lider fotoğrafı verme imkanı sağladı. Erdoğan'a bir özgüven getirdi'' dedi:
Sert sözlerine şunları ekledi:
''Yönetemeyen bir iktidarı Türkiye toplumu içselleştiremiyor. İşte bunun etkisini Cumhur İttifakının oy oranında hemen görmüştük. Ukrayna krizinin etkisiyle Erdoğan yeniden uluslararası bir kriz anında ilişkileri yönetebilen, güçlü ve tecrübeli lider fotoğrafı veriyor. Muhalefetin kendi gündemine düşmüş olması, ekonomiyle daha çok ilgilenmesi bu alanın boş kalmasına burada Erdoğan'ın kendi imajını tahkim etmesine sebep oluyor. Peki bu ekonomiyi ne kadar düzeltecek toplum sandığa gittiğinde dış politikadaki başarıya göre mi oy kullanacak yoksa günün sonunda mutfaktaki tencerenin kaynayıp kaynamaması ve bu dış politika krizinin ekonomik anlamda yönetilip yönetilmemesi mi rol oynayacak. Önümüzdeki süreç buna ışık tutacak.''
