Turgay Anar’ın Fatih Belediyesi Yayınları’ndan çıkan ‘Fatih’in Edebiyat Durakları’, yılın en değerli ve en keyifli eserlerinden biri. Türk Edebiyatı’na meftun olanların kitaplıklarında mutlaka bulunması gereken eseri, Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileriyse her gün çantalarında taşımalılar. Dersi ‘Huzur’, ‘Sinekli Bakkkal’, ‘Fatih-Harbiye’ olanlar, işte size nefis bir ‘rehber kitap’.
20-26 Kasım arasında Fatih Belediyesi’nce düzenlenen ‘Edebiyat Günleri’ kanımca yıla damgasını vuracak kültürel etkinliklerinden biriydi. İlk gün değerli dostlarım Haluk Oral’ın ve Mehmet Ruyan Soydan’ın koleksiyonlarından seçilen imzalı kitaplar sergisine ve Beşir Ayvazoğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı ‘İstanbul’da Edebiyatın Musikisi’ne ilgi hayli büyüktü. Asıl İbrahim Öztürkçü’nün rehberliğindeki ‘Fatih Camii Haziresi’ ile Turgay Anar’ın rehberliğindeki ‘Şehzadebaşı-Bayezid’ gezilerine ve ‘Kültür Odağı Olarak İstanbul Kütüphâneleri’ söyleşisine katılmak isterdim ama, bronşit beni yatağa düşürünce, konuşmacılarından biri olduğum ‘İstanbul’un Romanını Yazmak’ etkinliğine bile güç bela gidebildim.
‘Fatih Camii Haziresi’, ‘Ayvansaray-Unkapı’ ve ‘Şehzadebaşı-Bâyezid’ gezilerine katılamama karşın, Anar kardeşimin Fatih Belediyesi Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Fatih’in Edebiyat Durakları’ çalışmasını elimden bırakamadım. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Huzur’ romanı nedeniyle edebiyatımızda ayrı bir öneme sâhip olan Fatih Nikâh Dairesi için kitapta iki fotoğraflı harika bir bölüm yapılmış. Hepsi birer edebiyat mahfili olan Kâzım’ın Kıraathânesi, Fevziye Kıraathânesi, Hacı Mustafa’nın Çayhânesi, Hacı Reşid’in Kıraathânesi, Halk Kıraathânesi, Yavru’nun Çayhânesi ve Daruttalim Kıraathânesi bölümleriniyse birkaç defa okudum. Hacı Mustafa’nın Çayhânesi, bilindiği gibi, Mehmed Âkif’in ‘Fatih Kürsüsünde’ eserini Ahmet Naim’e, Mithat Cemal’e ve Şevket Bey’e okuduğu yerdir ama, tam nerede olduğunu söyleyen çıkmamıştır. Bâyezid Meydanı değişim ve dönüşümleriyle hep ilgimi çeken bir mekândır. Turgay Anar ile bu meydana kadar gelmişken, Bâyezid Kütüphânesi’nin üçüncü müdürü İsmail Saib Sencer’i rahmetle ve minnetle anmadan oradan Sahhaflar Çarşısı’na geçmek olmaz.
BERABERİNDE OKUNMASI GEREKEN İKİ KİTAP DAHA VAR
Bir zamanlar gazete arşivlerinde Küllük ve Çınaraltı kahvehâneleri için günlerce çalışmıştım ama, yeri gelmişken Nevzad Sudi’nin ‘Küllük Anıları’nı ve Beşir Ayvazoğlu’nun ‘Ateş Denizi’ni bir defa daha okumanızı öneririm. Sahhaflar Çarşısı’nın dükkânları, benim ’76 ile ’80 arasındaki üniversite yılarımda bile, ‘sahhaf’ özelliklerini epeydir kaybetmişlerdi. Buna karşın, Reşat Ekrem’in ‘İstanbul Ansiklopedisi’nin fasiküllerini, Oğuz Atay’ın ‘71’de basılan ve hiç satmayan ‘Tutunamayanlar’ını, İlhami Bekir’in ‘Taşlı Tarladaki Ev’inin ’44 baskısını veya Kemal Ahmet’in ‘Sokakta Harp Var’ının ’32 baskısını yine de bir gazete parasına almak mümkündü. Üniversite yıllarımı Süleymaniye’de geçirdim. Mimar Sinan’ın ve Ali Kemal’in semtidir. Bugün bile Süleymaniye’ye her gidişimde, bir köşeden kucağında kedisiyle Ali Kemal’in çıkacağı hissine kapılırım. Kaçırılıp linç edilen Ali Kemal’dan bahsediyorum. Peki, İzmit’te linç edilen Ali Kemal ile Nurhak’ta öldürülen Sinan Cemgil’in hısım olduklarını biliyor musunuz? İkisinin de son fotoğraflarında aynı şiddet geleneğinin izlerini görmek mümkündür.
Çemberlitaş’tan Nuruosmaniye Camii’ne doğru inen yolun sağındaysa Vezir Hanı vardır. Ahmed Rasim gazete müvezzilerinin ilk pîri Zennûb’un kedileriyle birlikte Vezir Hanı’nda yatıp kalktığını yazmıştı. Orada biri koltuk diğeri gedikli iki de meyhâne bulunuyordu. Ahmed Rasim, Andelîb Es’ad, Hakkı Paşazâde Celâl, Nuri Şeydâ, Muallim Naci ve Şeyh Vasfî, Vezir Hanı’nın meyhânelerinde epey eğlenmişlerdir. ‘70’li yıllarda İkbal ve Meserret kıraathâneleri için çok şey yazıldığından ayrıca değinmeyeceğim. Ama Sucu Kosti’nin dükkânı ve üstünde kirada kalan Andelîb Es’ad’ın dairesi, şehrimizin ilk önemli edebiyat ve harâbâtîlik mahfilleri olması açısından önemlidirler. Bu mahfiller için ayrıca Ahmed Rasim’in ‘Muharrir, Şâir, Edib’ine, Sadri Sema’nın ‘Eski İstanbul’dan Hatıralar’ına, Şemsettin Kutlu’nun ‘Eski İstanbul’un Ünlüleri’ne ve benim ‘Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler’ kitabımın ‘Hakkkı Paşazâde Celâl’ ve ‘Andelîb Es’ad’ bölümlerine bakılabilir. Hemen belirteyim ki, Sucu Kosti’yi Ahmed Rasim Sucu Yorgi diye yazıyor.
Turgay Anar’ın ‘Fatih’in Edebiyat Durakları’, yılın en değerli ve en keyifli eserlerinden biri. Türk Edebiyatı’na meftunsanız, kitaplıklarınızda mutlaka bulunmalıdır. Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileriyse her gün çantalarında taşımalıdırlar. Dersiniz ‘Huzur’ mu, ‘Sinekli Bakkkal’ mı, ‘Fatih-Harbiye’ mi, işte size nefis bir ‘rehber kitap’!
AKŞAM GAZETESİ BİNASI DA EKLENMELİ
Turgay Anar’ın kitabının kısa sürede ikinci baskıyı yapacağına inanıyorum. Bu nedenle Turgay Anar kardeşime birinci baskıdaki iki küçük eksikliği anımsatmak isterim: Birincisi, Fatih Camii hazîresinde medfun Ali Nusret’tir. Belki II’nci Mahmud Türbesi’ndeki Şeyh Bedreddin’e de ayrı bir bölüm ayrılabilirdi. İkincisiyse, ‘Narlıbahçe Sokağı, No. 11’ adresindeki Akşam gazetesinin binâsıdır. Çünkü, Akşam’da yazanların hepsi ’30 ile ’50 arasında edebiyat tarihimizin en has isimleriydi. Haber ve Vakit gazeteleri için de benzer şey söylenebilir. Biliyorsunuz, Kemal Ahmet Haber gazetesinde, Kemal Altınkaya ise Vakit gazetesinde çalışıyorlardı. Ama iki gazete de aynı yerde çıktığından, onların masaları yan yanaydı...