Direklerarası’ndan Pera’ya eğlence haritamız

Direklerarası’ndan Pera’ya eğlence haritamız

Özlem Kumrular’ın hazırladığı ‘İstanbul’un Eğlence Atlası: İstanbul Eğleniyor’ kitabı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından neşredildi. Kültür ve edebiyat hayatımızı besleyen önemli mekânlara odaklanan kitap, işgal günlerinde İstanbul’daki eğlence yaşamını Yakup Kadri’nin Sodom ve Gomore, Hakkı Süha Gezgin’in İşgal Günlerinde İstanbul gibi hatıralarıyla gözler önüne seriyor. Eski İstanbul’un Ramazan şenliklerinin adresi Direklerarası da kitapta detaylı tarif ediliyor.

NECATİ TONGA

Sözlüklerde ‘eğlence’ kelimesi için genellikle ‘neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse’ tanımı yapılır ki bu tanım hayli kapsamlı bir alana işaret eder. Zira eğlence zamana, mekâna ve kişilere göre değişen bir şeydir aynı zamanda. Kimi dans ederken eğlenir, kimi Boğaziçi manzarasını seyrederek. Kimi kitap okurken hayattan zevk alır, kimi karagöz seyrederken. Bu bakımdan eğlencenin hayli kapsayıcı bir kavram olduğunu söylemek gerekir.

Tarih boyunca insanlar, içerisinde yaşadıkları toplumun gelenek, görenek ve inançları doğrultusunda şekillenen eğlencelerle hoşça vakit geçirmişlerdir. Çeşitli vesilelerle düzenlenen şenlikler, sünnet törenleri, Karagöz, ortaoyunu, köy seyirlik oyunları ve güreş gösterileri… Osmanlı İmparatorluğu’nda eğlence kültürünün belli başlı yansımaları olarak karşımıza çıkar ki bu tür eğlenceleri farklı bakış açılarıyla değerlendiren incelemeler zaman içinde yayımlanmıştır. Peki eğlence hayatımız Cumhuriyet Dönemi’nde İstanbul’da nasıl bir değişim yaşar? İstanbul’da insanlar, nerelerde, nasıl ve kimlerle eğlenmişlerdir? Bu dönemde Batılılaşma serencamımız eğlence hayatımıza nasıl yansımıştır? Geçen zaman içerisinde bir eğlence kültürümüz oluşabilmiş midir?

qwqwq.jpg

Geçtiğimiz günlerde bu soruları merkeze alan ve İstanbul’u bir ‘eğlence muhiti’ olarak değerlendiren kıymetli bir çalışma yayımlandı. Özlem Kumrular tarafından hazırlanan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ Yayınları arasında neşredilen ‘İstanbul’un Eğlence Atlası: İstanbul Eğleniyor’ başlıklı kitap, sosyolojik okumalara açık olmasının yanı sıra sanat, kültür ve edebiyat hayatımızı besleyen önemli mekânlara odaklanması bakımından da ilgi çekici bir eser.

ozk.jpg

Kumrular, kitabın önsözünde hazırlanma amacını şu cümlelerle açıklıyor:

“Sizi İstanbul’un kabuk değiştirdiği yıllardan başlayarak günümüze değin yaşanan renkli, cıvıltılı ve şen hayata katılmaya, uyumayan bu kentin eğlence tarihinin sayfalarında dolaşmaya davet ediyoruz. Kültür katmanları sayesinde kendine çok çeşitli bir eğlence dünyası yaratan kentimizin Osmanlı’nın son dönemlerindeki kesitlerine dalıp çıkacağınız bu çalışmada size yalın, dolambaçsız ve kuramlara boğulmayan bir yolculuk vadediyoruz. Amacımız yıllarca kendine özgü bir eğlence anlayışı yaratan şehrimizin iliklerine işlemiş o keyifli anlardan oluşan sözel bir albüm yapmak.”

Sunuş’un ardından ‘Yüzyıl Sonunda Eğlence Kapısından Şehre Giriş’ başlıklı yazıda Osmanlı’nın son dönemlerinde İstanbul’daki eğlence hayatı ana hatlarıyla özetlenir. Elbette 19. yüzyılın sonlarına kadar payitahtın eğlence hayatının merkezinde -büyük oranda- Beyoğlu (Pera) ve havalisi vardır. İlk sinemalar, ilk barlar, ilk tiyatrolar, ilk karnavallar ve ilk sokak müzisyenleri Pera’da ortaya çıkar. Beyoğlu’ndaki eğlence hayatının odağını ise Cadde-i Kebir’deki faaliyetler oluşturur ki kitabın ‘Eğlencenin Merkezine Giriş’ başlıklı ikinci yazısında İstiklâl Caddesi ele alınır. Kitabın üçüncü yazısı ‘Yüzyıllık Çile: Beyoğlu’ndan Eve Dönüş Ya Da Dönemeyiş’ başlıklı yazı da bir bütün hâlinde Beyoğlu’na odaklanır.

Kitapta bir eğlence semti olarak Beyoğlu ve bu semtin merkezi olarak İstiklâl Caddesi’ni ele alan bu üç yazının ardından Cumhuriyet Dönemi’ndeki eğlence hayatı 1870-1955 yıllarını kapsayacak şekilde mekânlardan hareketle işlenir. İşgal ve Birinci Dünya Savaşı günlerinde İstanbul’daki mahut eğlence yaşamı Yakup Kadri’nin Sodom ve Gomore, Salahaddin Enis’in Zaniyeler romanlarının yanı sıra Hakkı Süha Gezgin’in İşgal Günlerinde İstanbul gibi hatıralardan hareketle gözler önüne serilir. İstanbul Eğlence Atlası’nın ilerleyen kısımlarında ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye yerleşen Beyaz Rusların eğlence hayatımıza katkıları işlenir. Bar ve gazino âlemlerinin yanı sıra pastane ve lokanta sektörünün gelişmesinde Beyaz Ruslar’ın etkileri edebî eserlerden de örneklerle ortaya konulmuştur.

Bir bütün hâlinde değerlendirdiğimizde İstanbul Eğlence Atlası (1870-1955), ülkemizin kültür ve eğlence tarihine ayna tutan bir kitap olması bakımından dikkat çekiyor. Zengin içeriğe paralel olarak çeşitli arşivlerden derlenmiş dönemi yansıtan yüzlerce resim, afiş, fotoğraf ve gravürle süslemiş olması da kitabı görsel bir şölen olarak okumamıza olanak sağlıyor.

YEDİ TEPEYE DAMGA VURAN MEKANLAR

Kitabın ilerleyen sayfaları, bir bütün hâlinde İstanbul eğlence tarihine damga vurmuş mekânlara hasredilmiş. Tepebaşı Bahçesi, Pera Palas, Garden Bar, Tokatlıyan Oteli, Park Otel, Markiz Pastanesi, Lebon Pastanesi, Degüstasyon, Turkuaz ve Rejans, Nisuaz Pastanesi, Petrograd Pastanesi, High Life Pastanesi, Baylan Pastanesi, Luxemburg Kahvesi, Eftalipos Kahvesi, Scating Palace, Serafim Kıraathanesi, Fevziye Kıraathanesi... gibi eğlence mekânları, Türk kültür ve eğlence hayatına etkileri bakımından değerlendirilmiştir. Eğlence Atlası’nın diğer yazılarında tiyatrolar, sinemalar, Direklarası şenlikleri, mesire yerleri, Çingene eğlenceleri, panayırlar, caz mekânları, Cumhuriyet baloları, noel kutlamaları, gazinolar, meyhaneler gibi başlıklar altında okuyucu şehrin çeşitli semtlerindeki eğlence merkezlerine davet edilmiştir.

RAMAZAN BULUŞMALARININ MERKEZİ

Kitabın ‘Direklerarası’ bölümünde ise İstanbul’da Ramazan eğlencelerine şu ifadelerle değiniliyor:

“Vezneciler, Direklerarası, Şehzadebaşı ve Saraçhane bir bütündür ve burası İstanbul’un kültür sanat merkezlerindendir. Bu geleneksel ve muhafazakar semtlerde Ramazan aylarında ylıın en parıltılı günleri yaşanır. Ama yılın diğer aylarında da eğlence kendine uygun bir alan bulur. Malik Aksel ‘Camiye, teravihe giden, başında abani sarık bulunan Abdi (Abdürrezzak) namazdan sonra Kel Hasan’la birlikte tiyatroya koşuyorlardı’ der. Direklerarası kahveleri, kıraathaneleri, tiyatroları veya Beyoğlu ile neredeyse eş zamanda gelen sinemaları ile İstanbul tarafı olarak bilinen, Müslüman Türk halkın yaşadığı bu bölgenin eğlence merkezidir.

19. yüzyıl sonunda Divanyolu, Aksaray merkezken, Ramazan şenliklerinin zaman içinde yer değiştirmesi ve ekseninin Şehzadebaşı’na ve Direklerarasına kayması ile bölge canlanır. Peki, Direklerarası tam olarak neresidir? Sermet Muhtar Alus’a göre ‘Zeynep Hanım Konağı’nın köşesinden başlayan Vezneciler Caddesi Letafet Apartmanı’nın önününden itibaren sebilin bulunduğu yere kadar’ olan alandır.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN