Tarihçi Dr. Mehmet Tütüncü, yeni Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına giden yolunda önemli bir kilometre taşı olan Hollanda Merkez Bankası Başkanı Gerard Vissering’in 1928’de Türkiye’ye yaptığı seyahat notlarını buldu. Vissering, İş Bankası Genel Müdürü Celal Bayar’ın davetiyle Türkiye’ye geldi. Pera Palace’ta kalan İstanbul’da Atatürk, Ankara’da İnönü ile görüşen ve Türkiye’ye bir merkez bankası kurmasını öneren Vissering’in notları ‘Atatürk’ün Türkiye’sine Seyahat’ adıyla Hollanda’da yayımlandı
SALİHA SULTAN
Hollanda’da yaşayan tarihçimiz Dr. Mehmet Tütüncü, Hollanda ve Türkiye’nin 400 yılı aşan dostluk ilişkisine dair bir bilinmeyeni daha gün yüzüne çıkardı. Dr. Tütüncü, Hollanda Merkez Bankası arşivinde yaptığı bir araştırma sırasında, eski başkan Gerard Vissering’in İş Bankası’nın ilk Genel Müdürü Celal Bayar ve Başbakan İsmet İnönü ile resmi yazışmalarına rastladı. Tütüncü ardından Vissering’in aile arşivinde bulduğu seyahat günlüğü sayesinde 1928’de Türkiye’ye yaptığı tarihi ziyaretin bütün detaylarına ulaştı.
Günlüğe göre Vissering, Türkiye Merkez Bankası’nın kuruluşundan üç yıl önce, Lozan Antlaşması sırasında tanıştığı Bayar’ın daveti ile Türkiye’ye geldi. Pera Palace Otel’de kalan, İstanbul’da Atatürk, Ankara’da İnönü ile görüşen Vissering, devlet belgelerini inceleme konusunda tam yetki aldı. Üç hafta boyunca Türkiye’nin maliyesini yerinde denetleyen Vissering, 26 Haziran 1928’de 168 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırladı. Bayar’ın İş Bankası’nı Merkez Bankası’na dönüştürme hayalini desteklemeyen Vissering, bağımsız bir banka kurulmasını önerdi. Dr. Tütüncü, Vissering’in Türkiye’nin ekonomik modernleşmesindeki rolünü kaleme aldığı bu günlüğü ‘Türkije van Atatürk’ (Atatürk’ün Türkiye’sine Yolculuk) adıyla kitaplaştırdı. Sota Yayınları tarafından Hollandaca yayımlanan kitapta Vissering’in İstanbul, Ankara ve Türk insanına dair gözlemleri de yer alıyor.
HALEFİ KNOT’A TAKDİM ETTİ
Dr. Tütüncü, Kasım 2024’te yayımlanan kitabını 7 Şubat 2025’te günümüz Hollanda Merkez Başkanı Klaas Knot’a takdim etti. Tütüncü’nün Knot’a ziyareti Hollanda’nın önemli gazetesi De Telegraaf’ta ‘Knot’un Selefi Türkiye Merkez Bankası’nda görev yaptı’ başlığı ile haber oldu. Telefonla görüştüğüm Dr. Tütüncü, Vissering’in günlüğünün Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’ye gelen bir yabancının görüşleri olarak ilgisini çektiğini belirtiyor. Kitap basılmadan önce Knot’un Eylül 2024’te Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlatan Tütüncü, bu ziyarette Vissering’in de gündeme geldiğini, halka kapalı bir sergi yapıldığını aktardı. Knot’un ‘Atatürk’ün Türkiye’sine Yolculuk’ kitabını büyük memnuniyetle karşıladığını belirten Tütüncü, ziyaretten şu detayları aktardı:
“Bilmedikleri bazı konuları da öğrenmiş olduklarını söylediler. Vissering 1932’de Hollanda Merkez Bankası’ndaki görevinden ayrılmış. Türkiye’deki Merkez Bankası’nın kurulma aşamasındaki rolünün detayları hakkında malumatları yoktu. Özellikle Lozan Antlaşması sırasında Türkiye’ye verdiği önemli desteği ise hiç bilmiyorlardı.”
LOZAN’DA BORÇ YÜKÜMÜZÜ HAFİFLETEN İSİM
Bu desteğin detaylarını sorduğum Tütüncü, şu bilgileri aktardı: “Lozan Antlaşması yapılırken Osmanlı’nın borçlarını altınla ödememiz istenmişti. Vissering, bu görüşmelerde yer alan Bayar’a destek veren, birçok zorlukla boğuşan yeni Türkiye’ye dayatılan bu altınla ödeme şartını kaldırtan, masadakilere bu borcu tahville ödememizi kabul ettiren isim.”
BU ÇALIŞMAYLA BORCUMUZU ÖDEDİM
Tütüncü, Bayar ve Vissering arasında Lozan sırasında başlayan dostluğun Merkez Bankası’nın kuruluş çalışmaları sırasında tavsiye alınan ilk isim olması ile sonuçlandığı değerlendirmesini yaparak, şu ilginç detayı da aktarıyor:
“Üstelik Bayar’ın davetinin ardından Türkiye’ye bilabedel geliyor. Günlüğünde ülkemizden ayrılırken ise Bayar’ın kendisine bir çek verildiğini kaydederek, ‘Bütün seyahat masraflarımız için Türk Lirası 500 TL’lik bir çek verdiler. Tamamen fahri, ücretsiz bir iş yaptığımı anladım. Bakanları nazikçe teşekkür ettiler’ diye yazıyor. Bu durumu savaştan çıkmış Türkiye’nin o yıllardaki tutumlu politikasına bağlıyor. Ben de bugün onun seyahat günlüğünü kitaplaştırarak Türkiye’nin Vissering’e olan borcunu ödediğimi düşünüyorum.”
Dr. Tütüncü’nün (solda) ‘Atatürk’ün Türkiye’sine Yolculuk’ kitabını, T.C Fahri Başkonsolosu Titus F.P. Kramer ile birlikte Hollanda Merkez Bankası Başkanı Klaas Knot’a (ortada) sunması De Telegraaf’a haber oldu.
İŞ BANKASI KİTABIN NÜSHASINI BİLE İSTEMEMİŞ
Konuşmamızda, Dr. Tütüncü’ye İş Bankası’nın kuruluşunun 100’üncü yılını kutladığını hatırlatarak, bankanın ilk genel müdürü Bayar ile bağı ekseninde bu kitabın Türkçeye kazandırılması ihtimalini de sordum. Dr. Tütüncü’nün bu soruma verdiği cevap kurumsal unutkanlığımıza üzücü bir örnek niteliğinde: “Kitabın Hollanda’da yayımlanma aşamasında Türkiye İş Bankası’nın 100. yılı olduğunu bildiğim için elbette bankaya da Celal Bayar’ın torunu Emine Gürsoy Naskalı aracılığı ile bir teklif gönderdik. Maalesef kendisine ‘yüzüncü yıl faaliyetlerimizi kapattık’ yanıtını vererek, teklifi reddetmişler. Merak edip, kitaptan bir nüsha dahi istemediler. Maalesef bizim kurumlarımız kendi tarihlerine yabancı durumda.”
ATATÜRK RESEPSİYONUNA ÖZEL DAVETLE KATILDI
Dr. Tütüncü, Vissering’in aile arşivinde, Türkiye İş Bankası tarafından kendisine gönderilen resepsiyon davetiyesi, ülkesine yolladığı bir Ankara kartpostalı ve birlikte yemek yedikleri bir yemeğin ardından İş Bankası Müdürleri ile imzaladığı Pera Palaca menüsü gibi birçok özel belgeyi de buldu. Üstteki fotoğrafta, Türkiye İş Bankası İstanbul Şubesi’nin Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 16 Haziran 1928 tarihinde bankaya yapacağı ziyareti Vissering’e haber verdiği ve eşi ile birlikte resepsiyona davet ettiği ismine yazılı davetiye görülüyor. 14 Haziran 1928 tarihli resepsiyonun davetiyesinde şu ifadeler yer alıyor:
“Felemenk Devlet Bankası Meclis-i İdâre Re’îsi Mösyö ve Madam Fisering Câniblerine, Re’îs-i Cumhûr Gazi Mustafa Kemal Hazretleri mü’essesemizi lütfen teşrîf buyuracaklarından şeref-i devletlerine tertîb edilen çaya iştirak buyurulmasını ricâ ederiz efendimiz.”
‘TÜRKLER BATI’YA KARŞI ŞÜPHECİ’
Vissering’in Türkiye’ye yolculuğu, 26 Mayıs’ta Haarlem İstasyonu’ndan trenle başlar. Kendisi, eşi Geertruidia ve asistanı Adriaan de Jong, önce trenle Venedik’e, ardından İstanbul’a giden bir yolcu gemisine binerler. 4 Haziran’da İstanbul’a varırlar. Türkiye gezisi 28 Haziran’da sona erer ve toplamda 25 gün kalırlar. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına giden yolunda önemli bir kilometre taşı olan Vissering’in günlüğünde Ankara’ya dair izlenimleri ve Türk insanına dair gözlemlerinden bazıları şöyle:
BÜYÜK GAZİ YATIYLA YANIMIZDAN GEÇTİ
Vissering, Atatürk’ü iki kez görme fırsatı bulur. İlk karşılaşma, 5 Haziran’da Atatürk’ün İstanbul’a gelişi sırasında olur: “Saat 16.00 civarında, Büyük Gazi’nin yatıyla yanımızdan geçtiğini gördük. Üç Türk savaş gemisinin selam atışları ve gemilerin sirenleri eşliğinde ilerliyordu. Şehir tamamen bayraklarla donatılmıştı ve akşamları aydınlatmalar yapıldı.”
ANKARA’DA AĞAÇ YOK, BOLCA TOZ VAR
Vissering, 20 Haziran’da trenle Ankara’ya gider. Ayrılışı büyük bir görkemle gerçekleştirilir:
“Tüm İş Bankası yöneticileri vapur iskelesinde bizi uğurlamak için hazır bulundu. Üsküdar’daki istasyona kadar eşlik ettiler. Gerçekten görkemli bir uğurlamaydı.” Ankara’da, yeni başkentin gelişimi konusunda izlenimleri de şu şekilde: “Ankara hâlâ tuhaf bir izlenim bırakıyor. Birçok bina yapım aşamasında. Geniş bulvarlar açılıyor. Hiçbir gölge veren ağaç yok. Sarı kum ve bolca toz var. Ancak muazzam bir enerji söz konusu.”
TÜRKLER SON DERECE ŞÜPHECİ
Gerçekten de, Türkler son derece şüphecidirler, ancak bunun için nedenleri vardır, özellikle Batılı güçlerle olan deneyimlerinden dolayı. Türkiye’de de fark ettim ki, bazı önerilerime katılmakta isteksizlerdi, örneğin, yeni dolaşıma girecek banknotların ihraç edilmesinde yabancıların hissedar olmasına karşı çıkmaları gibi. Çünkü Batı’nın yeni bir müdahalesi tehlikesini bu durumda görmekteler. Bu yüzden, bu ruh halinin dile getirilmesine şaşırmıyorum. Ancak, Türkiye’de nüfuz sahibi bazı kişilerin benim planlarımı bu korkular karşısında savunacaklarına inanıyorum.