Mehmet Akif ve Mustafa Suphi’ye ışık tutan iki nadide eser

Mehmet Akif  ve Mustafa Suphi’ye ışık tutan iki  nadide eser

Salim Çonoğlu’nun ve Yasin Yavuz’un yayıma hazırladıkları ‘Mehmet Âkif Ersoy-Çetin ve Sessiz Bir Volkan’ ile Yunus Gökalp Durmuşoğlu’nun ‘Türkçülükten Milli Komünizme Mustafa Suphi’ kitapları Bâb-ı Ali’nin meşhur simalarından Erol Cihangir’in Doğu Kütüphanesi’nden yayımlandı.

TANER AY

Bir zamanlar Bâb-ı Âli’de patronu ve işçisi aynı kişi olan yayıncıların sayısı hayli fazlaydı. Bugünse sadece birkaç kişiler. Onların en meşhuru da Erol Cihangir olmalı. Bu dostumuz fikren bir ‘Turancı’ olarak bilinir ama, rûhen daha çok Gogol’un paltosundan çıkma nihilist roman kahramanlarına veya 19’uncu yüzyılın Rus anarşistlerine benziyor.

Cihangir’in Bâb-ı Âli’deki lâkabının ‘Bolşevik Erol’ olduğunu ve Paul Henze’nin onu ‘Marksist’ sandığını ben Göktürk Ömer Çakır’ın ‘Kronograf’ isimli nefis eserinden öğrenmiştim. Erol Cihangir, patronu ve işçisi olduğu Doğu Kütüphanesi’nden her türlü imkânsızlığa rağmen inatla çok değerli kitaplar çıkarmayı sürdürüyor.

13kr2-birinci-kitap-5.jpg

350 Sayfa-40 TL

Doğu Kütüphanesi’nden en son Salim Çonoğlu’nun ve Yasin Yavuz’un yayıma hazırladıkları ‘Mehmet Âkif Ersoy-Çetin ve Sessiz Bir Volkan’ ile Yunus Gökalp Durmuşoğlu’nun ‘Türkçülükten Milli Komünizme Mustafa Suphi’ kitapları yayımlandı. İkisini de büyük bir ilgiyle okudum. Mehmet Âkif hakkında sağdan ve soldan zırvalayanlara ‘Mehmet Âkif Ersoy’ kitabındaki Prof. Dr. Ersin Özarslan’ın makalesini okumalarını bilhassa tavsiye ederim.

Salim Çonoğlu’nun ‘Esat Adil Müstecaplıoğlu ve Mehmet Âkif Ersoy Kitabı Üzerine’ makalesini de Âkif’e soldan bir bakışı konu edinmesi nedeniyle hayli ilginç buldum. Soldan daha farklı bir bakış için kitapta A. Cerrahoğlu’nun (Kerim Sadi) 1964 yılında İstanbul Matbaası’ndan çıkan ‘Bir İslâm Reformatörü Mehmet Âkif’ kitabının incelemesinin bulunmayışını eksiklik sayacaklar elbette olacaktır. Ama, Cihangir’in, bir sohbetimiz sırasında, Cerrahoğlu’nun kitabının ayrıca yeni bir baskısını yapmak niyetinde olduğunu söylediğini belirtmeliyim.

'HERKESİN ÖLÜMÜNDEN BİR ÇIKARI VARDIR’

Durmuşoğlu ise ‘Türkçülükten Milli Komünizme Mustafa Suphi’ kitabında, ‘Dönüş Belgeleri’ni esâs alıyor ama, Mete Tunçay’dan, Yavuz Aslan’dan ve Emel Akal’dan da yararlanıyor. Durmuşoğlu, ‘herkesin Mustafa Suphi’nin ölümünden bir çıkarı vardır’ yorumunu yapıyor.

13kr2-kipat.jpeg

276 Sayfa-30 TL

Ben biraz farklı düşünenlerdenim. Kanımca, Mustafa Suphi ve arkadaşları, politik bir ağırlıklarının olmayışı nedeniyle, ne Enver Paşa’nın ne de Mustafa Kemal’in umurundaydı. Lenin ve Stalin millî meselede henüz ‘devrimci’ olduklarından, Bolşeviklerin de Mustafa Suphi’nin ölümünden bir çıkarları yoktu.

Kaldı ki, Enver Paşa’nın karısı Naciye Sultan’a yazdığı ve Murat Bardakçı’nın yayımladığı 24 Nisan 1921 günlü mektup, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının öldürülmelerini Enver Paşa’nın sonradan öğrendiğini kanıtlıyor. Katliam, Enver Paşa’nın bilgisi dışındadır. Mustafa Kemal ise onu tanımıyor bile, sağdan soldan duyduklarını yineliyor, duydukları nedeniyle Mustafa Suphiye kızıyor, ama sonuçta kafilenin bir an önce geldikleri yere gönderilmelerini emrediyor.

Bununla birlikte, kafilenin gönderilmesi güzergâhında Ankara hükûmetinin ciddi bir hatası vardır. Çünkü, Trabzon’da Ankara hükûmeti etkili değildi ve şehir epeydir ‘Enverci’ geçinen Yahya Kâhya’nın ve adamlarının cumhuriyetine dönüşmüştü. Onlara ‘Enverci’ diyoruz ama, o adamların politik açıdan Enver Paşa ile doğrudan bir bağlarının bulunduğunu söylemek de pek doğru değildir.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN