Prof. Dr. Jane Hathaway: Osmanlı işgal etmedi yerleşti

Prof. Dr. Jane Hathaway: Osmanlı işgal etmedi yerleşti

ABD’li Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Jane Hathaway, Osmanlı’nın Arap topraklarındaki 400 yılın sosyal ve ekonomik etkilerini ‘Osmanlı Hakimiyetinde Arap Toprakları 1516-1800’ adlı kitabında anlattı. Hathaway, kitabıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

ÖZEL HABER / İNCİ DÖNDAŞ

Osmanlı tarihçisi olan özellikle Mısır ve Yemen üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan ABD’deki Ohio State Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. Jane Hathaway, Türkçe’de yeni yayımlanan kitabıyla bir kez daha Arap topraklarına dönüyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Osmanlı Hakimiyetinde Arap Toprakları 1516-1800’ adlı kitapta Hathaway, daha önce kaleme aldığı ve Osmanlı hakimiyetinde Mısır ve Yemen’i işlediği çalışmasının sınırlarını genişletti. Hathaway, Suriye ve Irak ile ilgili bölümleri de araştırarak ekonomik, sosyal, ve entelektüel tarih ve kadınlarla azınlıkların durumlarını yeni kitabında anlatmaya çalıştığını söylüyor. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak Türkiye’de yaşayan herkese geçmiş olsun dileklerini de ileten Hathaway, kitabıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Arapların hayatında Osmanlı’dan sonraki değişimler nelerdi?

Öncelikle dilde değişimler yaşandı. Arapça’da pek çok Türkçe kelime var. Özellikle Mısır’da ve Suriye’de; Suriye’de dogri (yön anlamı olarak doğru) ve Mısır’da şanta (çanta) gibi. Hanefi mezhebi çok yaygın olsa da halk arasında daha da yaygınlaştı, özellikle ulemalar arasında. Ayrıca hukukta, sosyal adalet ve davranışlarda da Osmanlı’nın etkisi çok fazla.

1516-1800 yılları arasındaki en önemli gelişme nedir?

Osmanlılar’ın ‘Hac’cı düzenlemesi en önemli kurumsal gelişmelerden birisi. Osmanlı hükümeti İstanbul-Şam ve Kahire’den iki tane resmi hac kervanı düzenledi. Arap vilayetlerini Osmanlı’nın diğer bölgelerine bağlamak ekonomik, kültürel ve entelektüel alışveriş açısından çok önemliydi.

Siz, yüzyıllar süren bu hakimiyetin ‘işgal’ olmadığını söylüyorsunuz. Peki neydi?

Osmanlı İmparatorluğu, Arap topraklarına yaklaşık 400 yıl boyunca hakimdi. Arap topraklarındaki nüfus, Osmanlı fethinden sonra değişti. Arap milliyetçiliği de 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar yoktu. Bu dört asır boyunca, imparatorluğun merkez topraklarıyla Arap vilayetleri arasında bir tür ‘mübadele’ oldu. Örneğin Osmanlı’daki bazı yöneticiler Arap vilayetlerinde yerleşti ve yavaş yavaş ‘yerli’leşti. Bu sebeple ‘işgal’ kelimesi uygun değil.

Olumsuz gelişmeler nelerdi?

1538 ile 1636 yılları Osmanlı hakimiyetindeki Yemen’e hakimiyet için kanlı ve sonunda başarısız mücadele çok olumsuz bir gelişme idi. Kitapta ileri sürdüğüm gibi Yemen’de Osmanlılar bu yüzyıl boyunca Zeydi Şii imama ve taraftarlarına karşı sonsuz bir savaş içindeydi. Osmanlıların 1872’de Yemen’i yeniden fethettiği halde durum artık farklıydı.

Bölgedeki problemleri anlatır mısınız?

Arap vilayetleri, Anadolu’dakiler kadar ciddi olmamasına karşın imparatorluğun diğer bölgeleri gibi 17’nci yüzyıldaki krizden etkilendi. Mısır ve Suriye’de Celali isyanlarına benzeyen ayaklanmalar çıktı. Aslında Celali isyanları ‘Osmanlı Filistini’nde başladı. Daha geniş bakacak olursak, Osmanlı merkez hükümetiyle yerel öğeler arasında sürekli gerginlik vardı. Özellikle hükümetle 18’inci yüzyıl sırasında meydana gelen ayanlar arasında. 

Arşivlere bu konuyla ilgili araştırma yapmak için girdiğinizde sizi en çok şaşırtan bilgi ne oldu?

Keşfettiğim en şaşırtıcı şey kuşkusuz harem ağalarının başı olan Darüssaade Ağası’nın Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki etkisi ve gücü oldu.  Bu kuvvet, Mısır’da pek çok kasabaların vakfedildiği Haremeyn Evkafı’na nezaretinin bir sonucuydu. Yıllar önce Başbakanlık Arşivi’nde çalışmaya başlayana kadar bu konuyla ilgili bilgi sahibi değildim. Şimdi Darüssaade Ağası ile ilgili bir kitap yazıyorum.

SORUNUN KAYNAĞI ABD’NİN IRAK İSTİLASI

Ortadoğu’nun bugünkü durumuyla ilgili neler söylersiniz?

Açık konuşmak gerekirse bütün bölgede, ABD’nin dış politika tarihinde ‘en akılsız karar’ sayılan 2003’teki Irak istilasının etkileri hala sürüyor. Suriye’deki iç savaş da bence bunun neticelerinden biridir.

Osmanlı’nın Ortadoğu politikası bugünkü Ortadoğu’yu nasıl etkiliyor?

En önemli etkileri hukuk ve arazi mülkiyeti konusunda. Bunlar bugün pek çok Arap ülkesini hatta İsrail’i bile etkiliyor. Dini etkilerine gelirsek... Hanefi mezhebi ve çeşitli Sufi tarikatlar toplumda hala önemli bir etkendir. Bölgesel mücadeleler konusunda Osmanlılar ile Safeviler arasında uzun süren mücadele çağdaş Ortadoğu’ya gölge etti. Bana göre sonuç olarak Türkiye ve İran bölgenin en güçlü iki ülkesi.

Türkiye’nin bugünkü Ortadoğu politikası konusunda neler söylersiniz?

Türkiye’nin Ortadoğu’ya karşı politikalarının Osmanlı İmparatorluğu’nunkilerden farkından bahsedecek olursak ilk olarak Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’na tek halefi değil. Arap ile Balkan ülkeleri de Osmanlı’nın halefleridir. Hepsi bir türlü Osmanlı mirasına sahip olduğunu hisseder. Öte yandan bir diğer fark ise şudur: Ortadoğu, şu an kocaman bir imparatorluğun parçaları değil, çeşitli bağımsız ülkelerden oluşuyor. Bütün bu milletlerle verimli ilişkiler sürdürmek çok zor bir görev.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN