20 yıl sonra gelen 'liyakat nişanı'

20 yıl sonra gelen 'liyakat nişanı'

Trabzon'da 20 yıl önce düşen uçakta hayatını kaybeden 62 İspanyol askerle ilgili kimliklendirme çalışmaları sebebiyle Sivil Liyakat Nişanı verilen adli tıpçılar Ömer Müslümanoğlu ve Bülent Şam, "Her şeyden önce onur duyduk. Biz her koşulda yapmamız gereken neyse onu yaptık" dedi.

İspanyol Barış Gücü askerlerini taşıyan Yakolev-42 tipi Ukrayna tescilli uçak, 26 Mayıs 2003'te Trabzon'un Maçka ilçesine bağlı Pilav Dağı'nda düşmüş, 62 İspanyol askeri ile biri Belarus, 12'si Ukraynalı 13 kişilik mürettebat ölmüştü. 20 yıl önce düşen uçakta hayatını kaybeden 62 İspanyol askerle ilgili kimliklendirme çalışmaları sebebiyle Sivil Liyakat Nişanı verilen adli tıpçılar Ömer Müslümanoğlu ve Bülent Şam, kazada hayatını kaybeden askerlerin yakınlarına verdikleri sözü yerine getirdi.

AİLELER İSTANBUL'DA DNA İÇİN ÖRNEKLER VERDİ

Müslümanoğlu, kazadan bir yıl sonra İspanya'dan gelen telefonla hayatını kaybedenler için yakınlarına gösterilmeden tören düzenlendiğini ve kimliklendirme işlemlerinde hata yapıldığı konusunda şüpheye düşüldüğünü öğrendiklerini aktardı. Cenazelerin bir kısmının vasiyetler doğrultusunda yakıldığını, kimisinin de gömüldüğünü dile getiren Müslümanoğlu, şöyle konuştu:

"Ordu asker ailelerine çocuklarının durumunun çok kötü olduğunu, kendilerinin de gerekli kimliklendirmeyi yaptıklarını söyleyip cenazeleri göstermemiş. Aileler en sonunda 'Madem bu kadar kötü durumdalar, peki nasıl tanıdınız evlatlarımızı?' diye sormuş. Bunun üzerine bizi aradılar ve bir şüphe oluştuğunu söylediler. Biz de eğer ailelerden alınacak örnekleri buraya gönderirlerse ya da aileler İstanbul'a gelirse bu çalışmaları yapabileceğimizi söyledik. Sonrasında aileler İstanbul'a geldi. Gelen ailelerle tüm aldığımız örneklerin DNA profillerini karşılaştırdık ve raporlarımızı hem Maçka Başsavcılığımıza hem de İspanya'ya gönderdik. Bu şekilde bazı cenazeler de kimliklendirilmiş oldu."

'SUÇU TÜRKLERE ATTILAR'

Bu çalışmanın ardından ailelerin ordu aleyhine davalar açtığını, Bülent Şam'la tanıklık yapmak üzere Madrid'e davet edildiklerini anlatan Müslümanoğlu, İspanya medyasında süreç içerisinde bir hata varsa bunun Türklere ait olduğu, DNA örneklerinin alınmadığı, hatta Türkiye'de DNA çalışmalarının yapılmadığına dair haberler yer alması üzerine doğruları anlatmak adına daveti kabul ettiklerini söyledi.

'ELİMİZDE KALAN 23 ASKERE AİT ÖRNEKLERİ GÖNDERDİK'

Atılan iftiralara nazaran, vefat edenlerin muayenesi olduğuna dair fotoğraflar bulunduğunu söyleyen Müslümanoğlu, şunları kaydetti:

"Daha önce bizim ifademizi kabul etmeyeceğini bildiren yargıç, basında çıkan ifadelerimizden sonra son duruşmaya bizi tanık olarak dinlemek üzere kabul etti. Mahkeme sonunda tazminat kararının yanı sıra ilgili istifa ve görevden almalar gerçekleşti. Bazı cenazeler yakılıp bazıları da gömülmüştü ama aileler onlar doğru yerdeler mi, değiller mi bilmedikleri için bizden bir söz istediler, 'Bu işler bittiği zaman yetkililer anlaşırsa evlatlarımızın kalan parçalarından bize gönderirseniz biz de onları toprağa koyar ve başlarında dua edebiliriz' diye. Biz de 2019'da dava bitip de bütün yazışmalar, devletler arası anlaşmalar yapıldıktan sonra İspanya'ya elimizde kalan 23 askere ait örnekleri gönderdik."

'HER ŞEY KAYIT ALTINDAYDI'

Dr. Bülent Şam ise ailelerin kendileriyle iletişim kurmasından sonra asıl kaygılarının, mahkemenin onların itiraz ve taleplerini dikkate almayıp tam aksine ordunun deklare ettiği senaryoyu ciddiye alması olduğunu anladıklarını söyledi.

"Ailelerin talebi bizim için çok önemli. Onlara yardımcı olmak da yeminimizin bir parçası ama başka anlamları da var. İspanya'da havaalanına indiğimiz sahneden itibaren aslında bizim tahmin ettiğimizin çok dışında bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anladık. Bütün basın karşımızdaydı. İspanyolların o günlerdeki temel gündem maddesiydi. Mahkemede, sadece tanık değil, aynı zamanda sanık statüsündeydik. Bir buçuk saat boyunca çapraz sorgu çok ağır bir sahneydi. Tanıklığımızın ötesinde eğer suçlanacaksak da alnımız ak gitmiştik. Biz kendimizden emindik. Zaten her şeyi de kayıt altına almıştık."

'VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTTUK'

Gerçeğin ortaya çıkmasında oynadıkları rolün İspanya için çok önemli olduğuna işaret eden Şam, "Bir diğeri de ailelere gömebilecekleri, yakınlarına, çocuklarına ait doku parçaları verebildik. Hem de olaydan 16 yıl sonra. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir merkezde bu kadar uzun süre örnekler saklanmaz. Ama bu olayda verdiğimiz söz gereği sakladık." diye konuştu.

lykt.jpg

'LİYAKAT NİŞANI SÜRPRİZ OLDU'

Bütün yaşananlar üzerine kendilerine gelen davet sonrası çok şaşırdıklarını anlatan Şam, kendilerine devlet nişanı verileceğini hiç düşünmediklerini belirtti. Programın, Kovid-19 salgını nedeniyle ertelendiğini ifade eden Şam, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz Haziran ayının 23'ünde İspanya Başkonsolosluğunda tören gerçekleştirildi. Ödül aslında 2022'de İspanya Kralı 6. Felipe tarafından imzalanmış, tören için bekletilmiş. Bizim için de sürpriz oldu. Her şeyden önce onur duyduk. Biz her koşulda yapmamız gereken neyse onu yaptık. Bu onurlandırıldı. Yani dürüst olun, işinize hakim olun ve hekimseniz sorumluluklarınıza da sahip çıkın. Bütün bunlara verildi aslında ödül. O yüzden bizim için daha değerli."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN