Gaziantep'te 60 yaşındaki Mehmet Vakıf Durgun, yarım asırlık tecrübesiyle bakırcılık sanatını yaşatmaya devam ediyor. Çekiç ve örsün başında geçen yıllarında, bir eseri aylar süren emekle tamamlayan usta, unutulmaya yüz tutan mesleğin son temsilcilerinden biri olarak direncini sürdürüyor.
Teknolojinin ve seri üretimin hızla ilerlediği günümüzde, geleneksel sanatlar bir bir kaybolurken, Gaziantep'te küçük bir atölyede çekiç sesleri hâlâ yankılanıyor. 60 yaşındaki bakırcı ustası Mehmet Vakıf Durgun, çocuk yaşta başladığı mesleğini 44 yıldır aynı tutkuyla sürdürerek, bakırcılığın inceliklerini gelecek nesillere taşımak için mücadele ediyor.
44 YILDIR AYNI SESİ DUYUYOR
Gaziantep’in tarihini ve kültürünü yansıtan en köklü mesleklerden biri olan bakırcılık, modernleşmenin gölgesinde giderek yok olmaya yüz tutarken, Mehmet Vakıf Durgun gibi ustalar bu sanatın son temsilcileri olarak öne çıkıyor. Küçük atölyesinde yıllardır bakır döven Durgun, el emeğiyle şekillendirdiği her üründe sabır, incelik ve sanatını konuşturuyor.
GELENEKSEL SANATLARIN DİRENİŞİ
Bir zamanlar evlerin mutfaklarında, sofralarda yer alan bakır eşyalar, bugün daha çok süs ve dekoratif ürün olarak tercih ediliyor. Seri üretimin ucuzluğu karşısında geleneksel yöntemlerle üretim yapan bakırcı ustalarının sayısı ise giderek azalıyor. Ancak Mehmet Vakıf Durgun, “işini severek yapmanın” mesleği yaşatmanın en önemli yolu olduğunu vurguluyor.
KÜÇÜK ATÖLYESİNDE KOCAMAN BİR DÜNYA
İlkokulu bitirdikten sonra mesleğe adım atan Durgun, “Komşumuzun oğlu bir ustanın yanında çalışıyordu, onun aracılığıyla bu mesleğe girdim. İlk yıllarda çıraklık yaparak öğrendim. 3-4 yılda temel becerileri edindim, ama asıl öğrenme hiç bitmiyor. 44 yıldır her gün yeni bir şey öğreniyorum” diye konuştu.
BİR ESERİN ARDINDA AYLARCA EMEK VAR
Bakır işlemeciliğinin sabır ve emek isteyen bir meslek olduğunun altını çizen Durgun, bazen bir eserin tamamlanmasının aylar sürebileceğini söyledi. “Bir siniyi beş ayda tamamladım. Bazı motifler ve desenler çok ince detaylar içeriyor. İşçiliğine göre süre uzuyor. Ama sonunda ortaya çıkan eser, tüm yorgunluğu unutturuyor” dedi.
“MESLEĞİ SEVMEK ŞART”
Her mesleğin zorlukları olduğunu belirten usta, mesleği severek yapmanın önemine dikkat çekti: “Sevmeden yapılan işten hayır gelmez. İşini sevince daha güzel işler çıkarıyorsun, kendini geliştirme motivasyonu buluyorsun. Her yaptığım eserde bir öncekinden daha iyisini hedefliyorum.” Durgun, yaptığı her işte kendi imzasını ve emeğini hissettirmekten mutluluk duyduğunu ifade etti.
MESLEĞİNDEN GEÇİNEREK ÇOCUKLARINI OKUTTU
Bakır ustası Durgun, mesleği sayesinde ailesini geçindirdiğini ve çocuklarının eğitimini sağladığını dile getirdi. “Oğlum üniversite mezunu, kızlarım liseyi bitirdi. Kolay olmadı ama emeğimin karşılığını almak bana büyük gurur verdi” dedi. Atölyesinde çekiç sesi eksik olmayan usta, her gün aynı hevesle tezgahının başına geçtiğini vurguladı.
BU SANATI ÖĞRENİN
Her geçen yıl mesleği icra eden usta sayısının azaldığını söyleyen Durgun, gençlerin geleneksel sanatlara ilgisinin azalmasından üzüntü duyduğunu ifade etti. Ancak umudunu yitirmediğini belirterek, “Gençler de bu mesleği öğrenirse, bu kültür kaybolmaz. Bakırcılık sadece bir iş değil, Gaziantep’in ruhunu yaşatan bir sanat” diye konuştu.
Mehmet Vakıf Durgun’un hikayesi, el emeği göz nuru bir sanatın zamana direnişini ve tutkuyla ayakta kalışını simgeliyor.