Mirasımız tehlikede! İstanbul'da 3 bin 600 tarihi eser, deprem tehlikesi altında

Mirasımız tehlikede! İstanbul'da 3 bin 600 tarihi eser, deprem tehlikesi altında

İstanbul, tarihi dokusu ve kültürel zenginliğiyle dünya mirası bir kent. Ancak uzmanlar, beklenen İstanbul depremi karşısında tarihi yapıların ve anıt eserlerin büyük risk altında olduğunu belirtiyor. 1999 Gölcük depremi sonrası yapılan çalışmalar yetersiz kalırken, olası bir afet durumunda binlerce eserin ve yüz binlerce insanın tehlikede olabileceği ifade ediliyor. Özellikle tarihi konutların durumu endişe yaratıyor. İşte detaylar…

Binlerce yıllık tarihi boyunca İstanbul, sayısız medeniyete ev sahipliği yapmasının yanı sıra, 'zelzele' olarak adlandırılan depremlerle de defalarca sarsıldı ve yeniden ayağa kalktı.

Şehir, özellikle Osmanlı döneminde 1509, 1766 ve 1894 yıllarında büyük yıkımlara neden olan şiddetli depremler yaşadı.

Bu sarsıntılar Topkapı Sarayı'ndan tarihi surlara ve Kapalıçarşı'ya kadar birçok önemli yapıda ciddi hasarlara yol açsa da, bu eserler onarılarak varlıklarını sürdürmeyi başardılar.

YAKIN GEÇMİŞİN ALARM ZİLLERİ

Diken'den Ece Deniz'in haberine öre, tarihin yakın sayfalarına baktığımızda, 17 Ağustos 1999'da Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde meydana gelen ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi tarafından 7.8 büyüklüğünde ölçülen deprem, İstanbul'da hissedilen en şiddetli sarsıntı oldu.

Deprem, İstanbul'da da ağır hasara yol açtı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) verilerine göre, bu felakette şehirde 3 bin 30 bina ağır hasar aldı.

Avcılar ve tarihi yarımada başta olmak üzere Avrupa Yakası'ndaki birçok ilçe büyük kayıplar yaşadı.

FAY HATTI ÜZERİNDEKİ ŞEHİR: İSTANBUL

Deprem bilimciler, İstanbul'da en az 7 büyüklüğünde bir depremin kaçınılmaz olduğunu sıkça vurguluyor.

Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan bu kadim şehir, bugüne kadar deprem hazırlıklarını tamamlayamadı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yürütülen kentsel dönüşüm projeleri olsa da, bu çabalar yetersiz kalıyor.

Bu durum, hem mevcut konut stoku hem de tarihi yapılar için büyük bir risk oluşturuyor.

3 BİN 600 ANIT ESER YIKILMA TEHLİKESİNDE

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremleri, Antakya gibi tarihi dokusuyla öne çıkan şehirlerde kültürel mirasın büyük bir bölümünün yok olmasına neden oldu.

İstanbul'da da 2019 ve 2025 yıllarında yaşanan depremler, tarihi eserlerin durumunu tekrar gündeme getirdi.

İBB'nin 2023 yılındaki senaryo çalışması, İstanbul'daki 35 bin 265 tarihi binanın yüzde 51'inin riskli bölgede olduğunu ortaya koydu.

Bu çalışmaya göre, yaklaşık 3 bin 600 anıt eserin ve sivil konut olarak kullanılan 10 bin 800 tarihi binanın yıkılma ihtimali oldukça yüksek.

Uzmanlar, bu binalarda yaşayan 100 binin üzerinde kişinin enkaz altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.

RESTORASYON SÜREÇLERİ VE YETERSİZ DENETİM

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İBB, 1999 depremi sonrasında toplam 545 tarihi yapının restorasyonunu tamamladıklarını açıkladı.

Ancak bu sayı, risk altındaki yapıların toplamına kıyasla oldukça düşük. Restorasyon uzmanı ve yüksek inşaat mühendisi Murat Alaboz, tarihi yapılarla ilgili denetim ve kontrol mekanizmalarının yetersiz olduğunu, karar verici kurullarda inşaat mühendislerinin daha fazla yer alması gerektiğini savunuyor.

Murat Alaboz'a göre, geleneksel katı korumacı yaklaşımlar bazen yapısal güvenliğin sağlanmasına engel olabiliyor.

YAPI SAHİPLERİNİN KARŞILAŞTIĞI ZORLUKLAR

Tarihi tescilli yapılar anıtsal yapılar ve sivil mimari yapıları olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Özellikle sivil mimari yapılarında, yani konutlarda, restorasyon süreçleri ciddi maliyetler ve yıllar süren bürokratik engelleri beraberinde getiriyor.

Murat Alaboz, mülk sahiplerinin bu masrafları karşılayamaması nedeniyle evlerini atıl bıraktığını ve güçlendirme çalışmalarından vazgeçtiğini belirtiyor.

Bu durum, risk altındaki yapı sayısını artırıyor.

TÜRKİYE'DE TARİHİ YAPI YIKIMLARI ARTACAK MI?

Murat Alaboz, deprem riskleri nedeniyle Türkiye'de daha fazla tarihi yapının yıkılmasıyla karşı karşıya kalınabileceğini öngörüyor.

Ona göre, geleneksel yapım tekniklerini bilmeyen ustalar ve firmalar büyük bir dezavantaj yaratıyor.

Anıtsal yapılar daha sık bakım gördüğü için sivil yapılara göre daha az risk taşısa da, Ayasofya ve Aya İrini gibi yapıların mimari yapıları nedeniyle ağır hasar alma potansiyeli bulunuyor.

Alaboz, özellikle Beyoğlu, Beşiktaş, Fatih ve Üsküdar gibi ilçelerdeki ticari ve konut amaçlı kullanılan tescilli yığma yapıların daha fazla hasar görebileceğini tahmin ediyor.

DEPREM ANI PLANLARI HAZIR MI?

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ayasofya'daki restorasyon çalışmalarını örnek göstererek, İstanbul'daki anıtsal yapıların deprem hazırlığına ilişkin sorulara yanıt verdi.

Bakanlık, saray ve müzelerdeki eserlerin deprem anında tahliyesi için planların hazır olduğunu ve bu planlarda eserleri taşıyacak kişilerden taşınacağı yerlere kadar tüm adımların belirlendiğini ifade etti.

Ancak Milli Saraylar Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kurumsal deprem hazırlıklarıyla ilgili sorulara yanıt vermedi.

Bu konu, gelecekteki haberlerin odağında yer alacak.

YORUMLAR (1)
1 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN