Son 50 yılın en iyisi: ‘İngiliz Hasta’ Altın Booker’la döndü

Son 50 yılın en iyisi: ‘İngiliz Hasta’ Altın  Booker’la döndü

Michael Ondaatje’nin 40 dile çevrilen ‘İngiliz Hasta’sına büyük onur... Kanadalı yazarın 1992’de kaleme aldığı eser, son 50 yılda Booker ödülünü kazanan kitaplar arasında yapılan oylamada birinci olarak Altın Booker Ödülü’ne layık görüldü. 26 yıl sonra prestijli edebiyat ödülünü kazanma başarısı gösteren kitapta, savaşın korkunç yüzü okuyucuya sıradışı bir dille aktarılıyor.

KARAR KÜLTÜR SANAT

Kanadalı yazar Michael Ondaatje’nin 1992 yılında yazdığı ‘İngiliz Hasta’, 40 dile çevrildi, bütün dünyada bir milyondan fazla basıldı, Booker Ödülü başta gelmek üzere ödüller aldı, sonradan filme çekilip dokuz Oscar sahibi oldu. Kitabı taçlandıran da geçtiğimiz aylarda İngiltere’nin en önemli edebiyat ödülü sayılan Booker’ı son 50 yılda alan kitaplar arasında yapılan oylamada birinci gelerek Altın Booker Ödülü’nü alması oldu. Eski adı Seylan olan Sri Lanka doğumlu yazar, Hollanda-Tamil-Sinhala karışımı bir aileden geliyor. Kişisel geçmişi ve dünya görüşü İngiliz Hasta’nın kurgusuna, diyaloglarına epeyce yansıyor.

Roman dört ayrı milliyetten insan üzerine kurulu: İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında İtalya’da, Floransa yakınlarında, bombalanmış bir villada, ölüm döşeğinde yatan yaralı bir adam; Torontolu genç hemşire Hana, onu besliyor, ona kitap okuyor ve acılarını hissetmesin diye sürekli morfin veriyor. Çok geçmeden iki kişi daha katılıyor onlara: Hana’nın aile dostu, eski bir profesyonel hırsız ve casus olan, hırsızlık yaparken yakalanınca parmakları kesilen Caravaggio ve İngiliz ordusunda bomba imha uzmanı olan, Almanların villanın çevresinde bıraktıkları bombaları ve mayınları bulmakla görevli bir Sih olan Kip.

Kendi geçmişleriyle uzlaşmaya çalışan, birbirinden çok farklı dört kişi: Libya-Mısır sınırında düşen bir uçaktan yanıklarla, tanınmaz halde kurtulan ve aslında İngiliz olmayan İngiliz hastayla ilgilenen, babasını savaşta kaybetmiş, 21 yaşındaki Kanadalı genç hemşire Hana yaralı adamın hikâyesini hayranlıkla dinlerken akıllarda şu soru oluşur: Bir kahraman mıdır bu adam yoksa kılık değiştirmiş bir Alman ajanı mı? Kurban mıdır cani mi? Uçağı çölde düşünce bedevilerin onu kurtardığını, silahlarla ilgili bilgilerinden yararlandıklarını, sonra bir biçimde hastaneye götürdüklerini anlatır adam, ama hikâye ilerledikçe onu o düşen uçağa neyin götürdüğü de çıkar ortaya: Yasak bir aşk ilişkisi. Yüzü tanınmayacak durumda olan, kimliği bilinmeyen İngiliz Hasta, Caravaggio’nun teşvikiyle, trajik ve tehlikeli hikâyesini adım adım anlatırken, villanın karanlık atmosferinde gelişecek bir başka aşkın da temelleri atılır. Villa, bu dörtlü için savaşın yıktığı ya da sildiği kimliklerini yeniden oluşturabilecekleri bir sığınak olur. İki ayrı aşk hikâyesinin dahil edildiği roman, bu dört farklı insanın parça parça ortaya çıkan geçmişleriyle örülmüş. İngiliz hasta, kendi adını hatırlayamasa da Afrika çöllerindeki kayıp vahalarda süren hayatının hikâyesini ayrıntılarıyla anlatabiliyor.

Tarihin önemli bir ânında hayatları birbiriyle kesişen bu dört kişiden bazıları arasında eskiden gelen bir bağ da var; o ücra köşede bir araya gelen, gerçek hayattan alınma kişilere benzeyen bu insanlar hikâyeye boyut ve inanılırlık katıyor. Her biri çıldırmış bir dünyanın uzağında acı dolu anılarını korumaya çalışıyor, telafisi olanaksız kayıplarını düşünüyor. Bu dört kişinin anlattıkları okuru olağanüstü zamanlara ve mekânlara, dünyanın dört bir köşesine götürüyor. Ondaatje’nin romanındaki karakterlere, karşı cinsler, savaş, ırk ve ırkçılık, sömürgecilik gibi kavramlar yansıyor. Hiroşima’ya atılan bombayı duyan Kip’in beyaz arkadaşlarından uzaklaşması gibi çünkü bir Hintli olarak böyle bir bombanın beyaz ırkın üzerine atılmayacağını biliyor, ancak bunu nefrete dönüştürmüyor.

Aslında bu insanların her birinin geçmişi sırlarla örülü ve roman ilerledikçe hepsinin sırları bir yumak gibi yavaş yavaş açılıyor. Savaşın acımasızlığını bir şairin duyarlı, derinleri gören bakış açısıyla hatırlatan ‘İngiliz Hasta’, milliyetçilik ve önyargılar üzerine düşünmeye de zorluyor.  Duygularla, hümanizmle yoğrulmuş bu roman... 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN