Beşiktaş'ın eski teknik adamı Norveçli çalıştırıcı Ole Gunnar Solskjaer, Siyah-Beyazlı ekibi çalıştırdığı dönem hakkında çarpıcı açıklamalara imza attı.
Mancheser United'ın efsane oyuncuları Roy Keane, Paul Scholes ve Gary Neville'in yönettiği "Stick to football" Youtube kanalına konuşan Solskjaer, Beşiktaş'a imza attığı için pişmanlık duymadığını açıkladı.
Deneyimli teknik adam açıklamasında "Çoğu zaman yaptıklarınızdan değil, yapmadıklarınızdan pişman olursunuz. Beşiktaş tercihimden hiç pişman değilim. Harika bir deneyimdi. Beşiktaş'taki dönemim için tam bir roller coaster diyebilirim, ama harikaydı. İnsanlar inanılmaz tutkulu, hem iyi anlamda hem kötü anlamda. Ben o kulübe istikrar getirecek doğru adam mıydım emin değilim. Ya da şöyle diyeyim, kulübe istikrar getirmeyi umuyordum ama başaramadık." ifadelerini kullandı.
"O MAÇI KAYBEDERSEM KOVULACAĞIMI BİLİYORDUM"
Beşiktaş'tan ayrılış süreci hakkında da konuşan deneyimli teknik adam şunları söyledi;
"Lausanne'a kaybettik. O tamamen benim sorumluluğumdu. Benim yüzümdendi. Ligde ilk maçı kazanmıştık, sonra Avrupa'da kaybedip elendik. O maçı kaybedersem kovulacağımı biliyordum. Avrupa'da devam etmemiz gerektiğini biliyorduk.
Lausanne maçından sonra basın toplantısını yaptım. Çıkarken bana 'Başkan seni görmek istiyor' dediler. Bu iki şeyden biridir: Ya kovulursun, ya da milli maç arası olduğu için 'Hadi plan yapalım' gibi... Ben de 'Herhalde kovuluyorum' diye düşündüm.
Yönetim kurulunun tamamı oradaydı. Hepsiyle hâlâ iyi bir ilişkimiz var. Ama futbolda sonuçlar önemlidir. Kulüp için 'bu olmuyor' noktasına gelmişlerdi. Sonuçlar iyi değildi ve konunun kişisel olarak benimle bir alakası yoktu. Futbolda işler böyle yürüyor.
Aynı gün, maçtan önce başkanla öğle yemeği yemiştik. Bir önceki gece Manchester United, Grimsby'ye kaybetmişti. Ben de 'Futbolda olur böyle şeyler' modundaydım. Başkan da 'Tahtaya vuralım, umarım bizim başımıza gelmez' gibi bir şey dedi. Altı saat sonra kendimi onun ofisinde otururken buldum. Birbirimize sarıldık, 'Görüşürüz' dedik. Hepsiyle hala çok iyi ilişkilerim var."
Tecrübeli çalıştırıcı açıklamalarını şu sözlerle noktaladı;
"Ben daha sakin bir insanım, rahatım. Ama Türkiye'de insanlar maç kazanırken çok yukarıda, kaybederken çok aşağıda. Maçı kaybedince 'her şey bitti', maçı kazanınca 'tam parti moduna geç' şeklindeydi. Ben hiçbir zaman duygusal olarak ne çok yukarı çıkarım ne çok aşağı inerim. Onları yavaş yavaş benim bakış açıma, düşünce tarzıma çekmeyi umuyordum. Ama tutku o kadar yüksekti ki başaramadım.
Türkiye'de teknik direktörlerin kovulma süresi sanırım ortalama olarak 6–7 ay falan, durum o kadar kötü yani. Ben yine de benden önceki beş veya altı hocadan daha uzun kalabildim. Ama Beşiktaş gerçekten büyük kulüp. İnsanları gerçekten çok sevdim. Stadyumdaki atmosfer inanılmaz. İşler yolundayken, mesela Galatasaray'ı ve Fenerbahçe'yi yendiğimiz zamanlar, her şey inanılmaz oluyor, sen 'en iyi' oluyorsun. Sonra kaybediyorsun…"
