Bodrum'da lahmacun mu Ayvalık'ta tost mu?
AK Parti, içinden çıktığı halkı anlamak için hâlâ tebdil-i kıyafetle halk kılığına girip halkın arasına halktan görünerek karışan ekipler dolaştırıyor mu, bilmiyorum. 2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul'u CHP'ye kaybettikten sonra başlamışlardı.
Halkın partisi olma iddiasıyla buna gerek duymaya devam ediyorlar mı, bilmiyoruz. Ama en azından Turizm Bakanı Mehmet Ersoy'un, rakip Yunan sayfiyelerinde durumu yerinde gözlemek için, daha bu yaz başında turist kılığına girerek devriye attığından haberdarız.
Hâliyle ben de turist kılığında aralarına karışıp kendi sayfiyelerimizde halkımızın durumunu teftişe çıkmayı görev bildim.
İlk durağım Ayvalık sahilleriyle Cunda Adası oldu.
Neden buradan başladın, derseniz...
Ayvalık'la Cunda; zeytin ağaçları, Rum evleri, sahil restoranları ve Sarımsaklı gibi uzun kumsallarla yerli, yabancı turistlerin favorisi olmayı hak ettiği için, diyebilirdim.
Hatta Cunda Adası’nda taş evler, Koç Müzesi yapılan Taksiyarhis Kilisesi ve leziz zeytinyağlı mezelerle Ege atmosferini; Ortunç Koyu'nun sakin, berrak sularında serinleyerek bir kez daha deneyimlemek istediğimi de söyleyebilirdim.
Keşke hayatın bazı tatsız gerçekleri, bu hoş klişelerle cevap vermeme müsaade etseydi. Maalesef etmiyor.
Buralara gelmek için bahaneye ihtiyacınız yok, cezbeden çok yanları var ama itiraf ediyorum, Bodrum'u terk eden bunaltıcı trafiğin bu taraflara yöneldigini duyunca nedenini, cazibesinin niye çok daha arttığını merak etmeden duramadım.
Hadi sona bırakmadan yazayım, sonuç şaşırtmadı. Yalın gerçek, 1992'de Bill Clinton'a seçim kazandıran o slogana dönüşüp çarpmasın mı yüzüme: "It's the economy, stupid/ ekonomi bu, aptal".
Uzatmayayım, burada tavan fiyatlar Bodrum'la kıyaslanmayacak kadar cazip.
Bodrum, bu sezonu 2 bin 500 liralara uzanan lüks lahmacun fiyatlarıyla açtı. Oysa lüks Ayvalık tostunu burada 500 liraya yiyebiliyorsunuz.
Yine Bodrum, bu sezonu fahiş plaj giriş ücreti tartışmalarıyla açtı. Kişi başı 7 bin liraya uzanıyormuş. Burada bir locaya en kabadayı 2 bin lira veriyorsunuz. Memleketin en güzel kumsallarında şemsiye, şezlong ücreti kişi başına 700 liralarda.
Gerçi burada da bir işletmeciden duyduğum ilk şey, pahalılığın turizmi nasıl baltaladığı oldu. Geceliği 6 bin liraya kadar olan tesisler doluymuş, ancak fiyatlar yukarı çıktıkça doluluk düşüyormuş. Ve daha önce böyle bir durumla hiç karşılaşmamışlar, bu sene ilk kez yaşıyorlarmış.
Pahalılığa göre doluluğu, restoranlara bakarak çıplak gözle de doğrulayabiliyorsunuz.
Bodrum'un uçuk tavan fiyatlarından kaçanlar buralara geliyorsa buradan kaçanlar nereye mi gidiyor? Daha ucuza geldiği için yurt dışına.
Evet, taban fiyatlar arasında uçurum yok. Bodrum'da da Ayvalık'ta da her keseye hitap eden yeme, içme ve konaklama seçenekleri bulunuyor. Tabanda eşitlenmek mümkün.
Fakat orta sınıf açısından, Bodrum'da makul fiyata 'halk' lahmacunu yiyenlere burada o fiyata sosyete tostu sunuluyor.
Aynı şey mi; biri lahmacun, diğeri tost. Bittabii haklısınız, yalnız unutmayın, "it's the economy..."
Uzaktan ahkâm kesme, dediğinizi duyar gibiyim. Lüks Ayvalık tostuyla daha ayrıntılı bir sosyete lahmacunu karşılaştırması için yolum Bodrum'a da düşmeli, bir görev adamı olarak farkındayım elbette. Yüküm ağır; yaz kış demeden kaçmak yok, çalışmaya devam.
