Boykot başarısızsa niye bu suçlama?
Üniversitelilerin 2 Nisan’daki boykot çağrısına destek veren 16 kişiye soruşturma açılmış, haber oldu. Ayrımcılık, nefret ile halkı kin ve düşmanlığa tahriktenmiş.
Aralarında oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu’nun da olduğu 11 kişinin dün sabah gözaltına alındığını okuduk.
Yine oyuncular Aybüke Pusat, Boran Kuzum ve Furkan Andıç’ın TRT ile platformu Tabii’deki dizi projelerinden çıkarıldığı, Rojda Demirer’le Alican Yücesoy’un X hesaplarının erişime engellendiği yazıldı.
Aynı gün CHP destekli boykotun nasıl tutmadığı, ne fena ters teptiği, niye fos çıktığı, neden başarısız olduğuna dair haberler de bombardıman gibi köpürtüldü.
Anadolu Ajansı, büyük bir gazetecilik maharetiyle Bankalararası Kart Merkezi verilerine ulaşmış. Kredi kartı harcamaları, meğer bayramın son günü 1 Nisan’a kıyasla o gün ikiye katlanmış, bu da bir rekormuş.
Halkın boykot çağrılarına prim vermediğini gösteriyor diye bu yorum, iktidar propagandistlerince elden ele dolaşıtrıldı.
Gerçi aynı rakamlara bakıp farklı sonuç gören ekonomistler olmadı değil. Önceki ayların ve geçen sene aynı ayın günlük harcama ortalamasına göre yarı yarıya düşmüş buldular...
Fakat iktidar yorumunun inandırıcılığını sarsan o da değil, asıl şu; madem etkisiz oldu, bırakın muhalefet oyalansın. Bu olmadı diye başka etkili yollar aramalarındansa kumda oynasınlar, iktidar daha ne ister.
Kendilerine yaradığını söyledikleri bir yöntemi suçlaştırmak için hukuku zorluyorlarsa söylediklerine kendilerinin bile inanmadığı sonucu çıkmaz mı?
İktidar propagandistlerinin yerinde olsam iddiamı çürüten soruşturma, gözaltı ve işinden etmelere önce ben karşı çıkardım.
Derdim ki yahu, bir dakika, bu suçlamalarda bir terslik var...
Boykotçular; hiçbir işletmeyi sahibinin dini inancı, mezhebi, ırkı, cinsiyeti, bölgesi ya da partisi nedeniyle hedef göstermiyor ki... Ayrımcılık, nefret veya halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarından birine girsin.
Tanıma uymuyor; bu tanımlardan birine uysa o zaman suçtur, o zaman soruşturmaya konu olabilir.
Yapay zekaya dahi sorsanız boykotun en hak, hukuk dostu ve demokratik protesto yöntemlerinden biri olduğunu size söyler.
Mantığını, yerindeliğini, amaca hizmet edip etmediğini tartışabiliriz. Sesini duyurmanın daha etkili ve kapsayıcı, kucaklayıcı, kutuplaşmayı körüklemeyen yolları aranamaz mı? Muhalefetin boykot kampanyasına bu açıdan rezervlerim var.
Meselâ İsrail’le ticareti kesmek dururken kendi insanımızın açıp kendi insanımızı çalıştırdığı bir kahve veya hamburger zincirini boykot ederek Siyonist İsrail’i nasıl cezalandıracağımızı da anlamamış, bunun etkili olacağına ve İsrail’in canını böyle yakabileceğimize pek ikna olmamıştım.
Vaktiyle iktidarın medya boykotunu da doğru bulmamıştım. Şimdi CHP’nin medya boykotunu, benim gibi AK Parti’ninkini de doğru bulmayanlar eleştirse olurdu. Oysa Halk TV’yi kapatma tehdidiyle ceza baskısı altına alanlar, oyuncuları TRT dizisindeki işinden edenler tepki gösterince sırıtıyor.
Savcıyı, polisi karıştırmadan bunları oturup tartışabiliriz. Ama savcıyı, polisi karıştırırsanız sormazlar mı; başarılı boykot size hakken muhalefete gelince mi başarısızı bile suç?
