İktidardaki sert çekirdek
HDP, AK Parti’nin, en azından Erdoğan’ın gözünde PKK’nın uzantısı bir siyasi parti, böyle lanse ediliyor, gayri meşru olduğu söyleniyor. Bu iddiayla, HDP’nin tüm belediye başkanları yerine kayyum atandı. Bu iddia aynı zamanda AK Parti-MHP iktidar bloğunun da önemli bir tutkalı.
Böyle olunca, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın anayasa değişikliğine destek için HDP’yi ziyaret etmesi, siyasi kulisleri hareketlendirdi.
Ne var ki, bu hareketlenme, aslında bir hareket ihtiyacından doğdu.
Örneğin Cevheri gibi AK Parti’nin kimi Kürt milletvekilleri bu teması ima ederek yeni bir çözüm süreci umudunu bile telaffuz etti. Parti baskısı altındaki kimi suskunlar, az da olsa konuşma imkanı buldu. Cumhur ittifakının yıpranması da muhalif tarafın beklentisiydi.
Bahçeli’nin dünkü grup konuşması bu bakımdan merakla beklendi.
Ancak Bahçeli, “AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır (…) Onunla görüştü, bununla buluştu masalı anlatanlara, Cumhur İttifakı’nı sorgulayanlara kapalıyız...” diyerek tartışmalara son verdi.
Bahçeli’nin bu çıkışı cumhur ittifakının derinliğiyle ilgili bir fikir de veriyor.
Bu iki partinin bağı sıradan partisel bir koalisyondan ibaret değil. Arkalarına aldıkları devlet güçleri ve ulusalcı gruplarla birlikte oluşturdukları ittifak, tarihsel ve ideolojik bir nitelik taşıyor. Bu istikamette bir geçiş arayışını ifade ediyor, geleceğe yönelik, dünyanın, bölgenin gidişiyle uyumlu kurucu iddialar taşıyor. Anlattığı ve vadettiği; otoriter düzen, suskun ve disiplinli bir toplum eşliğinde beka, güç, başarı, büyüme… Bu vaadin arkasında önemli bir toplumsal destek var, bugün Türkiye’nin demokrasi istikametindeki ana tıkanıklığı ve sorunu da bu.
Böyle bir dokunun, siyasi davranış farkları nedeniyle sarsılacağını düşünmek gerçeklerle bağdaşmaz.
Cumhur İttifakı’na sadece iki partisinin siyasi varoluşu ve ilişkisi açısından baktığımızda da, karşılıklı bağımlılığın son derece yüksek olduğunu görürüz.
Yeni siyasi düzenin, iki temel özelliği bulunuyor.
İlki, kişi merkezli, güçlü ve denetimsiz yürütme organı üzerine kurulu olması ve siyasi etki arayışının buraya yönelmesi; ikincisi bölünmüş bir toplumsal dokuda, seçim kazanmak, temsil gücünü korumak ittifakların kaçınılmazlığı…
Nitekim bugünkü siyasi tabloda, MHP olmadan AK Parti’nin yol alması, AK Parti olmadan MHP’nin var olması mümkün değil. Karşılıklı ihtiyaç ve bağımlılık mutlak. Esas olan tarihsel ideolojik ortak fikir konusunda ise görünen bir sorun yok.
Aşırı güçlü, adeta denetime kapalı, devletle özdeş hale gelmiş bir yürütme organı boyutu belirleyici özellikle MHP bakımından. Türkeş’ten beri MHP’nin genel politik eğilimi devletin ve iktidarın içinde yer almaktır .
Bahçeli bunu biraz tersine çevirmeye çalıştı bir dönem. Bir siyasal hareket olarak AK Parti'yle rekabet eden bir MHP'yi tasarlamaya çalıştı. Bu arayışları büyük bir hüsranla bitti. Kasım 2015 seçimlerinden sonra Bahçeli yeniden Başbuğunun yani Türkeş'in ana politikalarına geri döndü. Devlet ve iktidarda etkili olmak. Bunun yolunu da buldu. Bürokraside güçlendiler. Askerle AK Parti arasında bir bağ noktasında duruyorlar. Ön alma politikası izliyorlar. Örneğin Bahçeli anayasa konusunda, ittifakalar sisteminde, af konusunda, siyasi zemin hazırlama ve ortağını zorlama hamleleri üzerinden siyaset yapıyor, iktidarın parçası oluyor. Bu koşullarda, elde ettiği imkanlarla Bahçeli'nin oyun bozacak kendisine zarar verecek, kendisini oyun dışı bırakacak hiçbir adım atması mümkün değildir.
Türk muhalefeti ve demokrasisi sert bir çekirdekle karşı karşıya…