İYİ Parti ve ülke siyasi kültürü
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın anayasaya değişikliğine destek istemek için HDP heyetiyle görüşmesi, bir dizi siyasi polemiğe yol açtı.
Bu polemik serisinin son perdesinde başrolde İYİ Parti Genel Başkanı Akşener vardı. HDP, Akşener’i bir kez daha hareketlendiriyor, İYİ Parti lideri dışında olduğu bir konunun ortasına atlıyordu. Hem AK Parti’ye dönüp “nasıl HDP’yle görüşürsün, hani milliyetçiydin, bunlar terör bağlantılıydı” diyor, MHP’yi “bu görüşmeyi nasıl doğal bulursun” diye paylıyor, ilginci HDP’ye dönüp, “sana zulmedenlerle nasıl temas edersin” diye çıkışıyordu.
Akşener’in HDP karşıtlığı yarışmasını başlatması, siyasete bu anlamda bir kayıt koyma arayışını ifade ediyor. HDP’nin varlığına itiraz, AK Parti-MHP-İYİ Parti arasındaki milliyetçilik yarışının asli unsur haline dönerken, bu yarış da Türk siyasetinin asli unsurlarından birisine dönüşüyor. Nitekim Akşener’in bu tavrı, Altılı Masa etrafındaki partiler için de bir kırmızı hat oluşturuyor.
Akşener bu konuda bu denli sert, ısrarlı olmasının nedeni ne?
Bu neden, İYİ Parti’nin “itiraz etmek”, “genel değerlere dayanmak”, “söylem politikası yapmak” dışında bir siyasi tavrı, önerisi olmamasından kaynaklanıyor olabilir mi? Muhtemelen. Nitekim söylem siyasetiyle HDP’yi dışlama üzerinden milliyetçiliği fokurdatma ve AK Parti’ye genel itiraz, İYİ Parti’nin iki temel enstrümanını oluşturuyor.
Bunun bir karşılığının bulunması, İYİ Parti’nin en hızlı büyüyen, oy potansiyelini en hızlı arttıran siyasi parti olması, Türkiye’nin siyasi iklimiyle ilgili bir fikir verir.
Bu siyasi partiye yönelen ilginin temelinde, bir grup seçmendeki merkez, merkez siyasi parti ve merkez siyaset arayışının yattığı söylenebilir.
Bu bakımdan göze çarpan, öne çıkan üç unsur, bence, şunlardır:
1. Alfa bir liderin varlığı. Güç, güven, özdeşlik kurma gibi özelliklerle liderlik ve güçlü siyasi irade arayışı, siyasi kültürümüzde siyasi davranışları etkileyen asli unsurların hala başında geliyor. Global siyasi gelişmeler de bu durumu bir değer olarak Türkiye’yi etkileyen biçimde öne çıkarıyor. Meral Akşener’in “yapabilir-yönetebilir” vurgulu güçlü lider duygusu vermesi, iktidar partileriyle girdiği tartışmalardaki baskın, iddialı, kafa tutan tavrı, başka bir deyişle retorik ve söylem gücü, “içerik siyaseti”ni ikame eden bir nitelik taşıyor.
2. Milliyetçilik. İYİ Parti’nin milliyetçilik anlayışı, MHP’ninkinden farklı olarak, uca savrulmayan, kentli, “orta sağ ve orta sol” duyarlılıklara temas eden, öfkeli olmayan bir nitelik taşıyor. Bu anlayış, tarifi reddeden, sorunlar üzerinden simgesel tavırlarla yol alan, muğlak bir milliyetçi angajman olarak tanımlanabilir. Ancak, bu angajmanın kimi somut gelişmelerde, örneğin HDP meselesinde, aynı anlayış, tavizsiz, uzlaşmaya kapalı, ifade edilmemekle birlikte devlete ve Türklüğe uzanan sert, dışlayıcı ve kural koyucu biçimler alabiliyor.
3. Merkez tanımı. Akşener ve İYİ Parti, apolitik siyasi merkez tanımı yapıyor. Bu bakımdan, risk sınırlarına yaklaşmayan, bir aidiyet grubuyla veya bir siyasi sorun ya da sorunlar öbeğiyle tam ilişki kurmayan, ortalamayı temsil eden, risk almayan, endişe vermeyen, “görünen ve bilinen sınırlarda siyaset” tarzı bir yaklaşıma sahip.
Bu üç özelliğin ortak yanı ise şöyle: İYİ Parti’nin siyasi programı, kritik temalarda politik önerilerle topluma anlattığı bir gelecek hikayesi bulunmuyor. Bu siyasi partiyi ayırt eden özelliklerin tümü, “duruş” ve “şekil”le, “ima” ve “imaj”la ilgili.
Korkarız Türkiye’de normalleşmenin (eğer gerçekleşirse) sınırları da bu olacaktır.
İçerikten çok, kişiyle, söylemle yönlene ve yönlendiren bir siyasi kültür hamurundan iyi ekmek çıkmaz…