Kartlar yeniden karılırken...
Cumhurbaşkanlığı 2. Tur seçimleri geldi çattı.
İktidar cenahı kazanmış gibi havaya girmiş durumda.
Muhalif kesim ise, adayı beklentisine oranla yeterince oy almayınca hayal kırıklığına uğradı. Umutlar bir miktar kırıldı.
Durum aslında, “ortada”.
İki aday arasındaki oy farkı büyük değil. Dünyanın pek çok yerinde, iki turlu seçimlerde ilk turda geride olan adayların ikinci turda öne geçtiğini, seçimi kazandığını biliyoruz.
Bu, Türkiye’de de yaşanabilir.
Ayrıca ikinci turun bir kesin karar seçimi olduğunu unutmayalım.
Kararsız veya tereddütlü olduğu halde sandığa gidip Erdoğan -veya- Kılıçdaroğlu’na oy vermiş seçmen geri dönüş yaşayabilir. Bir taraftaki 1 puan eksilme, diğer tarafa artı 1 puan olarak döner, sonuç olarak yüzde 2 gücünde olur.
Oyların yer değiştirmesini veya yeni oy girişlerini ya da tersine katılımın düşme ihtimalini akla getiren birçok neden var.
Önem sırasına göre el alalım…
Erdoğan’ın montaj video itirafı bunlardan birisi olabilir.
Cumhurbaşkanı İstanbul büyük mitinginde Kılıçdaroğlu ile Kandil’i yan yana getiren montajlı, sahte videoyu kitlelere gerçekmiş gibi izletmişti. İki gün önce, montaj yapıldığını bir yorgunluk anında ağızdan kaçırdı, sonra “birkaç gencin zekası” diye itiraf etti. Muhtemelen çok kişi, bu siyasi yalan ve sahtecilik üzerinden Kılıçdaroğlu’na oy vermekten vazgeçmiştir. Şimdi gerçek de ortada, sahtecilik de…
Bu durum, kimi seçmende pekala bir geri dönüş tepkisine yol açabilir mi? Pek âlâ mümkün…
Gelelim arada kalmış oylara…
Bunlar, ilk turda Sinan Ogan’da toplanan yüzde 5 civarında oyu ifade ediyorlar ve ikinci tur için kendilerine adres arıyorlar. Bu oylar ikinci turda, seçim sonucunu belki tek başına belirleyemezler ama, ağırlıklı olarak tek adaya akarlarsa etkileme güçleri yüksek olur.
Sinan Ogan’a oy verenlerin büyük bir kısmı muhtemelen, meclis seçimlerinde Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi’ne oy kullandılar.
Ogan Cumhur İttifakını desteklediğini açıkladı; Özdağ ise Millet İttifakını…
Ogan ve Özdağ seçmenlerini ayrı istikametlere davet ediyor.
Bu durum oy davranışını nasıl etkileyecek henüz bilmiyoruz.
Bu bakımdan şunu da belirtmek gerekir.
Bu siyasi aktörlere oy veren kesim, heterojen ve seyyal bir seçmen bloğunu ifade ediyor. Böyle bloğun liderlerin yönlendirmesiyle tek veya herhangi bir istikamette hareket etmesi pek kolay görünmüyor. Bununla birlikte bu heterojen doku Ogan da, Özdağ’a nazaran daha fazla. Zafer Partisi seçmenlerini, mülteci meselesi ve Cumhur İttifakı listelerinden meclise giren HÜDA Par seçmenini üzerinden de daha kolay yönlendirebilir.
Özetle, ortada yüzde 5-7’lık serbest bir seçmen kitlesi bulunuyor. Bu kitlenin nasıl davrandığı belirleyici olacak…
Üçüncü olarak 2. Tur kampanya dili var karşımızda.
Erdoğan bakımından bir değişik yok. Tehdit ve tehlike dilini, Kılıçdaroğlu ile PKK’yı aynılaştırma çabasını ve ayrımcı politikasını sürdürüyor. Üstelik bunu doz arttırarak yapıyor.
Kılıçdaroğlu ise, ilk tur kampanyasını güler yüzlü, kucaklayıcı ve yumuşak güç söylemiyle götürmüştü. Ancak, seçimlerde geride kalmasını ve Erdoğan’ın başarısını milliyetçi yükselmeye, mülteci ve terör unsuruna bağlamış olmalı ki, söylemine kuvvetli bir milliyetçilik enjeksiyonu yaptı. Mülteciler konusunda özellikle, kuvvetli bir “sağ” söylem kullanmaya başladı. Özdağ’ın desteği için bir Zafer Partisi’nin ilkelerini gözeten bir protokol imzalamaya razı oldu. Bunun sonucu ne olacaktır, göreceğiz. Ama seçmen getirdiğini kadar götürmesi, katılımı olumsuz etkilemesi , umarım olmaz, ama olursa da bu şaşırtıcı olarak kabul edilemez.
Evet, her şey mümkün…