Krizden çıkış için yol haritası

Yaşadığımız kriz hem ekonomik hem politik hem hukuki…

Her alanda gerileme ve sıkıntıyı ifade ediyor...

Yargının ulaştığı siyasallaşma boyutunu, bu ülke darbe dönemlerinde bile görmedi. Siyasi iradenin keyfine, çıkarına, ideolojisine göre verilen hükümler, işlemler, atamalar adalete inancı adeta yok etti.

Politik krizin bir ayağı demokrasi zeminin kaymasıyla ilgili. Nitekim kuvvetler birliği ve keyfiliğin tahakkümü had safhada. Diğer ayağı devlet dokusunun bozulması, kurumların içinin boşalması, partizanlaşma ve irrasyonelleşmeye ilişkin… Bu çerçevede çeteler, rant, mafya düzenin bir parçası haline gelmiş durumda.

Siyasi takıntılar üzerinden son derece kötü ve şahsi yönetilen bir ekonomimiz var. Erdoğan’ın serbest piyasa kurallarıyla kavgasının, hatta inatlaşmasının doğurduğu döviz krizi, ülkeye ağır bir arz enflasyonu ve inanılmaz bir fakirleşme dalgası olarak geri döndü. Hala paçamızı toparlayamıyoruz.

Buradan geri nasıl döneriz?

Aklı başında her vatandaşın sorusu, meselesi bunlar.

Seçimler bir iktidar değişikliğiyle sonuçlanmazsa, iş, gerçekten kötü.

Bir süre sonra Erdoğan’ın, “güçlü Türkiye, güçlü devlet” sloganına dayalı milliyetçi cazibe politikaları sorunları maskeleyemez bir noktaya gelecek.

Peki seçimleri muhalefet kazanırsa?

Altı ayrı siyasi partinin kuracağı bir yönetim düzeni işleyebilir mi?

Bu krizlerle başa çıkabilir mi?

Altı Masa birçok konuda eleştiriliyor.

Kurucu siyaset, gelecek tasavvuru ve aralarındaki bağlantı bunlardan başta geleni. Masanın kimi konularda verdiği kırılganlık, kararsızlık mesajları, aday ve yönetim modeli hakkında ayak sürüdüğü duygusu bir diğeri…

İkinci sorun, şu veya bu şekilde, şu veya bu sonuçla, 13 Şubat’ta aşılacak.

İlk sorunun tam tedavisi yok.

Ancak kısmen de olsa, ortak bir siyasi program, krizlerin nasıl, hangi politikalarla aşılacağı sorularına yanıt verebilir.

Nitekim bu konuda önemli bir noktaya ulaştı Altılı Masa.

Ortak cumhurbaşkanı adayının seçim bildirgesini, hükümet programının eksenini oluşturacak ortak politikalar mutabakat metnini uzun çalışmalar sonunda ve konsensüs esasıyla hazırladı, kamuoyuna açıkladı.

Ayrıntılı ve kapsamlı…

Ortada 9 ana başlık 75 alt başlık ve 2 bin 300’den fazla vaat var.

Vaatler arasında şunlar yer alıyor:

İstanbul Sözleşmesi dahil uluslararası sözleşmelere ilişkin ise “anayasal güvence”, yargının elden geçirilmesi, ekonomi yönetiminde rasyonelliğe geri dönüş, Varlık Fonu ve Cumhurbaşkanlığı politika kurullarının lağvedilmesi, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davaların açılmasında TBMM izninin zorunlu getirilmesi, Bakan yardımcılıklarına, kayyum uygulamasına son verilmesi, çoklu barolara son verilmesi, YÖK’ün kaldırılması, Kanal İstanbul Projesi iptali, katılımcılık…

Bu program yeni bir Türkiye ufkundan çok, bir restorasyon programını “krizden kurtuluş reçetesi”ni ifade ediyor.

BU, kendi başına önemlidir ve adaylık tartışmalarının gölgesinde kalmamalıdır.

Şimdi muhalefetin yapması gereken, önce bunları sistematik, vurgulu siyasi bir dile çevirmek, bu dili ülkenin siyasi ve kültürel hassasiyetleriyle bezemek, ardından Cumhurbaşkanı adayı, siyasi parti genel başkanları, belediye başkanlarıyla hep birlikte sahaya çıkmaktır.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum