Kovuk oyulmuş mudur, ovulmuş mudur?
Kovuk kelimesini anlamaya çalışırken bir zorluk var. Kovuk kovuluyor mu yoksa oyulmuş bir mahiyeti mi var yoksa ovulmuş mu? Kovuk neden kovuk? Kovukta oyulmuşluk anlamı olduğunu biliyor, bunu hissedebiliyoruz ama neden koyuk demiyoruz da kovuk diyoruz? Mesela koyak dediğimiz coğrafi şekle denizin kenarında oluşan oyulmuşluktan dolayı koy ve koyak diyoruz. Bunu görmek zor değil. Öyle hissediyorum ki kovuk ovulan bir şey değil, oyulan, kendi kendine veya bir kısım haşere tarafından oyulan bir ağacı düşünelim.
İçine su doldurduğumuz kova neden kova? O da oyuk bir yapıya sahip. Onun oyuk kısmına su koyacaksınız, o yüzden ona kova deniliyor. Ama tabii neden koya değil de kova? O “y” sesi “v”leşmiş mi yoksa onun “y” değil de “v” olmasında farklı bir mana mı var? Derleme Sözlüğünden öğrendiğimize göre kuyuya da kova diyormuşuz. Merdivenin çevresinde döndüğü boşluğa da kova deniliyormuş. Dağlar arasındaki çukura da kovak, koyak deniyormuş.
Peki kovan neden kovan? Silahın mermi kovanı ile arının kovanı arasında kelime olarak ne gibi benzerlikler var, ne gibi farklı manalar var? Arının kovanı içi boş olduğu için mi kovandır? Eski karakovanların içi boş olurmuş mesela, şimdi hazır çıta konuluyor. Yayığa kovan da deniliyormuş. Altı ve sekiz köşe somunlara kovan anahtarı deniyormuş. Kovan otu, Ballıbabagillerden, halk hekimliğinde yapraklarından yararlanılan çok yıllık otsu bitkinin adı imiş. Buna oğul otu da diyormuşuz. Oğul otu kullanmışlığım var. Şiddetli baş ağrısı için birebirdir. Fakat kaşındırması müthiştir. Melisa da deniyormuş doğruysa.
Bir tür büyük bıçak varmış. Ona kovancık diyormuşuz. Kovancık aynı zamanda köstebek, fare gibi
hayvanların yerde açtığı tünellere; köstebek yollarına, yuvalarına da verilen bir isim imiş.
Dedikodu dediğimiz kovuculuk biçimine neden kovuculuk denilmektedir? “Bu memur hakkında kovuşturmaya yer yoktur” denildiğinde hakkında soruşturma yapılması mı kast edilmektedir. Kovuşturma Hukuk Terimleri Sözlüğünde “bir kimse hakkındaki isnadın kuvvetlenmesi durumunda, bu şüphe yerini belirliliğe bırakıncaya kadar Cumhuriyet Savcılığınca sürdürülen işlem, takibatta bulunmak.” şeklinde geçiyor. Bu kovuşturmanın koğuculuk denilen dedikoduculuk ile; bir insanın açığını bulmaya çalışmak, onu ortaya koymaya düşkün olmak ile mana olarak bir irtibatı hiç mi yoktur?
***
İki nesne arasındaki boşluğa, aralığa kovalak deniyor. Kovalı şalvar dediğimizde ise bol şalvar demek istiyormuşuz. Kovalmak gururlanmak demekmiş. Konya’da gofalgan şeklinde kullanılıyor imiş bu kelime. Kovalmak ağaç için kullanıldığında koflaşmayı, çıban için kullanıldığında çıbanın içinin boşalmasını ifade ediyormuş. Kovalmayı ortalığın tenhalaşmasını ifade etmek için de kullanıyormuşuz. Kelimeyi çalışan kimsenin serbest, boş kalmasını ifade için de kullandığımız Derleme Sözlüğünde belirtilmiş.
Kovuş, iğ yapımcılarının, iğ tıraş ve parlatma işinde kullandıkları oluk gibi küçük tahta aracın ismi. Kapı pencerenin genişçe açılmasına da kovalmak deniliyormuş. Gevşek; yumuşak kelimelerini ifade etmek için kovaltak kelimesini kullanırken yaşlılara da; ağaç kovuğuna da kovaltaz diyormuşuz.
Delik, kovuk, çukur için kovaltı diye bir kelimemiz varmış. Taş yığınına kover, kof; boş; oyuğa kovı diyormuşuz. İçi kof ve çürük olan şeyler için kullanılan kovı kelimesi bedbaht, kısmetsiz, kutsuz, uğursuz, mutsuz insanlar için de kullanılıyormuş.
Gabain, kovıtmak kelimesi tahrip etmek, harap etmek, yakıp yıkmak anlamlarına gelir diyor.
Kovlan ise kaba toprağa deniyormuş. Kovlangoz, içi boşalmış; kof ağaç için kullandığımız bir kelimemiz daha. Yunancanın kavanozunu (khâvanos) kimi ağızlarda kovnaz şeklinde kullanıyormuşuz ama bunu Türkçenin içi çürümüş ağaç ve benzeri başka nesneleri ile karıştırmamakta fayda var.
Kovanımızda daha neler var, bir arı gelip bizi sokmadan kurcalamaya devam edeceğiz inşallah…