Ovarak obayı elde etmek
Dilimizde “ob” ile başlayan unuttuğumuz unutmadığımız hangi kelimeler var ve bu kelimelerin anlamları neler?
Obal içine çekilmiş; çukurlaşmış; çökmüş demek. Gözler için obal obal dediğimizde şaşkınlık dolayısıyla gereğinden çok açılmış olan veya hastalık sebebiyle veya zayıflıktan çukurlaşmayı ve çökmeyi ifade ediyoruz. Obal obal aval avala da benziyor. Dilcilerimiz aval için çokça tartışmışlar, avanak ile aynı yerden geliyor diyeni olmuş, orayla hiç alakası yok diyeni olmuş. Tuncer Gülensoy halk ağzında “aval”ı açıklarken “avan” kelimesinde obur anlamının da bulunduğunu zikrediyor.
Obacak birçok anlamına geliyor. Belirli bir kan birliği ve soydan meydana gelen topluluğa, oymağa obak diyormuşuz. Su değirmenlerinde suyun yüksekten dökülmesini sağlayan oluğa ve kurumuş dere yataklarındaki su birikintisine, gölcüğe de oban deniyor. Evin damına konulan ağaca da oban deniyor.
Obarmak korkmak, obartmak ise abartmak anlamında kullanılıyor. Abartmaktaki a sesinin nasıl o’ya dönüştüğü düşündürücü. Benzeri bir değişim arapça bir kelime olan vebalde görülüyor; vebal obal şeklinde telaffuz ediliyormuş. V’nin o’ya dönüşmesi ile a sesinin o’ya dönüşmesi arasında bir farklılık olmalı. İkisi de tamamen ağzı dönmemek, telaffuz edememekle ilgili olmamalı. Fakat obartmak kelimesini bir yerde abartmak anlamında kullanırken başka bir yerde düzeltmek anlamını vermişiz. Bu meselenin içinden çıkması ilk planda zor gibi.
***
Azerilerde obaş, tan vakti; sahur, obaştan ise şafak sökmeden; erkenden; sahur vakti demek.
Deve durdurmak için obey diyormuşuz. Obey aynı zamanda ne kadar anlamında da kullanılıyor. Obey kelimesinde o yan; o bölüm anlamı da var.
Oburlar için obi ve obo kelimelerini de ağızlarda kullanıyoruz. Obluk, bolluk; çokluk anlamına geliyor. Oboy o denli; o kadar çok anlamında.
Su çevrintisi; burgaca obram diyoruz. Obrdmak kelimesini yer için oyulmak; çökmek; çukurlaşmak; yarılmak anlamında kullanıyoruz.
Obruk op-mak fiilinde içine çekmek anlamından hareketle ob(u)ru-k, içbükey; çukur; oyuk; mukaar; kireçli arazide, suyun kireçli toprağı aşındırması sonucunda toprak yüzeyinin çökmesi ile oluşan çukur anlamı bulunuyor. İçinde su biriken çukur yer; ağzı açık, doğal, derin kuyu. Doğal yer altı deposu. Çöken, kayan toprak. Yazın karı erimeyen dağlardaki mağaralar. Çok çamurlu yer; bataklık.
Doymak bilmeyen obur için de obruk kelimesini kullanıyormuşuz. Obruk insan topluluğu da demek.
***
Oburmola, kuşların avlanacağı geçit yeri. Oburuk köşe; dönemeç. Obut, araba tekerleğinin çevresindeki ağaç çember. Obutmak, saklamak; gizlemek. Obuz, obus, akarsulardan oluşan küçük derecikler, katı olan yer, pürüz; engebe. Obuzda basık, düz yer anlamı da mevcut. Obuzlug yer, Divanü Lügatit Türk’te sarp, engebeli yer anlamında geçiyor. Çay ve ırmakların geçtiği dar boğaz; testi yapılan yeşil renkli toprak. Su kaynağı.
Obpuk, yıkılacak gibi duran; eğik. Obrak, eskimiş; iplikleri meydana çıkmış. Obratmak, yıpratmak; eskitmek olarak geçiyor Divanü Lügatit Türk’te. Obrak ve obratmak hatırınıza toprak kelimesini getiriyorsa doğru bir çağrışım içindesiniz.
Türkçe kelimeleri incelerken uyguladığımız kuralımızı hatırlayalım; sessiz harfle başlıyorsa kelime onu kaldırıp kelimenin kökünü, kökteki anlamı bulmaya çalışıyoruz. Toprak, oprak, opramak... İplikleri meydana çıkmışçasına bir ovalanmışlığı, parça parça, tane tane olmuşluğu, kayanın, taşın toprağa dönecek şekilde ufalanmışlığını hatırımıza getirebilirsek kelime zihnimizde biraz açılmış olur.