Gövde gösterisi
Galatasaray şampiyonluk yarışında son haftaları en iyi yöneten kulüp. Son 30 senede gelen 14 şampiyonluğun perde arkasında da bu ‘süreç yönetimi’ başarısı var.
Dün de Galatasaray bu sürecin bir adımın attı. Sahada müthiş top oynayan bir takım vardı. Sağlı sollu ataklarla, merkezden gelen şutlarla Bordum FK’yı abluka altına aldı. Konuk ekip ilk yarıda kendi yarı alanından çıkmakta zorlandı, Galatasaray kalesine bir şut bile çekemedi. Buna karşın Galatasaray’ın ilk yarıda rakip kaleye çektiği 23 şut vardı. Bu rakam aynı zamanda Avrupa’nın ilk 10 ligi içinde ilk yarılarda atılan en yüksek şut sayısıydı. Bu şut bombardımanı ilk yarıda bir gol üretirken iki şut da direkten döndü. Belli ki Okan Buruk takıma şut çekme komutunu vermişti ve taktiksel değişiklik ilk yarıda net bir şekilde oyun ve skor üstünlüğünü Galatasaray’a getirdi.
Okan Buruk, kendi futbolculuk döneminde olduğu gibi ideal 11’e inanan bir teknik direktör. Ara transferde alınan 3 ismin monte edilmesiyle sezon başından bu yana aradığı ideal 11’i sonunda oturttu. Frankowski ve Eren ileri çıkan bekler olarak hücum zenginliğine katkıda bulundu. Abdülkerim bile sık sık ileri çıkıp Lemina’nın yanına gelip Torreira’yı özgürleştirdi, daha ileri itti. Torreira da çalışkanlığı ve attığı kafa golüyle yüksek tempoya katkı sundu. Bu yüksek tempoda Barış Alper’in bitip tükenmeyen enerjisinin payı büyüktü.
Takımın genelindeki bu yükselişten Sara da nasibini aldı. Son dönemdeki tutuk futbolundan uzaklaşıp takım oyununa dahil oldu. Bu coşkulu ilk yarının şanssız adamı Victor Osimhen’di. Kaleye giden şutlar, pas ve orta bekleyen Osimhen’in by-pass edilmesiydi. Haftalardır golleriyle Galatasaray’ı sırtlayan Nijeryalıya bu kez iş düşmemişti. Buna karşın, takımın ileride oynaması ile ilerideki yalnızlığı azaldığı için fırsatlar da buldu ama ilk yarıda gol vuruşu yapamadı.
Çılgın ilk yarıdan sonra ikinci yarı biraz düşük tempoda başladı ama hedefe kilitlenmiş Galatasaray oyunun yine tek hakimiydi. Bodrum FK oyunu kendi yarı alanında kabul etmişti ama bu zorunluluğa da dönüşmüştü. Sarı Kırmızılı takım karşısında direnç gösteremiyordu. 1-0’lık skorda her zaman bir kontratakla eşitliği bulma şansı vardı ama yediği baskı karşısında buna yapmaya yönelik en ufak bir sinyal bile veremiyordu. Tüm verilen maçta yeni bir gol olacaksa bunu atacak takımın Galatasaray olacağını gösteriyordu.
Okan Buruk ikinci golü bularak bir kazaya kurban gitmemeyi tercih etti, Sara’yı çıkartıp kulübedeki santrfor Morata’yı oyuna sürdü. Ancak o beklenen gol bir savunmacıdan geldi. Maçın yüksek temposunun biraz dışında kalan Yunus kaçtığı topla son çizgiye inip altı pasa ortaladı, Davinson da Galatasaray’ı iyice rahatlatan golü kaydetti.
Galatasaray futboldan daha çok üç puanın önemli olduğu bu süreçte futbol şovu yaparak tam bir gövde gösterisi düzenledi.
