Kırkpınar'ın ardından kalanlar

Sarayiçi’ne 2009’dan bu yana geliyorum, 8 senedir değişen bir şey yok. Üç günlük organizasyonun bence özeti: Kimse bir şey bilmiyor.

Pehlivanlar hangi boyda güreşeceklerini bilmiyorlar. Turnuvaya 2 gün kala boylar değişiyor, kayıt günü sabah boy atlatılan öğleden sonra geri düşürülüyor. Pehlivan sonra çayıra çıkıyor ama o gün kaç güreş yapacağını, bir sonraki turda rakibinin kim olduğunu bilmiyor, o gün kaç güreş yapacağını bilmiyor. Genç pehlivanlar elimdeki bültenle beni görüp bir umut soruyor “Abi benim rakibim kim olur, bugün başka güreş olur mu?” diye. Hangi kategoride kaç kişi boy atlayacak, güreşler başlarken çoğu pehlivan bilmiyor.

Ekran başındaki seyirciler güreşlerin hangi kanaldan yayımlanacağını bilmiyor, kanalı bilse saati bilmiyor. Sahadaki seyirci güreşlerin sonuçlarını tam olarak öğrenemiyor, işin daha kötüsü skorları tutmakla görevli cetvel hakemleri bile bilmiyor. Tüm sonuçların anons edilmesi gereken başpehlivanlık güreşlerinde bazı maçlar es geçiliyor. Kulenin altına gidiyor, görevlilere soruyorum “Biz de bilmiyoruz” yanıtı veriyorlar. Beş dakika sonra tüm statta anons ediliyor: “Falanca ve filanca müsabakasının galibi gelip ismini yazdırsın” diye.

Meydan hakemleri ve kule arasında inanılmaz bir anlaşmazlık var. Kimin kaç ihtarı var, hangi karar verildi bilinmiyor (Özellikle Hamza Köseoğlu-İsmail Erkal maçında bu durum iyice ayyuka çıktı).

Gazeteciler, fotoğrafçılar, güreşçiler sahada nerede duracaklarını bilmiyorlar, yahut bilseler de işlerine gelmiyorlar.

Bazı güreşlerin sonucuna itiraz ediliyor görüntü tekrar izleniyor bazısında izlenmiyor. Tekrar izleme kriterini kule hakemleri hariç kimse bilmiyor. Pehlivanlar yalvarıyor “Bir kez izleyin, haksızsınız deyin gideceğim” diyor ama eğer tek başına gariban bir pehlivansa suratına bakan olmuyor. Sadece yanında başpehlivan ustası olan güreşçilerin talepleri dikkate alınıyor.

655 yıldır devam eden bu spor olayına yakışmayan bir organizasyonluk hakim. Oysa tek gereken şey biraz planlama, biraz bilgi paylaşımı. Bununla beraber güzellikler de yok değildi. Edirne Belediyesi’nin, kimi zaman eleştirilse de bu yıl iyi niyetli çabalarını görmezden gelmek haksızlık olur. Pehlivanlara dinlenme alanı yapımı, yeni çim, skorların internette yayımlanması belediyeye artı puan olarak döndü. Güreş Federasyonu da bu yıl Sarayiçi’nde tüm pehlivanlara -fiş karşılığı- yemek vererek takdir topladı.

14 boyun 6’sında birincilik alan Antalya, Türkiye’de yağlı güreşin 1 numaralı ili olduğunu bir kez daha kanıtladı... Kocaeli, Sakarya, Balıkesir, Ankara, Samsun diğer başarılı illerdi. Ev sahibi Edirne iki üçüncülük ile yetinirken ‘En iyi peşrev’ ödüllerinin her yıl olduğu gibi yine Edirneli pehlivanlara verilmesiyse artık trajikomik bir hal almaya başladı.

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç seneye yeni saha sözü verdi, bakalım yeni saha beraberinde yeni bir mentalite getirecek mi?

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum