En büyük, en görkemli adalet sarayları inşa edilirken…

Beştepe’de düzenlenen “2019 Yılı Değerlendirme Toplantısında” konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, adalet konusunda önemli gelişmeler kat ettiklerini söyledi, bunu şöyle açıkladı:

Adalet hizmetlerinde, mevzuattan altyapıya, ceza infaz kurumlarından yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına kadar önemli gelişmeler kat ettik. Hakim ve savcı sayımızı 2019 yılı sonu itibariyle 20 bin 629’a yardımcı personel sayısını 138 bine çıkardık. Mahkeme sayılarını yüzde 82 artırarak ve 256 adet sarayı inşa ederek yargının işini kolaylaştırdık.”

En modern, en ihtişamlı, en büyük, en güzel adalet saraylarının 18 yıllık AK Parti iktidarları döneminde yapıldığı konusunda, muhakkak ki AK Parti’nin hakkı AK Parti’ye teslim edilecektir. Bunda kimsenin şüphesi yok.

AK Parti iktidarlarının hanesine artı olarak yazılan bu büyük ve ihtişamlı adalet saraylarıyla birlikte hatırlanacak daha önemli bir şey vardır. O da bu dönemde yaşanan adalet sorunları…

2019 yılı değerlendirme toplantısı sonrasında gazeteciler Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e adaletin 2019 yılı değerlendirmesini sormuşlar mıdır acaba, bilmiyorum. Zira Sayın Gül 2019’un ilk ayında “2019 yılının yargıya güven yılı” olacağını vaat etmişti.

Buradan ben mi sorsam acaba?

***

Mesela şu konu Adalet Bakanı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun dikkatini çekiyor mudur?

18 yıllık AK Parti iktidarı döneminde göreve başlamış genç hakim ve savcıların henüz Yargıtay’a üye olmadıklarını ya da pek azının oraya yükseldiğini biliyoruz. Tabloya bu açıdan baktığımızda ortaya şöyle bir fotoğraf çıkıyor: Genç hakim ve savcıların çok fazla tutuklama isteklisi oldukları, haklı haksız yaygın tutuklamalar yaptıkları, çok şiddetli cezalar verdikleri, bu kararların bir çoğunun da Yargıtay’daki tecrübeli hakimler tarafından bozulduğu…

Hatırlamakta fayda var. İlk dereceli mahkemeler Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin Alpay hakkında yazdıkları yazılar ve konuşmaları nedeniyle “darbeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları vermişlerdi. İstinaf mahkemeleri bunları onaylamıştı.

Ama Yargıtay 16. Ceza Dairesi ağırlaştırılmış müebbet cezalarını bozdu, ya beraat veya tahliye gerektirecek ceza az cezalara işaret etti.

Yeni mesela ağır ceza mahkemeleri Cumhuriyet Gazetesi yazarları hakkında “terör örgütlerine yardım” suçundan ağırlaştırılmış mahkumiyet kararları verdi. Yargıtay bu mahkumiyetleri bozdu, beraat ve tahliye gerektiğine kararlar verdi.

Bir hukuk sisteminde mahkemelerin verdiği kararlar siyah beyaz kadar farklı olur, bir uçtan başka bir uca savrulabilir mi? Aynı dosya, aynı kişi hakkında bir mahkeme ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verirken bir yargı sistemi aynı dosya, aynı kişi hakkında bu kez tahliye, beraat kararı verebilir mi? Yargının alt kademesiyle üst kademesi arasındaki hukuk farkı ile bu tablo arasındaki hukuk farkı dikkat çekici değil mi?

Şunu yazmak lazım tabii ki, iktidar Yargıtay’ın hakim ve savcı kadrosunu değiştirmek için 6 yılda tam 4 kez kanun çıkardı, yüksek yargı kadrolarını da yeniden yapılandırdı. Yine de kıdemli hakimlerden seçmek zorunda kaldı yeni üyeleri…

Bu ‘yeniden yapılandırma’ çok önemlidir fakat ayrı bir konu.

Yoğun eleştirilere konu olan tutuklama kararları, yüksek yargıdan, AYM’den, AİHM’den dönen kararlar yine ilk derece mahkemelerine ait.

***

Yargı sisteminde mahkemelerin verdikleri kararların bir uçtan başka bir uca savrulmasının son örneği 15 Temmuz EDOK Davası’nda yargılanan eski Korgeneral Metin İyidil oldu.

Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muhabere ve Muhabere Eğitim Destek’in eski komutanı Metin İyidil 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklandı. 26 Temmuz 2016 tarihinde çıkarılan KHK ile TSK’dan ihraç edildi. 15 Temmuz darbe girişiminin kritik ismi olarak gösterilen İyidil’in yargılanacağı davanın iddianamesi tam bir yıl sonra hazırlanabildi.

Eski korgeneral Metin İyidil, 7 Ağustos 2017 tarihinde ilk kez 3 defa ağırlaştırılmış müebbet ve 22.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle mahkeme karşısına çıktı. Ankara 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi İyidil’i “anayasal düzeni ihlale” yani darbeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti. (28 Nisan 2018)

İyidil’in dosyasını uzun uzun yazmaya gerek yok. Ankara 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç unsuru olarak gördüğü gerekçelerin hiçbirini İstinaf Mahkemesi suç saymadı.

Mahkeme İyidil hakkında “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası vermişti, İstinaf mahkemesi beraat kararı verdi ve tahliyesine de hükmetti! Şu kadarını söyleyeyim, mesela mahkeme eski korgeneralin 15 Temmuz gecesi darbeci subaylarla yaptığı yüz yüze ve telefon görüşmelerini “darbenin içinde biri” olarak değerlendirmişti… İstinaf ise İyidil’in bu görüşmeleri darbeye destek olmak değil aksine darbeye kalkışanları vazgeçmeye veya darbeyi bastırmaya yönelik bir çaba olarak değerlendirdi.

Mahkeme İyidil’in darbeci askerleri polise teslim etmemesini, darbecileri korumak olarak değerlendirirken, darbe bastırılıncaya kadar direnmiş gibi rol yaptığını söyleyen tanıkların ifadelerini kabul ederken, İstinaf İyidil’in askerleri polise teslim etmemekle 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanununun 92. Maddesine uygun hareket ettiğine kakar verişti.

Özetle yerel mahkemenin kara dediği ne varsa İstinaf ak olarak kabul etmiş, bazı Yargıtay kararlarını da emsal göstermişti.

Sonra yeni bir gelişme oldu, Savcı’nın itirazıyla, eski Korgeneral Metin İyidil hakkında yakalama ve tutuklama kararı çıkarıldı. Yargı kararlarında bu değişiklik 48 saat içinde olmuştu.

***

Aynı dosya, aynı iddialar, aynı deliller ve aynı yargı sistemi. Mahkeme ağırlaştırılmış müebbet veriyor İstinaf beraat ve tahliye…

Ve Hakimler ve Savcılar Kurulu İyidil hakkında berat ve tahliye kararı veren İstinaf hakimleri hakkında inceleme başlattı.

HSK hangi kararlardan dolayı hakimleri incelemeye alır? Hiç haksız tutuklamadan, beratla sonuçlanan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarından dolayı hakimler hakkında ‘inceleme’ başlattı mı?

Bir uçtan diğer başka bir uca savrulan bir yargı kararı daha hukuk tarihine geçmiş oldu…

Soru şu: Burada mahkemelerden biri algıya, konjonktüre bakmış karar vermiş, birisi dosyaya bakmış karar vermiş… Ama hangisi?

İki karardan birisi hukuki, diğeri siyasi? Ama hangisi?

Mahkemelerden hangisinin kararı doğru? Ağırlaştırılmış müebbet mi? Beraat ve tahliye mi?

YORUMLAR (47)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
47 Yorum