Topaç

Topaçla ilk karşılaşmam sanırım 15 yaşındayken olmuştu. Şehirde doğmanın, geç kalmanın bir sonucu olarak “Beyblade” dönemine yetişebildim ancak. Beyblade daha farklıydı; çok plastikti, biraz mekanikti aynı zamanda. Seri üretimle çıkıyordu, rengarenkti, üzerinde çeşit çeşit baskılar vardı, rakibini devirmesi için etrafına çıkıntılar eklenmişti. Modernleştirilmiş bir topaçtı her anlamda.

Çocukluğun da modernleşmesi böyle bir şey aslında. Şimdi artık oyunlar neredeyse tamamen dijitale dönmüş durumda. Mahalle mahalle değişen kuralların yerini küresel kurallar aldı. Tunus’ta, İsveç’te, Avustralya'da, Hindistan’da, Kanada’da çocuklar aynı oyunları oynayarak büyüyor. Oyun bir pencere açar insana, kültür aktarımını kurar. Bu artık yok. Çocukluğun küreselleşmesi de böyle bir şey galiba.

Biraz daha büyüyünce topacın artık yepyeni bir forma ulaştığını gördüm. Bu defa kağıttan yapılmıştı ve çok ucuzdu. Yine de büyük bir sektör oluşturmuştu kendine. Rengarenk baskıları ile birbirinden ilginç halleri vardı.

Yine bir ipe sarılıyorlardı. Birisi o ipi tutup bir yöne doğru sallıyordu. Sonra topaç orada döndükçe dönüyor, biraz o yana biraz bu yana savrulup gidiyordu. Dönerken rakiplerini devirmesi için çeşit çeşit çıkıntıyla donatılmıştı.

Bunları genelde bakkallarda ve büfelerde görüyordum. Üzerinde “Gazetelik” yazan demir rafların arasında duruyorlardı. Fakat eski topaçlar veya beybladeler gibi keyif vermiyorlardı. Beybladelerin üzerindeki baskılar gibi de değildi baskıları, epik hayvanlar yoktu; hakaretler ve yalanlar vardı bunların üzerinde sadece. Zalimleştirilmiş bir topaçtı her anlamda.

Üstelik bunların çıkıntıları sadece arkalarına eklenmişti. Size saplanmaması için onlarla aynı anda dönmeniz gerekiyordu. Ya da dönüşlerini izleyip gülmeniz, ben hep öyle yaptım.

Türkiye’de gazetelikleri işgal eden kağıtların, uyduları işgal eden kanalların birçoğu topaçtan beter dönüyor, beybladeden kötü saldırıyor. Medyanın karaktersizleşmesi de böyle bir şey galiba.

Ekonomide ve adalette sıkıntılar olduğunu söyleyenlerin derin bağlantıları, terör sempatizanlığı, vatan hainliği dünün manşetlerini süslüyordu. Bugünün manşetlerini ise hepimiz görüyoruz. 

Anladığım kadarıyla, galiba yani, Türkiye’de ciddi bir adalet krizi var ve bu da ekonomiyi baltalıyor sanırım, herhalde. 

Çok emin konuşamıyorum çünkü bu yeni topaçların nasıl döneceğini kestirmek çok zor. Söylediğim bir şey yüzünden halk kahramanı da ilan edilebilirim, vatan haini de. Belki bir suç örgütü liderinden tehdit gelir ya da belki gözaltına alınırım. Bilemiyorum. Türkiye sürprizler ülkesi, bu yeni topaçların da kime çarpacağı belli olmuyor. 

Büyük topaç finansmanı ünlü bir ekonomistin de söylediği gibi:

Allah sonumuzu hayreylesin.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum