Ceylanpınar cinayeti…
Hatırlarsınız; Ceylanpınar’da görev yapan Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar isimli polis memurları 22 Temmuz 2015 tarihinde, evlerinde susturuculu bir silahtan başlarına sıkılan kurşunlarla öldürüldü.
Bu olaydan iki gün önce de Suruç’da 33 genç, IŞID canlı bombacısı tarafından katledilmişti.
Polislerin katledilmesi bu olaya bağlanmış, PKK da olayı üstlenmişti.
Ancak PKK, polislerin katledilmesinden dört gün sonra bu kez olayın sorumlusu olmadığını bildirecekti ama “çözüm süreci bitti” açıklaması çoktan yapılmıştı.
Olayla hiç ilgisi olmayan insanlar yakalanmış, işkenceler görmüş, yargılama sonrasında tamamı beraat etmişti.
Soruşturmada ismi geçen yargı mensupları ve bazı polis memurları FETÖ soruşturmalarına göre tutuklanmış ve ihraç edilmişti.
Ama söylenene göre iddianameyi yazan savcı terfi almış ve soyadını da değiştirmişti.
7 yıl sonra 2021 yılında, Yargıtay Başsavcılığı eksik inceleme sebebiyle bozma kararı verdiğinde şöyle yazmıştım:
“Katliamlar yaşanıyor, darbelere kalkışılıyor, cinayetler işleniyor, birileri yargılanıyor...Ama gerçekler bir türlü ortaya çıkmıyor, güven hep sisler arasında kayboluyor.”
Ve sormuştum: “Hani nerede hukuk güvenliği?”
Aradan tam on yıl geçti.
Şimdi Türkiye bu kez adı “terörsüz Türkiye” olan yeni bir çözüm sürecinde.
Ve… Altı yıldır Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde bekleyen, on yıldır çözülmemiş faili “güya” meçhul Ceylanpınar dosyasından yeni bir haber geldi:
“Tam on yıl sonra bir parmak izi raporu Yargıtay’daki dosyaya eklenmiş…”
Olay yerinden alınan mukayeseye elverişli 29 parmak izinin 19’u ölen polislere aitti.
Geriye kalan 10 parmak izinden 4 tanesinin polis memuru B. K.’nın sağ el başparmağına ait olduğu yargılama aşamasında ortaya çıkmıştı.
Ama ne zaman?
Yaklaşık iki yıl sonra, 5 Nisan 2017’de.
Nasıl girdi derseniz: “Yanlışlıkla” …
Evet “yanlışlıkla”…
Yanlışlıkla olunca mı bilmem, dosyaya sanık olarak eklenmedi.
B. K., olay sonrası verdiği ifadede öldürülen polislerle son olarak temmuz ayı başında görüştüğünü, evlerine de hiç gitmediğini söylemiş, polislerin ölüm muayenesinde de tanık olarak yer almıştı.
İşte şimdi bu yeni habere göre, beşinci parmak izinin de gene aynı polis memuru B. K.’nın sol el serçe parmağına ait olduğuna dair rapor Yargıtay dosyasına eklenmiş.
Yıl 2025.
Ya “gerçek” için çaba gösteren ya da ellerinde sıkı deliller olduğu mesajını vermek isteyen “birileri” var.
Yargıtay’daki dosyaya eklenen bu yeni rapor ile evde ele geçirilen 10 farklı parmak izinden beşinin B.K’ya ait olduğu kesinleşti.
Yakıcı bir soru gündemde: Peki geri kalan 5 parmak izi kime ya da kimlere ait?
Anlaşılan 5 parmak izinin kime ait olduğunu bilen birileri var. Mesaj verme zamanı geldiğinde acaba yeni raporlar mı eklenecek Ceylanpınar dosyasına?
Görüyoruz ki hukuk güvenliği hak getire…
Üstelik de çözüm sürecini bitirmeye vesile olan iki polisin katlinin dosyasında eksik soruşturmanın bini bir para.
-Örneğin, polis memurlarının ölü bulunduğu salondaki 9 mm.lik merminin, balistik ve kriminal incelemesi yapılmamıştı. Avukatların tüm talepleri reddedilmişti.
-Gene HTS kayıtları her nedense imha edilmişti. Sigara izmaritleri üzerinde DNA incelenmesi yapılmamıştı.
-İfadesi alınan iki polis memuru arkadaşın anlatımlarındaki çok önemli çelişki giderilmemişti.
-Mahkeme önünde ifade veren polis memuru Metehan D. cinayet sabahı 08.40’da ev arkadaşı Enver G.’nin evde telaşlı şekilde koşuşturduğunu, ne olduğunu sorduğunda Feyyaz ve Okan’ın intihar ettiğini söylediğini, şokta olduğunu anlattı.
Oysa o saat itibarıyla iki masum genç polis memurunun katledildiği bilgisi hiçbir yerde yoktu.
Ceylanpınar dosyası bu derece eksik inceleme sonucunda Yargıtay’da bekliyor.
Ve kayıp raporlar arada bir “parmak parmak” dosyaya ekleniyor.
“Terörsüz Türkiye” süreci bu sefer Suriye’ye bağlı.
Suriye sürecinde yıl sonu geliyor ve SDG’ye yönelik baskı artıyor. Öyle ki askeri operasyon gündemde deniyor ve sınıra sevkiyat sürüyor iddiaları dolaşıyor.
Hukuk ve demokratikleşmeden ise ses yok.
Böylesi bir zamanda, 10 yıl önce çözüm sürecini bitiren Ceylanpınar davasında yeni bir rapor çıkıp geliyor.
Kim kime ne mesaj veriyor bilmem ama bildiğim “hukuk devleti” açısından değişen bir şeyin olmadığı…
