Dijital ev sahiplerimiz

Ev sahipleri ve kiracılar arasında yaşanan problemler nedeniyle herkesin de bildiği gibi on binlerce dava dosyası var. Hani öyle kontrat falan da çok bağlayıcı olamayabiliyor. Ancak teknolojinin geldiği yerde –ki çoğumuz az sonra anlatacağım teknolojilerin en azından bir kısmını kullanıyoruz- bir ev sahibimiz daha var; dijital ev sahiplerimiz!

Nesnelerin interneti denilen kavram yavaş yavaş hayatımıza girdi ve son dönemde buna karşı mücadele etmeye başlayanlar da arttı. Akıllı evlerdeki Iot cihazlarına bağlı (internet üzerinden diğer sistemlerle veri bağlantısı ve paylaşımı amacıyla kullanılan teknoloji) akıllı aydınlatmalar, motorlu panjurlar, akıllı sayaçlar vs... Nesnelerin interneti, Wi-fi ve Bluetooth gibi teknolojiler aracılığıyla internete bağlanıyor.

Tüm bu uygulamalar karşısında pek çoğumuz “Aman da ne güzel, hayat pek kolaylaştı. Daha eve gitmeden kaloriferi açıyorum, çamaşır makinesini çalıştırıyorum, ışıkları da açtım mı evde her şey tamam” gibi düşünüyoruz. Eh haksız da değiliz nereden nereye! Teknoloji hakkımız diyoruz da tüm bu ‘konforlu dünyanın’ kullanımına ilişkin sözleşmeler o kadar uzun ki, hakkımızı alırken nelerden vazgeçtiğimize hiç de dikkat etmiyoruz.

İskoçya’daki Stirling Üniversitesi’nde Fikri Mülkiyet ve Teknoloji Hukuku Bölümü’nden Guido Noto La Diega kitabı için bu konuda uzun bir araştırma yapmış ve bulgularını The Conversation’taki makalesinde anlatmış.

La Diega Alexa’nın sesli komutunu da dahil 246 sözleşme okumuş. Bu sözleşmeler haklarımızı ve verilerimizi sayısız –hatta kimliği belirsiz- taraflara aktarıyor. Sıklıkla da ne olduğunu bilmediğimiz ‘bağlı kuruluşlar’ tanımının kullanıyorlar. Akademisyen aylarca süren araştırmalarında bu ‘bağlı kuruluşlar’ın kim olduğunu, yan kuruluşlar mı yoksa reklam verenler mi olduğunu açıklığa kavuşturamadığını anlatıyor.

La Diega, Amazon tarafından geliştirilen akıllı hoparlör Echo’nun (hani şu Alexa dendiğinde yanıt veren ses kontrollü asistan) kullanıcılara imzalattığı sözleşmeye odaklanmış. Her bir sözleşme yaklaşık 300 maddeden oluşuyor. Okumaya öyle çok da meraklı olmayan bir millet olarak kim bu maddeleri tek tek okur bilemedim. Okumayı sevsem de dürüst olayım ben de bu sözleşmelerdeki maddeleri detaylı falan okumuyorum.

11kr11-man1.jpg

GÖNÜLLÜ KİRACILARIZ

Veri analiz şirketi Statista, Apple’ın ‘Apple kimliği’ oluşturmaya ilişkin hüküm ve koşullarını okumanın bir buçuk saat süreceğinin tespit etmiş. Üstelik bu sadece düz okuma yani metnin anlamını kontrol etmek için girip internete bakmak sürenin dışında. Hadi onu da yaptık, bu dev kuruluşların hukukçularının hazırladığı, bir kısmı yoruma açık maddeleri anlamak kolay mı?

“Bu o kadar önemli mi?” sorusuna cevap aramak isteyen Guido Noto La Diega, internette gezinirken kabul ettiğimiz ‘koşullar ve şartların’ yalnızca bir kutu işaretleme egzersizi olmadığını anlamış.

Ocak-Temmuz 2023 arasında Avrupa’nın ileri gelen veri koruma makamları (Avrupa Veri Koruma Kurulu ve AB Adalet Divanı), Meta’nın bizi reklamların hedefi yapmak için bu sözleşmelere güvenme uygulamasına ışık tuttu ve bu uygulamayı yasakladı.

Aslında gönüllü olarak dijital ev sahiplerinin kiracısı olmayı kabul ettik. Bir örnek mi? Echo cihazlarında video izleyen herkesi yasal olarak bağlayan bir Amazon sözleşmesine bakalım, “Satın alınan içerik kullanılamayabilir ve Amazon size karşı sorumlu olmayacaktır.” Başka bir ifade ile dijital içeriğinizin satın aldığınız için size ait olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

La Diega’nın verdiği bir başka örnek de akıllı traktör üreticisi John Deere’ın sözleşmesi. İddiasına göre John Deere, çiftçilerin akıllı traktörlerini tamir etmelerini lisans sözleşmesiyle engelliyor.

Tüm bunlara karşı nasıl önlem alınacak? İngiltere’deki çevrimiçi güvenlik yasa tasarısı, AB’nin veri yasası henüz geliştirme aşamasında, ne zaman benimsenecek ve uygulanacak bilmiyoruz. Dev teknoloji şirketleri ve diğer paydaşları hukuk reformunun son derece yavaş ilerlemesine neden oluyor. La Diega 9 yıllık bir sürecin sonunda yürürlüğe giren Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nin güncelliğini kaybetmiş olarak doğduğunu anlatıyor. Düşünün o zamanlar hayatımızda ChatGPT mi vardı?

Çözümün kolektif örgütlenme olduğu konusunda pek çok uzman birleşiyor. Mesela John Deere için, traktör sahiplerinin makinelerini tamir etme hakkından mahrum edilmelerine karşı bir kampanya yürütüyordu ve sonunda firmaya istediklerini kabul ettirmeyi başardılar.

Dünyanın her yerinde dijital hak aktivistlerinin önderliğinde başlayan hareketler var. Akıllı teknolojiye, daha doğrusu bu teknolojinin ardındaki süper güçlü şirketlere karşı yapılabilecek başka bir şey de yok zaten. “Kullanmam” der geçerim diyorsanız bir kez daha düşünün derim!

YAKANIZDA ‘BİR DÜNYAYLA’ GEZER MİSİNİZ?

Geçen hafta teknolojinin en konuşulan mevzularından biri Elon Musk’ın yapay zeka şirketi xAI’nın yapay zeka modeli Grok’tu; “Mizahtan nefret ediyorsanız lütfen kullanmayınız” esprisiyle tanıtıldı.

Grok’un iddiası diğer yapay zeka sistemlerinin yanıtlamayı reddettiği soruları yanıtlayacağını ve gerçek zamanlı verileri kullanacağını söylemesi. xAI’nın amacı şirketin açıklamasına göre ‘evrenin gerçek doğasını anlamak!’ Ne kadar anlayacağız onu bilemem. Ama benim ilgimi çeken asıl yenilik eski Apple çalışanlarının kurduğu Humane’ın ilk cihazı ‘AI pin.’ Giyilebilir, ekranı olmayan ve yapay zekayla donatılmış bir cihaz bu. Teknoloji dünyası bu cihazın telefon anlayışımızı değiştirecek bir potansiyeli olduğunu söylüyor. Salesforce CEO’su Marc Benioff, OpenAI’nin patronu Sam Altman’ın da aralarında bulunduğu şirketlerden gelen dev fonlarla geliştirilen AI Pin’i ilk kez Ekim ayında Paris Moda Haftası’nda manken Naomi Campbell’ın üzerindeki giysi üzerinde görmüştük.

Geride bıraktığımız hafta ortasında cihazla ilgili bilgiler sızmaya başlamıştı, hemen ardından da tanıtımı yapıldı. Humane geliştirdiği ürünü akıllı telefon olarak tanımlamıyor. ‘Yapay zekayla geliştirilen bir cihaz ve yazılım platformu’ tanımını tercih ediyorlar. AI Pin ürün olarak da telefona benzemiyor ama temelde yaptığı benzer bir deneyim. Manyetik olarak kıyafetlere ve diğer yüzeylere takılabilen AI Pin’in fiyatı yaklaşık 699 dolar olacak.

Microsoft ve OpenAI’nin modellerine erişimi de olan AI Pin’in ekranı yok. Ses tabanlı bir cihaz kullanıyor ve istediğiniz bilgileri elinize yansıtabilen yeşil lazer bir projektörü var. Diyelim internette bir şeyi merak ediyorsunuz, sesli komutla soruyorsunuz sonra elinizin üzerinde okuyorsunuz.

Şirket, Humane AI Pin’in bir akıllı telefon aksesuarı değil tamamen bağımsız bir cihaz gibi algılanması için büyük bir çaba gösteriyor. Şimdilik ABD’deki T Mobile ağında çalışan sisteminde telefon hizmeti de vereceği iddia ediliyor.

Mesaj yazabildiği, e postaları okuyabildiği ve diller arasında tercüme yapabildiği belirtiliyor. Müzik seçen AI DJ hizmeti Tidal’i de var. Cihazı yönetmek için Humane.center’dan cihazı kurmak ve özelleştirmek gerekiyor. Ancak bunun bir web sistemi mi yoksa telefon uygulaması mı olduğu şimdilik net değil. Cihaz 34 gr ve Humane’ın ‘batarya güçlendirici’ olarak tanımladığı ikinci kısım ise 20 gr ağırlığında. AI pin Cosmos olarak isimlendirilen bir işletim sistemiyle çalışıyor. Ancak bu işletim sistemi Android ve IOS gibi çalışmıyor. Yani uygulama indirme ve yönetme işlevi yok. Bunun yerine sorularınızı doğru araçlara yönlendirmek için tasarlanmış.

Teknoloji guruları cihazın pek çok eksiği olduğunun söylese de bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz dünyaya giderek daha fazla yaklaşıyoruz.

11kr11-res3.jpg

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.