AK Parti’nin gücü...

Yerli ve milli sözünü en fazla kullananlardan biriydi Berat Albayrak... Ama Hazine ve Maliye Bakanı olunca IMF’nin bile “Kendi ülkenden kendi vatandaşından kendi paranla borçlanacaksın” kuralını yıkarak;

İç borçlanmayı bile ABD dolarına çevirdi.

Tıpkı liralaşma, yerli-milli sözlerine karşı AK Parti’nin Hazine garantili ihaleleri ABD doları ile yapması gibi.

Yani söylem başka eylem başka olabiliyor ama AK Parti’de bunlar hiç sorun olmuyor. Çünkü “Ay’a 4 şeritli yol yapıyoruz deseniz inanacak geniş bir kitle var” arkalarında!

AK Parti’nin gücü buradan mı geliyor? Bence evet ama asıl mesele bu duruma neyin sebep olduğunun bulunması gerekiyor.

***

Aslında herkes biliyor KÖİ projeleri ile 70-80 milyar dolarlık bir kaynak transferinin yapıldığını. Sadece bu açıdan bile “Hangi Müslüman!” kamu kaynaklarının bu şekilde kullanılmasına evet oyu verebilir” diye düşünebilirsiniz. Ama bugün tabiri caiz ise kamu kaynaklarının haksız bir şekilde siyasi ve şahsi kullanımı da sorun olarak görülmüyor... Hatta haram para ile sevap işlemek bile aynı zihniyette gayet rahat yer edebiliyor.

Hangi camide, hangi dini sohbette devletin kaynaklarının ya da yetim parasının 3-5 müteahhide verilmesi muhabbet veya vaaz konusu oluyor? Acaba güç bize geçince haram-helalden çıkarak kamu malına ganimet gözüyle mi bakmaya başladık?

***

Devletin dini adalettir...

Ama bugün adalet endeksimiz bir çok diktatör yönetimlerin bile gerisine düşmesine rağmen hâlâ dini hassasiyeti yüksek bir yönetim anlayışından bahsedebiliyoruz. Bu ne yaman çelişki derseniz hiç şaşıracak değiliz.

Çünkü dün söylediklerimizin bugün tam tersini yapacak ve bundan da hiç ama hiç zarar görmeyerek bu noktaya gelmiş durumdayız.

Ben bunu şu cümle ile ifade ediyorum: “Bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük muhalifi AK Parti’nin ilk dönemlerindeki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır.” Nerede ise birbirinin tam zıttı iki kişi ama aynı kişi... Örnekler arşivlerde her gün dolaşıp duruyor...

Zaten bu değişimle beraber taban değişimini de son iki yazımda verdim. AK Parti’nin ilk iki döneminde üst eğitim grubu ve gençler çok daha pozitif bakarken alt eğitim grubu ve ileri yaşlılar çok daha mesafeliymiş. Şimdilerde bu gruplar adeta yer değiştirmiş ve AK Parti tabanını alt eğitim grubu ve ileri yaş grubuna dayandırmış oldu... Belki de o sayede “Ay’a 4 şeritli yol yapıyoruz...” sloganı ortaya çıkıverdi!

***

Muhalefet mesela;

ABD’nin kurduğu bir ittifak olmuş. Hatta ABD’nin yanı sıra AB’de muhalefeti acayip destekliyormuş.

Oysa AK Parti ve Erdoğan bağımsız Türkiye için tek seçenek.

Bakın ABD’ye, PKK-YPG desteği ile CHP-HDP beraberliğine oynuyor ve buna en sert karşı çıkan Erdoğan’ı da iç ve dış güçler birleşerek devirmek istiyor...

Hatta yetmezmiş gibi Kandil’den kendini gösteren Millet İttifakı’na destek açıklamaları da bunun ispatı değil mi?

***

Muhalefeti ABD-AB ile suçlarken mesela Rusya’nın bu seçimde en müdahil ülke olduğunu hiç görmüyoruz. Son 6-8 ayda Türkiye’ye seçim desteği gibi 50 milyar dolara yakın kıyak geçmediler mi?

Rus parası sayesinde bugün kurlar bu şekilde tutuluyor.

Hatta yetmedi S. Arabistan ve BAE’de bu desteğin benzerini yapıyorlar. Karşılığında da seçim sonrasına ertelenen Erdoğan-Sisi görüşmesi olacak. Bunu da Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıkladı.

Başbakan Erdoğan ne demişti “Borç alan emir alır” Esat ile görüşmek için adeta biz can atıyoruz ve Esat naz ediyor. Bu noktaya nasıl ve neden geldik? Esat ile görüşmemizi Putin’in telkin ettiği basına kaç kez yansıdı... Ama tam bağımsız Türkiye sözlerine bu gelişmeler hiç mani değil tabii... “Ay’a 4 şeritli yol yapıyoruz ya”

***

İşin bir de terör tarafı var. Ya da “Güvenlikçi politikalar.”

AK Parti’nin görüntüde en çok sığındığı liman ve muhalefetin hâlâ yeterince izah edemediği alan... İşte bu gri alan şu anda AK Parti ve Erdoğan’ın tek gücü.

Türkiye’de yıllarca özgürlük adı altında suçlular korundu. Özgürlük adı altında güçlülerin ezdiği bir halk yığını oluşturuldu. Ve terör adeta özgürlük adı altında bir limana sığındı.

Bugün o limanda aslında tam da iktidarla beraber varlıklarını yürütüyorlar. İkisinin de birbirine çok ihtiyacı var. Zaten Kandil’den gelen muhalefet açıklamalarının aslında bizzat muhalefete zarar verdiğini küçük çocuklar bile bilir. Ama bu iş böyle.

Hayat nasıl bir denge ise güvenlik ve özgürlükler de bir dengedir. Ve bu dengenin tam karşısı İktidar tarafından kurulmuş durumda: Hatta aç kalırız ama bu ülkeyi bırakmayız noktasına bile gelmiş durumdalar. Peki bu baskıcı, yok edici, otokratik güvenlikçi politikalara karşı özgürlükçü ama güvenlikçi bir muhalefet politikası muhalefet tarafından net şekilde dile getirildi mi?

Bu insanlara terörün silahsız da yok edilebileceğini hep beraber anlatabildiler mi?

O zaman daha çok beklersiniz “tencere iktidar götürür” diye.

YORUMLAR (66)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
66 Yorum