Bu kadar pahalılık olmaz!
Yıllık enflasyon TÜİK verilerine göre yüzde 18,95. Ama tekrar edelim, bu oran TÜİK verilerine göre. Markete gittiğinizde bu enflasyonu bulamayabilirsiniz.
Nitekim ENA Grup sadece aylık fiyat artışının yüzde 4,89 olduğunu açıkladı. TÜİK ise aylık fiyat artışının yüzde 1,80 olduğunu söylüyor.
Nerden bakarsanız bakın arada iki kattan fazla fark var. Nitekim TÜİK bu yılın ilk 7 ayında fiyatların yüzde 10,41 arttığını söylerken, ENA Grup bu artışın yüzde 25,14 olduğunu belirtiyor.
Zaten Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, enflasyon raporu toplantısında herkesin yüzde 30’un üzerinde zam yaptığını açıklamadı mı?
Enflasyon hesabında bir sorun olduğunu defalarca rakamlarla burada işlemiştim. Ciddi sorular cevap bekliyor.
Enflasyon iki açıdan bizi etkiliyor. İlki zaten fiyat artışları ve pahalılık ama diğer nokta şimdilerde çok daha önemli. İşte o nokta gerçek enflasyon konusudur.
Bakın memurlar ve memur emeklileri şu sıralar zam pazarlığında. Zam pazarlığı olmadan zam verilen özel sektör emeklileri de bir başka konu. Şimdi kendimize soralım: Gerçek enflasyon daha yüksek ise ücretlere yapılan düşük oranlı zamlar ne anlam ifade ediyor?
Bizler gerçek enflasyonu sorgularken, aslında vatandaşın gerçek alım gücüne ulaşması için çabalıyoruz. Şu yıllarda en büyük sorun bu olsa gerek.
Açıklanan enflasyona göre sabit gelirlilere verilen zamlara karşılık, gerçek fiyat artışları çok daha yüksek. Zaten gıda enflasyonu yıllık olarak artık yüzde 25’lere geçti bile. Bugüne kadar temmuz aylarında genellikle düşen gıda enflasyonu, bu kez yüzde 2,85 (sadece gıda) artış gösterdi.
Şöyle izah edelim:
Sadece gıda enflasyonu %25,54 ve alkolsüz içecekler ise %16,66.
Fakat gıda enflasyonunda alt bileşenler daha sıkıntılı: Mesela en zaruri gıda ürünü olan ekmek ve tahıllar fiyatı son bir yılda yüzde 29,19 artış göstermiş. Süt, peynir ve yumurta ise aylık 3,64 artışın yanında yıllık 25,87 artışa ulaşmış.
Daha detay verelim: Sadece temmuz ayında; yoğurt fiyatı %7,85, ayran fiyatı %7,56, süt fiyatı %6,19 ve beyaz peynir fiyatı da %4,34 artış gösterdi.
Ama bence en ilginç olanı kuru soğan...
Daha üç ay önce kuru soğanı hasat etmeye değmez gören ve tarlasını hasat etmeden eken çiftçi, sadece bir ayda kuru soğan fiyatının yüzde 18,33 artış yaşayacağını bilebilir miydi?
Temmuz ayı kamu zamları ile başlamıştı. Mesela elektrik fiyatındaki %15,0’lik artış, doğalgaz fiyatındaki %9,84 ve LPG fiyatındaki %9,95 artış olmasaydı aylık 0,67 puanlık kısım olmayacaktı.
Bu arada işin bir de konut kısmı var.
Merkez Bankası konut fiyatlarının son bir yılda %29,1 arttığını açıkladı (Mayıs verisi). Ama TÜİK verilerinde mesela kira artışlarının yıllık bazda bile yüzde 11,04 ila enflasyonun bile gerisinde kaldığını gösteriyor.
Ama konut içinde fiyat artışları çok daha yüksek olmuş.
Yer-duvar döşemeleri aylık bazda %8,49 artış gösterirken, yıllık artış ise %51,27’ye ulaşmış. Ya da boya işleri.. Konut içinde oturanların badana boya yapmaları halinde fiyatlar aylık bazda yüzde 4,26 ve yıllık bazda da %24,71 artış göstermiş. Ya da PVC işi... Yıllık fiyat artışı %59,54...
Kısaca konutun dışı değil asıl içi pahalanmış.
Ama bugün iki nokta çok önemli.
1- Enflasyon artıyor ama temelde de gıda fiyatları üzerinden artıyor. Ve burada da asıl ekmek gibi tahıl ürünlerindeki artış vatandaşı çok etkiliyor.
2- Gerçek enflasyon ile resmi enflasyon farkı özellikle dar gelirli ve sabit gelirliler açısından hayati noktaya varmıştır. Ücret zamları resmi enflasyona göre gerçekleşirken, marketlerde raflar çok daha başka şeyler söylüyor.
Evet, eskiden de yılda yüzde 80 yüzde 100 enflasyon vardı ama yine yılda iki kez de zam yapılıyordu.
Şimdi yılda bir kez zam o da çok cüzi kalıyor.
Sizce hangi enflasyon dönemi daha iyiydi? Eskiyi mi arayacaktık?