Bu milleti faiz ve dövize mahkum etmeyin
6 Ocak 2017
Ülkemizdeki yabancı para mevduat tutarı 170 milyar 725 milyon dolar.
23 Haziran 2017
Yabancı para mevduatı tarihi rekor kırarak 201 milyar 983 milyon dolara ulaşıyor.
28 Temmuz 2017
Son verilere göre yabancı para mevduatımız 196 milyar 561 milyon dolar seviyesindedir. Kısaca 2017 yılında ülkemizde yabancı para mevduatları 25 milyar 835 milyon dolar artmış durumdadır.
***
Şimdi de yabancı para mevduatının dağılımına bakıyoruz:
184 milyar 120 milyon dolar mevduat bankalarında. Bu paranın da 93 milyar 064 milyon doları ‘gerçek kişilere’ ait olduğu görülüyor. ‘Tüzel kişiler’ dediğimiz kurumların yabancı para mevduatı ise 58 milyar 209 milyon dolardır.
Yabancı para mevduatı olarak ise Avrupa ile onca ticaretimize rağmen hâlâ ısrarla dolar diyoruz. Dolar ve euro dağılımına bakıldığında bizler 108 milyar 476 milyonu dolar olarak bankalarda saklıyoruz. Euro olarak ise (dolar karşılığı) 61 milyar 732 milyon dolar tutuyoruz.
***
28 Temmuz tarihli Merkez Bankası verilerine göre bazı bankacılık verilerimiz ise şu şekildedir:
A-) Kullanılan krediler: 1 trilyon 890 milyar lira
B-) Toplam mevduatlar: 1 trilyon 608 milyar lira
Yurtiçi yerleşiklerin TL mevduatı 871 milyar lira. Oysa döviz mevduatlarının TL karşılığı ise 570 milyar lira seviyesindedir.
Yurtiçi yerleşikler halen paralarını yüzde 65 oranında döviz olarak tutmaktadır.
***
06 Ocak 2017 tarihinde yabancıların bizdeki hisse senedi yatırımları 34 milyar 391 milyon dolardır. Yükselen borsa ve 1,8 milyar dolarlık yeni alımla yabancıların borsadaki hisse senedi varlıkları 52 milyar 630 milyon dolara çıkmıştır. (28 Temmuz 2017 itibariyle)
Ortaklık piyasasının ana yatırımcı kütlesi yabancılardır. Yerli bireysel ve kurumsal yatırımcı sürekli kan kaybediyor. İnanın aktif borsa yatırımcı sayısını izlemeyi bırakalı yıllar oldu.
***
Şimdi gelelim işin özüne.
Bu yıl uygulamaya alınan Kredi Garanti Fonundan (KGF) gelen paranın büyük kısmının yabancı paraya aktığını görüyoruz. Oysa bizler kredilerin öncelikle yatırıma ve istihdama gitmesini arzu ediyorduk.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek’in “Hayatımın reformu” dediği zorunlu BES maalesef hayal kırıklığı oldu. Cayma oranı oldukça yüksek. Hem de yüzde 25 hazine desteğine rağmen.
***
Hatırlarsanız geçen yıl dövizde yaşanan yükselişe önlem olarak kampanyalar düzenlenmişti. Ama maalesef BES gibi bu kampanyalarda sonuç vermedi.
Ülkemizin çok ciddi bir ‘yatırım reformuna’ ihtiyacı olduğu aşikar. Borsada bir çok halka açık şirket maalesef dürüst çalışmıyor. Kârlar saklanıyor veya kârlar şişiriliyor. Hatta bazı şirketlerin içi boşaltılıp, iflaslarla yatırımcılar mağdur ediliyor.
Dün önerdiğim konuya geri döneceğim. Hem Mehmet Şimşek hem de Borsa Başkanı Himmet Karadağ bu soruna daha cesur el atmak durumunda. Ele aldıkları reformu bir bütün olarak uygulamak durumundalar.
Halka satılan hisse senetlerine-şirketlere güven sağlanmalıdır. İstikrarlı kâr dağıtımı, büyüme projeksiyonları ve şeffaflık en önemli unsur. Şeffaflık deyince tabii ki ilk akla Ankara geliyor. Öncelikle SPK’nın şeffaf olması ve halka hesap vermesi gerekiyor. Bu piyasada bu kadar güvensiz ortam nasıl oluştu?
***
Yeni bir ortaklık piyasası kültürü ve kurumları sağlanmalıdır. Mesela yatırımcı haklarını kim, nasıl savunacak? Pazarın sorumluluklarını kim nasıl üstlenecek? Bu konuda hep bir örnek veririm: Belediyelerin semt pazarlarında satılan hıyar ve lahanaya bile daha çok denetim yapılıyor ve belediyeler sorumluluk üstleniyor. Oysa sermaye piyasalarımız tam bir sorumsuz yapıda ve içe kapalı-şeffaf olmayan tarzda işliyor.
Çerçevesi iyi çizilecek bir yeni yapılanma ile BES ve dünyanın bir numaralı yatırım teşvik sistemi çok rahat birleştirilebilir. Yeni yatırım ve kazançlara Türk halkı borsada ortak olabilir. Ve bu sayede yatırım artışı ve işsizlik sorununa çözüm bulunabilir. Yeter ki çözümü bütüncül bir reform olarak görelim ve yeni dengeleri sağlayalım. Galiba bu iş sonunda Mehmet Şimşek ile Himmet Karadağ’ın sırtına kaldı. Türk halkını faiz ve dolar esaretinden kurtaracak cesur adımlara ihtiyacımız var.