Cennet gibi: Kriz yok, gelir çok
Cennetten tapu verme hikayesini yeniden hatırlatmak isterim. Şener Şen’in başrolünü paylaştığı “Züğürt Ağa’ filminin bir sahnesiydi.
Seçimde ağası olduğu köyünden desteklediği partisine sadece 1 oy çıkmıştır. Bütün köylü Şıh hazretlerinin cennetten vermiş olduğu tapu karşılığında oylarını karşı partiye vermiştir.
Ağa’nın sözleri de ilginçtir: “Önce bu dünyadan bir tapu ayarlamaya bakın...”
***
Önceki gün 2020 yılı 3. dönem GSYH verileri açıklandı. Yüzde 6,7 büyüme ile epey yüzler gülmüş.
Berat Albayrak giderayak bir büyüme hediye etti. Uğruna katlanılan ve katlanılacak maliyetler elbette başka. Ama büyüme oldu ya...
Büyüme oldu da nasıl oldu? Mesela finans sektörü yüzde 41,1 büyümüş. Yani finansal hormonumuz epeyce bol verilmiş.
Bunun anlamı nedir? Bakın gelecek gelirimizi şimdiden tükettik demektir. Borçlandık ve tükettik; böylece büyüdük. Gelecek yıllar ise borç ödeyeceğimizden dolayı gelirimize göre daha az büyüyeceğiz.
Ama asıl mesele bu değil.
Borçlandırarak tükettirmek ve kredi-faiz eksenine bir Milleti sokmak zaten yıllardır bu partinin ana politikası olmuştur.
***
Bugün kâğıt üzerindeki cennet hikayesinden bahsedeceğim.
Şu şekilde izah edelim.
2018 yılı ilk dokuz ayına göre 2020 yılı ilk dokuz ayında hala yüzde -0,49 küçülme durumundayız. Cari GSYH yüzde 29,41 artış göstermiş ama reel olarak -0,49 küçülme durumundayız.
Kısaca 2 yıldır yerimizde sayıyoruz.
Ama yerinde saymayanlar da var. Mesela ilk 8 ayda çalışan sayısı 2018 yılında 28.842 bin kişidir. Oysa 2020 yılı aynı döneminde çalışan sayısı 26.525 bin kişiye düşmüştür.
Çalışan sayısı 2 milyon 317 bin kişi daha azdır; yani çalışan sayısında yüzde 8,03 azalma vardır.
Ama bir de çalışılan saat hesabına bakıyoruz ki, orada tam bir çöküş var. 2018 yılında 10 milyar saatte yarattığımız geliri 2020 yılında 8 milyar saatte yaratmışız.
Düşünebiliyor muzunuz;
Çalışan sayısı yüzde 8,03
Çalışılan saat sayısı yüzde 20,02 düşüyor ama
GSYH sadece yüzde 0,49 geriliyor.
Çalışmadan, alın teri dökmeden kazanmışız.
Olayı bir başka açıdan izah edelim. GSYH hesabı cari fiyatların enflasyondan (deflatör) düşürülmüş hali ile reel olarak veriliyor.
2018 yılı ilk 9 aylık dönemde cari fiyatlarla GSYH tutarı 2 trilyon 731 milyar liradır. 2020 yılı eş dönem GSYH ise yine cari fiyatlarla yüzde 29,4 artışla 3 trilyon 535 milyar liraya yükseldiğini görüyoruz.
Oysa aynı dönemlerde işgücü ödemeleri 840 milyar liradan 1 trilyon 097 milyar liraya yükselmiştir. İşgücü ödemelerindeki artış oranı ise yüzde 30,5’e ulaşmıştır.
Anlaşılacağı üzere çalışanlar hem daha az kişi olarak çalışmış, hem daha az saat olarak çalışmış ama gelirleri toplamda GSYH artığının da üzerinde artmıştır.
28,8 milyon kişi 10 milyar saat çalışarak 840 milyar lira kazanırken, iki yıl sonra 26,5 milyon kişi 8 milyar saat çalışarak 1 trilyon 097 milyar lira kazanıyor.
Sanırım böyle bir kazanç hiçbir ülkede olmamıştır.
Pandemi nedeniyle kısa çalışma ödeneği ile net maaşlar öyle anlaşılıyor ki hiç düşmemiş. Hatta işsiz kalanların ücretlerinin daha fazlası olarak çalışanlara ödenmiş olduğu anlaşılıyor.
Bunu biz demiyoruz
Bunu TÜİK diyor.
Ve anlıyoruz ki, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun haklı görülmektedir. Kendisi şöyle demişti; “Türkiye’de kriz yok, işsizim, açım diye gelenler iş beğenmiyorlar.”
***
Kâğıt üstünde cennet gibi ülkede yaşıyoruz.
Çalışmadan üretiyor, çalışmadan gelirimiz artıyor.
Daha ne istiyorsunuz?