Çözüm sloganda değil

Yıllarca anlatmaya çalıştığım ama bir türlü başaramadığım bir meseledir bu. Hatta Tarım Kredi Kooperatifi benzer adımı attığında çok sevinmiştim ama onlar da gitti bakkalcılık yaparak yanlış yaptı.

Yeniden anlatayım.

Efendim hani artık efsane olmuş bir konu: Tarlada 1 lira ama markette 8-10 lira meselesi. Tarlada ürün bu kadar ucuz ise neden markette 8-10 liradır?

Bunun türlü türlü nedenleri var. Mesela plansız programsız marketçilik, verim düşüklüğünün yol açtığı yüksek maliyet vs vs... Nüfusa oranla izin verilmesi gerekirken yan yana boş boş müşteri bekleyen marketler acısını bizden çıkartıyor.

Hazine garantili müteahhitlerin paralı yolları da acısını soframızdan çıkartmıyor mu? O yollardan geçen gıda kamyonlarının on binlerce lirayı bulan yol parası taşıdıkları ürün fiyatına eklenmiyor mu?

Ortada Nass var deyip; faiz sebep enflasyon sonuç teorisi ile kurları ve akaryakıt fiyatlarını patlatan kim? TL’nin değerini dandik seviyeye indirip yatırımları gayrimenkule sevk eden ve kira fiyatlarını patlatıp market maliyetlerini artıran kim?

Neyse... bu ve benzeri bir çok nedenden dolayı tarlada 1 lira olan ürünü markette 8-10 liraya tüketiyoruz.

***

Bir limon üreticisi tarlasında elde kalan limonunu satamadığında İBB devreye girmiş ve sadece o 1 limon üreticisinin limonunu almıştı.

Ya geride kalanlar?

Kimsenin aklına neden gelmiyor; aynı sorunu yaşayan ve yaşama durumu olan diğer çiftçiler?

***

1 kişinin aklına daha gelmiş. Samsun/Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci bu işi İBB’den çok daha derinden ele almış.

Bu yıl Samsun’un iki ovası Çarşamba ve Bafra’da adeta karpuz rekoru var. Atakum Belediyesi Bafra Ovasında 25-35 kuruştan çiftçiden alınan karpuz meselesini çözmüş.

Samsun’da 4-5 liradan satılan karpuzu 25-30 km mesafeden çiftçiden 1 liraya alıp yine halka açık yerlerde direkt araçlarda yine 1 liradan vatandaşa satmış... Hâlâ satıyordu da...

Bu iş bu kadar basit.

***

Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci’nin aklına gelen bu çözüm modeli neden muhalefetin tüm yerel yönetimlerinde bir işbirliği modeli olarak uygulanmaz?

2019 yerel seçimlerinde muhalefetin güç kazanması ile defalarca bu konuyu yazdım ve ekranlarda işledim.

Üretici bölgelerdeki yerel yönetimler ile tüketici bölgelerdeki yerel yönetimler bu ve bazı ürünlerde işbirliğine giderek doğrudan üreticiden tüketiciye REGÜLATÖR sistem kurabilirlerdi.

Mesela Atakum Belediyesi daha organize olarak karpuzları çiftçiden alıp İstanbul ve Ankara BB’nin araçlarına verebilir. Samsun’da düşen fiyatlar bu illerde de düşebilirdi.

Hatırlarsanız geçen yıl HalkTV’de Mehmet Tezkan benzer bir durumu sabah programında anlatmıştı. Bodrum’da 700-800 m ilerideki markette 7-8 lira olan mandalinayı hemen yan taraftaki tarlada çiftçi 1 liradan satamıyordu.

Neden belediyeler bir işbirliği modeli geliştirmiyor? İş çok ama çok basit...

Belediyeler eskiden olduğu gibi marketçilik yapsın demiyorum. Sadece bir kaç satış noktasında (toptan satış gibi) halka aracısız ucuz ürünleri ulaştırsınlar yeterli.

Geçen yıl CHP’den Orhan Sarıbal tarlasını hasat etmeyen soğan üreticilerini defalarca paylaştı. Tarlada kalan kuru soğan daha geçen yıl aralık ayında 4-5 liraya satılıyordu. (Aynı günlerde Anadolu’da bir çok cami önlerinde çiftçiler 30-40 kuruşa elde kalan soğanlarını satmaya çalışıyordu)

***

Bakın Cemil Deveci aslında iki büyük başarı sağladı. 1- Önce tüketicilere ucuz karpuz satışı yaptı ama asıl büyük başarı 2- çiftçinin tarlasını, evini kurtardı. Komisyoncuların 25-35 kuruşa alıp 4-5 liraya sattığı karpuzu çiftçiden 1 liraya aldı. Bu sayede tarladaki karpuzun da değeri arttı.

Bu kadar basit ve çözümü kolay olan meseleyi 2019’dan beri ben anlatamadım ama Cemil Deveci uygulama ile gösterdi.

Umarım ders olur? Umarım yaratıcı fikirler değer bulur...

YENİ SOL!

29 Buhranı ile gelir dağılımını düzeltici ekonomik görüşler ağırlık kazandı. 70’lerde ise bu sefer girişimci ve sermaye birikimi eksikliği ortaya çıktı. Çözüm olarak neo-liberalizm ile girişimci desteklenip yatırım ve istihdamın önü açılmaya çalışıldı.

Hastalık ne ise tedavisi de ona göre uygulandı. Ama aşırı tedavi bizzat yeni hastalığın da sebebi olabiliyor.

Bugün gelir dağılımı yine çok bozuldu. Çözüm yeniden çalışanın kazandığı model ama bu nasıl olacak?

İşsiz kalanları kamuya mı alacağız? Yeniden Sümerbank mı açılacak? Belediyeleri kaldırım taşları ile işsizlik kampları mı yapacağız? Sendikalar sadece çalışanların maaş artışı ve buna bağlı olarak kendi komisyonlarının peşine mi düşecek?

Anlayacağınız henüz kimse bir çıkış kapısı bulamamış. Hâlâ eski sol arayışlar ile çözümler peşinde koşuluyor.

Kimsenin de aklına yeni modeller ve çözüm yolları gelmiyor-getirmiyor.

Haydi her şeyi yeniden kamulaştıralım ve partililerimizi de işe yerleştirelim. Yetmedi ücretlerimizi de millete ödettirip onları da bir güzel cahillikle suçlayalım.

Şerefe deyip bir de bu eski kafa anlayışı kutladık mı oh ne ala... Var mı başka çözümünüz?

YORUMLAR (71)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
71 Yorum