Dolar da düştü bilim de...
FED, 1 yıldır faiz artırmadı.
Ama herkes FED’i konuşuyor. Hatta bırakın FED Başkanının konuşmasını, üyelerin bile görüşleri takip ediliyor. Dudley ne dedi, Fisher ne açıkladı? diye dört gözle izleniyor.
Türkiye’de Merkez Bankası maalesef konuşamadı. Para piyasalarının bütün önlem silahlarını elinde bulunduran Merkez Bankası’nın eli kolu bağlanmıştı. Onun adına başkaları çıkıp “Merkez faiz indiremez, Merkez döviz satamaz vs vs” dediğinde elbette piyasanın karışması kaçınılmaz oldu.
Dün, Merkez Bankası faiz artırmadı ama dolar düştü. Çünkü Merkez “gerektiğinde tüm silahları kullanırım” dedi ve iş bitti. “Güç bende” dedi yani...
Mesaj net ve açıktı: Gerektiğinde dövizde satarım gerektiğinde faizde artırırım diyordu.
***
Şimdi dolar düşünce dertlerimiz bitmiş mi oluyor? Bence hayır.
Asıl yapısal sorunlarımıza çözüm için fırsat çıkmış oluyor. Bunu değerlendirmemiz gerekiyor.
Ülkemizde maalesef yapısal sorun ve reform denilen girişimler temel sorunları çözmüyor. Çözüme de bir türlü yaklaşamıyoruz. Galiba benim hırçınlığım da buradan geliyor. Evet, evet kabul ediyorum, normalden daha sert cümleler kullanıyorum. Çünkü, bir türlü olmuyor...
Bakınız, bizim kısa vadeli ateşi söndürücü adımlarımız olabilir. Bunlar finansal piyasaların sadece ateşini söndürür ama yapısal sorunları çözmez.
Oysa sorunlarımız çok büyük.
Tüketime dayalı ekonomik modeli bir türlü terk edemiyoruz.
Yüzde 1-2 büyüme oranında bile büyük cari açık veren, dışa bağımlılığı çok yüksek bir ekonomik model uyguluyoruz. Bu modeli 2001 krizinde IMF-Derviş ortaklığı yazdı. Bakın şimdi yine gerildim: Ak Parti ne zaman IMF-Derviş ortaklığında yazılan “Güçlü Ekonomiye Geçiş” programını bitirecek ve kendi ekonomi programını yazacak?
14 yıldır iktidarda olan bir partinin kendi ekonomi programı olmaz mı? Evet, maalesef olmuyormuş.
***
Ankara çok şişmanladı diyorum.
Çok vergi topluyor. Sürekli yeni vergi artışları ve zamlar ile sarsılıyoruz. Çünkü devlette acayip şişkinlik var. Ak Parti tam bir devlet partisi oldu. Sürekli kamu şişti... Kamuda reel ücretler yüzde 50’ye yakın arttı ve gençliğin tek hayali KPSS oldu.
Yüksek vergiler alınıp, kamuya aktarılınca özel sektör cazibesi kayboldu; yerine kamu cazibesi geldi.
Özel sektörde çalışıyorsan maaşından yüksek kesinti olur.. Özel sektörde çalışırsan emekli olunca da daha az maaş alırsın. Müthiş bir ayrımcılık var.
Haa bir de emeklilik meselesi var. 30 yaş ortalamasında 12 milyon emeklisi olan başka ülke var mı? Bir ülkede 50 yaşında emekli olup, asgari ücret kadar maaş alan başka bir yer var mı? Bir türlü ne kadar prim ödediysen, o kadar emekli maaşı sistemine geçemedik.
İstersen 30 yaşında emekli ol. Bakarsın ödediğin prime.... bakarsın ortalama ömür süresine... dersin ki 30 yaşında emekli olursun ama aylık 65 lira maaşın olur. 40 yaşında olursun ama maaşın 365 lira olur....50 yaşında olursun ama maaşın 965 lira olur. 60 yaşında olursan 2 bin 665 lira maaşın olur.
Herkese asgari emekli maaşı kavramı ile nasıl üretim yapacağız?
***
Yapısal sorunlarımız o kadar fazla ki... İnanın kimse daha bu sorunlar için ağzını bile açmıyor.
Aslında tüm sorunların üstesinden gelecek model belli. Dolar çıkmış-düşmüş kimsenin umurunda olmayacağı ekonomik sistem de var: BİLGİ EKONOMİSİ
Sen bilgiyi üretebiliyor musun? Bilgiye dayalı bir ekonomik düzen kurabiliyor musun? Eğitimi öğretmenlere maaş artışı, öğrencilere betondan sınıfları artırmak mı görüyorsun?
Dün, PISA 2015 sonuçları açıklandı. Türkiye, 2003’ün bile gerisine düşmüş. Matematikte 423 olan puan 420’ye gerilemiş. 2012’ye göre ise 28 puanlık düşüş var. Yani bilgide geriliyoruz.
İşte asıl ve en büyük tehlike burada: Bilgide...Eğitimde
Futbolda Milli Takıma bakın mesela. 78 milyondan kaç oyuncu var, 3,5 milyon gurbetçiden kaç oyuncu var? Bunun bile eğitimle alakası var.
Benim oğlumda devlet okuluna gidiyor. Binası da bir kaç yıl önce yapıldı. Ben okula uğramak istemiyorum, çünkü bahçesinin tamamı beton dökülmüş. Tam bir beton yığını...
***
Yapacağımız işler belli:
Kısa vadede finansal ateşi söndüreceğiz
Orta vadede üretim kanallarının yollarını açacağız
Uzun vadede Bilgi Ekonomisine geçeceğiz.
Ondan sonra da yok dolar çıkmış, yok faiz yüksekmiş, yok borç artmış...İnanın hiç sorun olmaz. Yeter ki bilgin olsun.