Dolarda kafalar karışık
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta sonu Borsa İstanbul’un kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada “Türkiye ekonomisinin derinliğinin olmadığı dönemlerde bu saldırıların başarıya ulaşması çok daha kolaydı. 1994 ve 2001 krizlerinin bir kaç milyar dolarlık spekülasyonlarla hatırlarsınız tetiklendiğini biliyoruz” dedi.
MUSİAD Başkanı Nail Olpak ise geçen hafta Manisa’da Doların sadece Türk Lirası karşısında değil, diğer para birimlerinde de yükselişte olduğunu belirterek “Dış piyasalarda doların ağırlıklı olarak değer kazanması, sadece Türk lirası karşısında değil bütün para birimleri karşısında değer kazanıyor. Elbette Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar bir miktar bunu etkiliyor” dedi. Nail Olpak 3 gün önceki Konya konuşmasında ise dövizdeki oynamanın bir ayağının dış kaynaklı olduğunu belirterek “Bir ayağı ise spekülatiftir. Bu işe biraz sabredeceğiz. Hangi para biriminde geliriniz varsa o para biriminden borçlanın. Riskinizi minimize edin” uyarısında bulundu.
***
Dün rakamları geniş şekilde vermeye çalıştım. Ama bazı verileri tekrar edeceğim: Merkez Bankası ‘ödemeler dengesi’ verilerine göre Ocak-Kasım döneminde Türkiye 28 milyar 584 milyon dolar cari açık verdi. Yani, 2016 yılı ilk 11 ayında ülkemizden tek 1 dolar dahi spekülatif amaçlı çıkmamış olsaydı bizim yine de tam 28 milyar 584 milyon dolar parayı bulup bu ülkeye getirmemiz gerekiyordu.
Nitekim yine ödemeler dengesi verilerine göre 28 milyar 584 milyon dolarlık cari açığa karşılık “finans hesabı” kaleminde 26 milyar 709 milyon dolar görülüyor. Finans hesabının detayına baktığımızda ise hem doğrudan yatırımlarda, hem portföy yatırımlarında hem de borçlanma kalemlerinde ülkemize 11 ayda toplamda net giriş yaşanmış. Yani yabancılar nette çıkmamış, ülkemize para getirmişler.
***
Gelelim “ödemeler dengesinde” görmediğimiz Aralık ve Ocak 2017 dönemine. Olaya önce sıcak para (portföy yatırımları) açısından bakıyoruz. Aralık 2016’da sadece 23 milyon dolarlık çıkış var. Buna karşılık 2017 Ocak ayının ilk haftasında 214 milyon dolar net giriş olmuş. Yani yabancılar son 1,5 ayda da sıcak parada çıkmamış, tersine ülkemize para getirmişler.
Ocak ayı ilk haftasında yerlilerin de “yabancı para” mevduatlarında 2 milyar 536 milyon dolar çözülme yaşanmış. Yani yerli döviz yatırımcısı da dolardaki sert yükselişi döviz satarak karşılamış. Burada bir noktayı yeniden izah edelim: Ocak ayı ilk haftasında yabancı para mevduatları 2,5 milyar net azalıyor ama yurtdışı yerleşikler 1,6 milyar dolar artıya geçiyor. Bu artışı yurtiçi yerleşiklerin 3,5 milyar dolarlık satışı fazlası ile karşılıyor ve toplamda 2,5 milyar dolarlık yabancı para mevduatı TL’ye dönüyor.
Kısaca yurtiçinden de dolarda bir alım, bir spekülasyon görülmüyor.
Veya bir başka ifade ile izah edecek olursak, henüz dolardaki yükselişi destekleyecek ne yurtdışı ne de yurt içi bir oyunun izine rastlamış değiliz.
Peki, o zaman dolar neden yükseliyor?
Galiba en açıklayıcı ve kapsamlı açıklama Başbakan Binali Yıldırım’dan geldi. Başbakan Binali Yıldırım 14 Ocak’ta Ankara’da gazeteciler ile bir araya geliyor ve dövizdeki artışın döviz borcu olan şirketlerin ödemelerini yapmaları için döviz almaktan kaynaklandığını söylüyor. Yıldırım, faiz artırımına mecbur kalınmadıkça başvurulmaması gerektiğini söyledikten sonra “ “Burada yapılan işler, bir ekonomik gerçekliğe dayanmıyor. Bu süreç üzerinde bir manipülasyon yaparak sonuç çıkarmaya çalışanlar var. Buradan bir sonuç çıkararak Türkiye’yi siyasi olarak bir yerde tutma gayretleri var. Eldeki veriler bunu gösteriyor. Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve riskleri sonuca dönüştürüyorlar. Risk algısını artırarak bir anlamda Türkiye’yi ekonomik olarak sıkıştırma gayreti içinde olanlar var. Kuvvetli ve zayıf yönlerimiz bulunuyor, bunu biliyorlar. Aşarız bunları“ diyor.
***
Şimdi burada açıklamaları kapatıp galiba son noktayı bizim vermemiz gerekiyor. Türkiye, 2001 krizinin ardından sürekli cari açığa dayalı bir ekonomik model uyguluyor. Cari açık demek, yabancı sermayeye muhtaçlık demektir. Yani sürekli yabancı parasına muhtaç bir ülkeyiz. Bu tablo ise bugün oluşmadı, 2003’den beri tablo bu şekilde. Ve de maalesef yıllardır buna bir çare bulunamadı. Belki de istenmedi.
Son veri eşliğinde söylüyorum: Ocak 2003-Kasım 2016 aralığında bizler tam 496 milyar 633 milyon dolar cari açık vermiş ve bu açığı yabancıların parası ile kapatmış bir ülkeyiz.
Hatta yabancılar bize o kadar çok para getirmiş ki, cari açıktan da daha fazla döviz girişi olmuş. Yabancılar 555 milyar 674 milyon dolar finans hesabından getirirken 38 milyar 727 milyon dolar da kaynağı belirsiz para girişi olmuş. Böylece de rezervler 97 milyar 358 milyon dolar artış göstermiş.
Daha basit ifade edecek olursak, yabancılar bizim her yıl açıklarımızı daha fazla daha fazla para getirerek kapatmış. Ve bugüne kadar doğru dürüst sorun çıkmamış. Ama şimdi sorun çıktı. Acaba neden?