Düşük faizin öldürücü etkisi...

Yüksek faiz mi düşük faiz mi? Acaba hangi politika doğrudur?

Denge faizin canı mı çıktı diyecekseniz...Sakın demeyin.

Faizin mutlak rakamı değil, enflasyona oranı önemlidir. Mesela yüzde 90 enflasyon varsa yüzde 10 faiz uygulamak absürtlükten öte bir şey değildir. Çünkü siz çok ama çok düşük faizle, yani büyük negatif faizle topluma iki mesaj veriyorsunuz:

1- Sakın ama sakın tasarruf etme ve derhal tüket.... Çünkü tasarruf edersen paranı kaybedersin.

2-Eğer tasarruf edeceksen sakın ama sakın kendi ülke parana yatırım yapma; git yabancı ülkelerin parasına para yatır.

***
Önceki gün örneğini verdim: Yüzde 100 enflasyona yüzde 15 TL faizi verirseniz tasarrufçu sadece 1 yılda parasının yüzde 42,5’ini kaybetmiş oluyor.

Hangi akıl, hangi mantık, hangi teori tasarrufçunun 1 yılda parasının yarısını kaybetmeyi önerebilir?
Ya da şunu soralım: Kim neden tasarruf etsin ki?

Tasarruf olmazsa ne olur? Bankalar bir süre sonra nereden ve nasıl kaynak bularak kredi verecek? Bir kaç yıla kalmaz ortada TL tasarrufu bulamazsınız... (Bu 1)

İyi ama negatif faizi ile asıl parası eriyen bankalar. Nominal kârlarını artırmış görülse de bankalarında bir kaç yıla kalmaz kredi verecek sermaye yeterlilik imkanları kalmayacak.

Bu modelde bir kaç yıl devam edilirse ne bankalar ne kredi verecek bir tasarruf imkanı bulunamayabilir. İşte o zaman ne olacağını çok merak ediyorum.

O nedenle diyorum ki AK Parti seçimi kazansa da bu akılla ülkeyi yönetemez. Yani yeni seçime kadar götüremez...

***
Gelelim asıl meseleye... Aslında üstte yazdıklarım fazla önemli bir şey değil... O sorunlar çok rahat çözülür...

Asıl mesele, çözümü çok daha zor olan mesele neymiş... Onu anlatayım:

Konuya bir örnekle girelim: Diyelim ki ülkemizin yılda 3 bin tarih öğretmenine ihtiyacı bulunmaktadır. Ama bizler her ile üniversite-herkese üniversite diyerek yılda 50 bin tarih öğretmeni yetiştiriyoruz. Eeee... 3 bini işe yerleştirdik ama kalan 47 bin tarih öğretmeni ne olacak?

Eğitim....

İşte çözülmesi gereken en önemli sorunlardan biri... Ama çözümü bir kuşak sorunu olarak çok uzun vadeli olacaktır.

Tıpkı düşük faiz sorunu gibi.

Düşük faiz neye yol açar? Tek kelime: VERİMSİZLİĞE

Düşük faiz bilimsellikten kopan ülkelerin tek kurtuluş reçetesidir. Verimsiz ve üretimsiz ekonomilerin tek çıkış kapısı düşük faizdir. Değersiz üretim, değersiz işçiliğin temeli düşük faize dayanır.

***

Hatırlarsanız Yunanistan 2008-09 küresel krizin ardından batmanın eşiğine gelmişti. Ne demişti Yunanlı MANDACI ekonomistler: “Bizi AB sonrası aşırı düşen faizler batma noktasına getirdi.”

Gerekçeleri neydi?

Düşük faiz verimsizliğe yol açmıştı.

Düşük faiz aşırı borçlanmaya yol açmıştı.

Düşük faiz hak edilmeyen refahı alışkanlık haline getirip toplumun çalışma dinamizmini kırmıştı.

***

Dün MB Ödemeler Dengesi verilerini açıkladı: Geçen yıl ilk 8 ayda -12,8 milyar dolar olan cari açık bu yıl aynı dönemde -39,7 milyar dolara çıktı.

Döviz ihtiyacını görebiliyor musunuz?

Eylül ayı itibari ile yıllık ithalat 350 milyar doları aşarken ihracat 253 milyar dolarda kaldı. Böylece geçen yıl -44,4 milyar dolar olan yıllık dış açık bu yıl -97,5 milyar dolara yükseldi...

Ne zaman? Kurların 8 liradan 18 liraya yükseldiği dönemde...

Bu sefer kur artışının da dış dengemize faydası dokunmadı. Hatta enerji ve altın hariç dış dengede bile bozulma artarak devam ediyor.

O zaman bu modeli neden kurduk? Kime hizmet ediyoruz?

Bu toplumu bilimsellikten kopartıp köle düzeyinde çalıştırmak kime ve neye hizmet etmektedir?
Bilmem anlatabildim mi?

YORUMLAR (41)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
41 Yorum