Mucizevi iktisat denklemi

Bazen işler ters işler.

Aslında buradaki iki işler farklı işler. Biri işlemekten geliyor, diğeri işten.

Ama bazen matematikte ters işleyebiliyor. Daha önce yazmıştım ama tekrar edeceğim. Mesela genel kural çarpmanın toplamdan büyük olduğudur. O zaman 2+2 =4 eder ise 2x2= 4 edemez.

Çarpma işlemi büyük ise 2x2 en azından 5 vs etmelidir.

Hani anlatılır ya, 10 kişiden oluşan iktisat kurulundan 11 farklı fikir çıkar. Evet, bizde bu duruma bu sıralar çok daha sık rastlanıyor. Ama sakın yanlış anlamayın, farklı fikir çıkıyor anlamında demedim. O konuda TEKEL piyasası hâkim.

TEKEL piyasası nedir?

Tek satıcının hâkim olduğu piyasadır. Fikir piyasasında da bir tekelleşme oluşuyor. En üstten söylenen fikir tekel fikirdir. Gerisi teferruattır.

Elbette fikirler de zamanla değişebilir; ama tekelcilik değişmez kuraldır. Bugün batı diyorsak ufkumuz batıdadır diye bakın. Ama yok yarın doğu diyorsak gözlerimiz çin çin etmeye başlamalıdır.

***

Sahi, 2x2 eşittir kaç eder?

Ülkeye gelen döviz 4 milyar doların altında. Bakan Berat Bey’in 2,5 ay önce geldiğini ilan ettiği 10 milyar dolar sanırım henüz kayıtlara giremedi.

Neyse...

Biz hesaplara bakalım:

Dolar/TL kuru 2019 yılına 5,30’dan giriş yapıyor. Mayıs ayında ise 6,25 sınırına dayandıktan sonra kademeli düşüşle beraber şu sıralar 5,70’in altından işlem görüyor.

Aslında Temmuz başlarında Merkez Bankası başkan değişimi ile hızlı bir faiz indirim süreci yaşanacağı belli olmuştu. Ve o tarihlerde de 5,70 olan kur, bugün de aynı seviyelerde.

“Bir paranın değerini faiz oranı belirler”... Bu önerme aslında parasal piyasa önermesidir. Yani ABD dolarının değerini FED’in faiz oranı değil, Amerika’nın üretim gücü belirliyor.

Bizde üretime pek bakan yoktur. O yüzden faize bakıyoruz.

05 Temmuz: TL mevduat faiz oranı %22,26

02 Ağustos: TL mevduat faiz oranı %18,75

13 Eylül: TL mevduat faiz oranı %15,66

TL faizi böyle düşüyor ama TL’nin değeri e düşüyor mu?

Evet, evet ilginç bir şekilde TL faizi düşerken TL’nin değeri düşmüyor. Hatta aynı seviyelerde seyrediyor diyebiliriz.

Ama başka şey oluyor. Mesela vatandaş döviz alımına hızla devam ediyor. Toplam döviz hesapları 223 milyar 667 milyon dolara ulaştı. Bu tutar yılbaşından bu yana 31,1 milyar dolarlık bir artışa karşılık geliyor.

Son bir yıllık döviz hesaplarındaki artış ise 37,5 milyar dolara ulaştı.

20 Eylül itibariyle yurtiçi yerleşiklerin döviz varlıkları da 192 milyar 657 milyon dolar ile yeni bir rekor kırmış oldu. Bu paranın 118,6 milyar doları gerçek kişiler (bireysel hsp) ve 74,1 milyar doları da tüzel kişilere ait. Yani kurumsal hesaplar.

Gerçek kişiler yılbaşından bu yana 22 milyar dolar alırken, bunun 3,2 milyar doları altın alımı şeklinde oldu. Son haftalarda yeniden alıma geçen kurumlar ise tamamen euro alımı yapmışlar. Hatta 38,3 milyar dolar bazlı mevduatlarından 1,1 milyar dolarını bile bozarak euro alımına geçmişler.

Bu tablo bize kurumların zorunlu alım yaptıklarını düşündürüyor.

***

İşin özeti şu:

Matematik kuralı gibi bir çıkmazdayız.

TL faizleri 22’lerde dolaşırken bile parasını dövize yatıran yerli vatandaşlar bu huyundan vazgeçmiyor. Hala döviz alımı devam ediyor ama faiz düşüşüne rağmen TL’de değer kaybetmiyor. Ya da sokak dili ile söylersek dolar onca talebe rağmen yükselmiyor.

Ülkeye döviz girişi sadece 3,7 milyar dolar seviyesinde kalırken, döviz kredileri azalırken, (döviz yaratma kabiliyeti açısından) 31,7 milyar dolarlık döviz alımı TL faizleri düşmesine rağmen TL’nin değerini oynatamıyor.

Ne dersiniz?

Yeni bir ekonomi hikayesi mi yazıyoruz?

Ya da çarpma daha büyük ise 2x2= 4 eder mi?

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum