Nereye gidiyor bu ülke?
Çılgınca bir yol alıyoruz. Bu yolun sonu hiç ama hiç iyi değil... Bunu aklıselim herkes görebilir.
Mesela çılgın bir tüketim var. Ekonomik modelimizin adı her nasılsa Üretim-Yatırım-İstihdam-İhracat olsa da buradaki üretim sadece %3,3 arttı. Oysa tüketim artışı %19,7... Hatta son 2,5 yılda üretim artışı %21,7’de kalırken tüketim artışı %44,2 ile üretimin iki katını geçmiştir.
Aşağıda grafikte GSYH, üretim ve tüketim seyri görülmektedir. Dikkat ederseniz yeni modelle birlikte (negatif faiz) üretim yerine tüketim fırlamıştır.
Ama ne söylüyorlar... Üretim-Yatırım-İstihdam-İhracat... Oysa gerçekleşmelerin bu ekonomik söylemle alakası yok. Adeta tüketim çılgınlığı içinde bataklığa gidiyoruz. Yeniden söyleyeyim: Üretmeden yaşanan bu tüketim çılgınlığı ülkeyi batırır...
***
Sadece tüketim çılgınlığı mı?
Ne büyüyecek demişlerdi: Üretim
Ne büyüdü: Çılgın tüketimi finanse eden FİNANS sektörü.
Yeniden verelim: Üretim %3,3, tüketim %19,7 ve finans %21,8...
Bakın söylemin tam tersi finansta da yaşanıyor. Üretici büyümemiş ama bankacı büyümüş. Çünkü geliri azalan tüketiciye kredi vermek gerekiyor. Ve bu gerçekleşmiş.
Söylemin tam tersini burada da görüyoruz. AK Parti tam bir faizci dostu partidir derdim de inandıramazdım. Bu ülkede bankacıları bu kadar hoş eden, bankacılar için bu kadar zemin hazırlayan başkaca bir yönetim olmamıştır.
Yaklaşık olarak üretimin 6 katı tüketim ve yine üretimin 7 katı finans büyümüştür... O vakit bu ekonomik modele verilen isim külliyen bir yalandır ve aldatmacadır.
***
Finans neden büyüdü diye soracak olursanız hemen cevaplandırayım: Gelirler büyümedi... Tüketimi borçlanarak yaptık.
Yıllık GSYH cari fiyatlarla %107,0 arttı ama çalışanların ücretleri %82,7 artış gösterdi. Bakın bu artış kişi başına artış değildir, tersine toplam ücret ödemelerindeki artıştır.
Veya şöyle izah edeyim: 2021 yılında 1 trilyon 948 milyar lira 28 milyon 827 bin çalışana ödenmiştir.
Oysa 2022 yılında bu ödeme %82,7 artarak 3 trilyon 560 milyar liraya çıkmıştır ama çalışan sayısı da 30 milyon 725 bine artmıştır. Böylece çalışan başına aylık gelir 5.631 liradan %71,5 artışla 9.655 liraya ulaşmış oluyor.
Buradan göreceğiniz şekilde izah edeyim: Ülke geliri 2022 yılında finans ve tüketimle %107,0 artarken çalışan başına gelir sadece %71,5 artış göstermiştir. Aradaki farkı bankacılar-finansçılar kapatmış oldu...
Bu sonuç neyi doğurdu?
2019 yılında ülke gelirinin %31,3’üü elde eden çalışanların payı 2022 yılında yüzde 23,7’ye düştü.
Çalışanlar eğer 2019 yılındaki payları kadar gelir elde etseydi 2022 yılı aylık gelirleri 9.655 lira yerine 12.617 lira olacaktı. Bu da demektir ki, çalışanların aylık gelirinden yüzde 30,7 oranında bir şekilde kırpılmıştır. Ya da şöyle izah edelim; çalışanların 2022 yıllık gelirleri 115,9 bin lira yerine 151,4 bin lira olacaktı. Enflasyon hesabındaki belirsizlik mi (iyi niyetle belirsizlik diyorum) yoksa başka nedenler mi diyemem ama her bir çalışan 2022 yılında toplam 35 bin 550 lirası verilmemiştir.
***
Peki başlığı neden “Nereye gidiyor bu ülke?” diye attık.
Sebebi şu: Eskiden gelire bağlı fakirliğe tepki gösteren toplumumuz artık bu tepkisini daha düşük oranda göstermektedir. Dolayısı ile ülkenin daha iyiye gitmesi için itici güç olan iyiyi arama süreci de azalmıştır.
Bu nedenle toplumun bir an önce realiteyi görmesi ve yönetenleri buna zorlaması gerekir. Aksi halde Yerli-Milli söylemi ile avutulan dar gelirli ezilirken müteahhitler ve ihaleler ile ülke yönetimi fakirliği daha da artırabilir.
Ne demişti: Bu hareketin Altı DAVA-Üstü PARA... Bu kadar basit.