O çarpık binaların altındaki acı gerçekler
Bir ülkede toplu yaşamın iki ana göstergesi çok önemlidir:
1-Trafik Ahlakı
2-Vergi Ahlakı
Demokrasinin yerleşmesi ve sorgulayıcı toplumun oluşması açısından toplumsal ahlakın önemini bu iki göstergeden okuyabiliriz.
Mesela bir işçinin eline net ücreti vermek yerine, ona brüt ücreti verip kendisinin vergisini yatırmasını istemek ne güzel olurdu. Ödediği vergiyi bilmesi ve verginin karşılığının hesabını sorması demokrasi açısından ne kadar da büyük katkı sağlardı.
***
Bugün ülkemizde zenginler listesi ile vergi verenler listesi her nedense çok fazla uyuşmuyor. Hatta bir çok zenginimizin lüks yaşantısı ile vergi ödemesi arasında çok ciddi uçurumların oluşması ne hazindir.
Şimdi sizlere bazı verileri aktararak toplumsal ahlakımızı sorgulama açısından bir kapı aralayacağım. Gelin beraber inceleyelim:
A-) İlk veri Merkez Bankasından. MB “Konut Fiyat Endeksi” yayınlıyor. 2010 yılı ortasını (Haziran 2010) 100 kabul ediyor ve konut fiyatlarının gelişimini kamuoyuna açıklıyor. Bu endekse göre Haziran 2016’da Konut Fiyat Endeksi 214’e yükselmiş. Yani Haziran 2010’dan Haziran 2016’ya kadar konut fiyatları ortalama yüzde 214 oranında değer kazanmış.
Aynı dönemde Türkiye’de Tüketici Fiyatları (enflasyon) ne olmuş? İşte onu da Türkiye İstatistik Kurumu (TUIK) verilerinden anlıyoruz. Haziran 2010’da 177 seviyesinde olan endeks, Haziran 2016’da 279 seviyesine yükselmiş. Veya bir başka ifade ile Haziran 2010’dan Haziran 2016’ya kadar geçen sürede Türkiye’de ortalama mal fiyatları (enflasyon) yüzde 57,6 oranında artış göstermiş.
Şimdi iki veriyi yeniden özetleyelim: Son 6 yılda ülkemizde genel mal fiyatları yüzde 57,6 oranında artarken, konut fiyatları yüzde 214 oranında artış göstermiştir.
***
B-) Şimdi gelelim ikinci önemli veriye. Borsada halka açık gayrimenkul şirketlerinin ortalama fiyatlarından “Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Endeksi” oluşturulmuştur. Bir açıklama daha yapayım: Eğer GYO statüsünde halka açık bir şirketseniz, devlete kurumlar vergisi vermiyorsunuz. Yani devlet gayrimenkul karından küçük yatırımcıların yararlanması için vergi almaktan feragat etmiştir.
Borsada yer alan GYO endeksi Haziran 2010 tarihinde 30.000 seviyelerinde bulunuyor. Şimdi ise 40 bin seviyelerinden işlem görüyor. Aynı tarihlerde ise Borsa genel endeksi (BIST-100) 57 bin seviyelerinden işlem görürken, şu anda 77 bin seviyelerinde işlemler gerçekleşiyor.
Bir başka ifade ile borsa genel endeksi aradan geçen 6 yılda yüzde 35 prim gerçekleştirirken, gayrimenkulcülerin endeksi bu primin üzerine çıkamamıştır. Yani inşaatçılar borsada adeta yerinde saymışlar.
Oysa ülkemizin milyarder veya milyoner listesinde artık çok sayıda inşaatçı görebiliyoruz. Ama her nedense bu inşaatçıları vergi listesinde ve halka açık şirketlerinin kar hanelerinde bir türlü göremiyoruz.
Bir ürünün fiyatı 6 yılda enflasyonun tam 3,7 katından daha fazla artıyor. Ama sektörde yer alan firmalar bir türlü bu kardan ortaklarını yararlandıramıyor. İlginç değil mi?
***
Bu konuyu neden ele aldım?
Geçen hafta Şili’de yaklaşık 500 bin kişi BES dediğimiz özel emeklilik sisteminden şikayetleri nedeniyle yürüdüler. Yani Şili Halkı BES’i protesto etti.
Bizler ülkemizde bir çok reformu altyapısını hazırlamadan fırına sürüyoruz ve ideal sonucu bekliyoruz. Son reformlarımızdan biri de zorunlu BES ile 45 yaş altı bütün çalışan herkesin BES’li olmasını kanuna bağladık.
Maalesef yine uyarı görevi bana kaldı.
Eğer sermaye piyasalarını, örtülü kazanç aktarımı gibi, kendi hissesi ile oynama gibi, dolandırıcılarla işbirliği gibi, önceden bilgi satarak operasyon gibi... vs bir çok yolsuzluğu önlemden zorunlu BES çıkarırsak işimiz gerçekten çok zor.
Mevcut yatırım sisteminde bireylerin BESlenmeyeceği çok aşikar.
Hatta ve hatta borsanın temel dinamikleri-yazılım- gibi değişmeden çıkartılan bir zorunlu BES sistemi çarpık inşaat gibi düzen değil, düzensizlik getirecektir. Lütfen dolandırıcıları değil, Türk Halkını BESleyecek düzeni oturtalım.