Oy verip cennete gider miyiz?

Oy vermenin, ülkeyi yönetecek kadroları tercih etmenin ölüm sonrası dünyada ne gibi bir sorumluluğu, sevabı veya günahı olabilir?

Açıkçası dini konuda öyle bir hüküm verecek noktada değilim. Evet, hüküm veremem ama soru soracak akılda ve düşüncedeyim. Çok ilginç soruları soracağımız şimdiden belirteyim.

Ama önce bu dünya açısından olaya bakalım: Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati KKM’nin çağın buluşu olduğunu belirtip “Faiz artırmak yok, mevcut politika devam edecek” dedi.

Bu ne ifade ediyor? Tek kelime ile söyleyeyim mi: Mevcut yönetimin devamı halinde bu dünyada cehennemi bir hayatı yaşamaya devam edeceğiz.

Bu durum iktisadi olarak kesinkes kesindir.

Biraz izah edeyim: Mevcut politika ile 2022 yılında %5,6 büyüme gösterdik. Bu büyüme Türk Halkına söylendiği gibi “Üretim-Yatırım-İstihdam-İhracat” yolu ile mi oldu?

Kesinlikle hayır.

2022 yılında yüzde 5,6 büyüme içerisinde tüketim büyümesi %19,7 oldu. Yatırım büyümesi ise sadece ve sadece %2,8...

Ya tarım büyümesi? İşte orası sadece ve sadece %0,6 büyümüş.

Ya sanayi? İşte orası da felaket... Tüketimin yüzde 19,7 büyüdüğü bir yerde sanayi sektörü (yani üretim) sadece ve sadece %3,3 büyümede kalmış.

Modelin adı neydi: “Üretim-Yatırım-İstihdam-İhracat”.

Üretim 3,3, yatırım 2,8 büyümede kalırken ne büyüdü: Tüketim %19,7. İyi ama çalışanların gelirden aldığı pay %33,1’den %24,0’e gerilerken, yani çalışanlar fakirleşip büyük gelir kaybı yaşarken bu tüketim nereden gelmiş?

Elbette kredilerden... Yani borçlanarak tüketmişiz. Bu sayede finans sektörü %21,8 büyüme göstermiş.

Bankalara koşmuş, kredi almış ve çılgınca tüketmişiz.

***

Bütün bunların sonucu nedir? Yani bu ekonomik modelle ne yaşıyoruz? Neden cehennemi bir hayatımız olacak?

İzah edelim.

Ekonomik modelin bir ayağı ihracat değil miydi? İşte önce buna bakalım, çünkü önümüzdeki dönemde hayatımızı cehennemi noktaya taşıyacak kilit yer burası.

Nisan 2021-Nisan 2023 yıllık ithalat arışı %59,6... Enerji hariç ithalat artışı %38,4. Buna karşılık ihracat artışı %34,8 ve enerji hariç ihracat artışı %29,6.

Enerji dışı dış ticaret açığı -22,07 milyar dolardan -46,67 milyar dolara yükseliyor. Enerji de eklendiğinde dış ticaret açığı -46,4 milyar dolardan -120,4 milyar dolara çıkmış oldu.

Bu sonuç neyi gösteriyor: Önümüzdeki dönemde çılgınca tüketimi sürdürme imkanımız yok. Çünkü dış açık demek döviz açığı demektir. İyi ama Merkez Bankası zaten -69,5 milyar dolar rezerv ile seçimi zor çıkartıyor. Demektir ki kemerler feci şekilde sıkılacak.

Türkiye mevcut yönetim ile şeffaf dünyadan para bulamıyor. Demokrasi yok, adalet yok, liyakat yok...

Eee o vakit şeffaf ülkelerden para da yok demektir.

Çok acı ama çok acı günler bizi bekliyor.

Ya Duyunu-Umumiye gibi egemenlik haklarımızdan feragat ederek Putin’den, Kral Selman’dan para alacağız, ya da kemer sıkacağız...

Başka hiçbir yolu yok.

Bu yönetim ne demokrasiden anlıyor, ne de hukuktan-adaletten... Sonuç kesinkes belli.

***

İyi ama sorun sadece bu dünya mı?

Hanefi Avcı dedi ki “Antalya Havalimanı ihalesinde 1 milyar dolarlık rüşvet iddiasının açıklığa kavuşması için bunun soruşturulması gerekiyor. İktidara oy vermek bu rüşvet iddiasının üstünün örtülmesi demektir.”

Biz de defalarca Hazine garantili KÖİ ihalelerini işledik. Yaklaşık 70-80 milyar dolar civarında izah edilemeyen bir açık var.

Ya diğer ihaleler... Ya da imar değişimleri... Veya Kuzey Irak petrolü işi... Ya da düşük fiyattan 128 milyar doları satıp sonra bilinçli bir şekilde kuru patlatmak...

Sayamayacağımız daha nice parasal işlemler. Gri alan o kadar fazla ki... Bunlar bizlerin evlatlarımıza yıktığımız yükümlülüklerdir.

Yetim malı gibi bunları gözetmemiz gerekiyor.

Bugün yönetim saraylarda, uçaklarda, lüks arabalarda tam bir şatafat içinde yaşıyor. Oysa Türk Halkı yoksulluk ve sefalet içinde yaşamını sürdürüyor. Zaten yönetimin yaşam tarzı Milletin hayatını belirleyen bir sonuçtur. Şatafatın karşılığı sefalet ve yoksulluktan başka bir şey olamaz.

İyi ama sadece bunlar mı? Sadece yolsuzluk ve rüşvet iddiaları mı?

Mesela şehit komiser Gaffar Okkan ne olacak? Ya da Rabia Naz... Ya Ankara’nın ortasında katledilen Sinan Ateş...

Oy vererek bu cinayetlere karşı tepki vermiş mi oluyoruz... Yoksa destek mi vermiş oluyoruz?

Benim kafamda feci sorular dolaşıyor.

Bu seçimde sadece Alevi diye kul hakkı yemeyen ve yedirmeyen Kılıçdaroğlu’na oy vermekten kaçınmak ila onca cinayet ve rüşvet iddiasının üstünü örtmek...

Bu sefer cennete gitmek o kadar kolay olmayacak.. Bu belli.

Peygamber Efendimiz HZ Muhammed (SAV) Mekke’yi fethettiğinde Kabe’nin anahtarını liyakat sahiplerine bırakmıştı.

Acaba liyakat bu kadar önemli ise Şahap Kavcıoğlu ve Nureddin Nebati bu işin neresindeler?

İşin aslı şu: AK Parti’ye oy vererek cennete gidemeyeceğimiz yukarıdaki sorulardan belli... Ama bu dünyada kendi cehennemimizi kendi elimizle hazırlamış olduğumuz da yukarıdaki ekonomik durumdan çok açık belli oluyor.

Karar sizindir.

YORUMLAR (84)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
84 Yorum