Pufff ekonomisi…
Şubat 2021 sanayi üretim endeksi (son 3 aylık ortalama) 94,0. Ve Şubat 2025’de sanayi üretim endeksi 110,4’e çıkıyor. Sanayi üretimi 4 yıl toplamında sadece yüzde 17,4 artıyor.
Şubat 2021’de sanayide ücretli çalışan sayısı 4 milyon 511 binken bu sayı Şubat 2025’de yüzde 8,8 artışla 4 milyon 910 bine yükseliyor.
Sanayi ve inşaat gibi üretim sektörlerinde istihdam artışı son 4 yılda yüzde 14,4’de kalırken hizmet sektöründe istihdam artışı yüzde 23,6’ya ulaşıyor.
İşin özetini vereyim: Üretim ve üretimdeki istihdam artışımız çok düşük. Asıl istihdam artışını hizmet sektöründen sağlıyoruz.
Toptan ve perakende sektörü 351 bin, ulaştırma ve depolama sektörü 300 bin, konaklama ve yiyecek sektörü 251 bin, sağlık sektörü 369 bin istihdam artışı ile son 4 yılda işsizliğin önüne geçmiştir.
Bu istihdam artışlarının temeli üretime değil tüketim talebine bağlı sektörlerdir. Yani iç piyasaya yönelik bir tüketim azalışı yaşandığında çok hızlı bir şekilde tüketim sektörlerinde de iş kayıplarına yol açabilecektir.
Hızlı bir işsizlik artışı kapımızda öylece duruyor.
Peki, biz çok oynak ve hassas bir piyasaya daha sahibiz. Rezervleri sağladığımız döviz piyasasına.
Mehmet Şimşek’in göreve başladığı Haziran 2023’den Şubat 2025’e ödemeler dengesine göre ülkeye gelen para 75 milyar 355 milyon dolar. Ama bunun yaklaşık 23 milyar doları cari açık vesilesi gitti ve 12,3 milyar doları da net hata noksan olarak gitti. Mehmet Şimşek döneminde resmi rezerv artışı sadece 39 milyar 795 milyon dolar.
Peki, biz ne gördük: Swap hariç rezervler eksi 65 milyar dolardan artı 60 milyar dolara çıkmıştı. İşte bu görüntüdeki 125 milyar dolarlık rezerv artışı sağlam bir rezerv artışı değildi. Swap yerini carry trade bıraktı ve maalesef sağlam bir döviz yapısı oluşmadı.
Nitekim İBB Başkanı ve sonraki Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’na yapılan kumpas ile sistem adeta birdenbire çöktü. Merkez’in rezervleri 55 milyar dolar eriyerek swap hariç 18 milyar dolara kadar düştü.
Evet, ekonomik dengelerimiz oldukça hassas bir düzeyde seyrediyor. Bir anda yaşanan olağanüstü seyirler bizleri beklenmedik felaketlere sürükleyecektir.
Adeta lambaya bir puff dediğimizde dağılacak kadar hassasız. O zaman nedir bu hırçınlık ve dengeleri gözetmeden yapılan siyasi operasyonlar?
Türk Halkını mı düşünmüyoruz yoksa onlar nasıl olsa oy verirler mi diyoruz?
Kelebek etkisi ile yaşayan bir ülkenin dengelerini bu derece bozuk hale getirmek yetmiyor mu?
Onca intihar olayı yaşanıyor; yolsuzluk ve yoksulluk almış başını giderken nedir bu sert hareketler?
Gerçekten anlamak çok zor.
MEHMET ŞİMŞEK OLAYI
Mehmet Şimşek dün TV’ye çıkıp piyasaları toparlayıcı cümleler kuracak diye bekleniyordu. Ama beklenen olmadı.
“Büyümede bir yavaşlama söz konusu olabilir. Nedeni ise beklentilerde bir bozulma söz konusu” diyor ama nedenini net şekilde vermiyor.
Biz diyelim: “Kumpas işi ekonomimizi küçültecek; ya da en azından beklenen büyüme gerçekleşmeyecek.” Peki, Mehmet Şimşek bu maliyeti kimin sırtına yükleyecek? Tabii ki Türk Halkının… Enflasyon programında yaptığı gibi…
Türkiye’den bir fon çıktığını ve bunun da yüzde 58’inin yabancı olduğunu açıklıyor. Peki, neden çıktı bu yabancı fonlar? Ya da yerliler neden döviz almaya yeniden başladı? Cevaben diyor ki “İçerideki gelişmeler üst üste geldi. Ortalık yatışınca Türkiye’nin ciddi avantajları ortaya çıkar.”
Bakın bu cümleler felaket bir şey.
Bir Bakan çıkıp “içerideki gelişmeler” diyor. Sanırsınız sıradan bir olay oldu. Oysa ülkedeki demokrasiyi sorgulatan bir kumpas sürecindeyiz. Milletin tapusuna el konuluyor, devletin verdiği kıymetli evraklar 20-30 yıl sonra iptal ediliyor. Ve en önemlisi en büyük Cumhurbaşkanı adayı hapse atılıyor.
Mehmet Şimşek bunlara “içerideki gelişmeler” diyor.
Ve son olarak…
Mehmet Şimşek “ortalık yatışınca” diyor.
Vah ülkeme vah… Ortalık nasıl yatışacakmış acaba? Onun da cevabını verse de biz de rahatlasak.














