Sürdürülemez büyüme yüzde 7.36
Yeni yıla yüksek büyüme ile başlayan Türkiye, bu büyümeyi taşımakta zorlanmaya başladı bile. Yüksek cari açığın oluşturduğu döviz ihtiyacının yanına bir de yükselen faizler eklendiğinde, yılın sonlarına doğru büyümenin sürdürülemeyip bitmesi bile beklenebilir.
Türkiye, 2018 yılına da büyüme açısından oldukça hızlı giriş yaptı. 2017 yılını yüzde 7.42 büyüme oranı ile kapatan ülkemiz, 2018 yılının ilk çeyreğinde de yüzde 7.36 oranında bir büyüme oranı yakaladı.
Büyümenin sektörler arasındaki dağılımına bakıldığında ilk dikkat çeken sektör yüzde 9.35 büyüme ile imalat sanayi oldu. Kısaca üretim açısından yadsınamayacak bir büyüme oranı yakalandı. 2017 yılının tamamında yüzde 7.42 GSYH büyümesine karşı, yüzde 8.84 imalat sanayi büyümesi olmuştu. Şimdi fark imalat sanayi lehine daha da açıldı.
Öztle 2018 ilk çeyreğinde eskiye oranla daha fazla ‘üreterek büyüdük’ diyebiliriz.
Büyümeye katkı sağlayan diğer sektörler ise şunlar:
Tarım %4.56
İnşaat %6.92
Hizmetler %10.03
Bilgi işlem %5.79
İnşaatta yatırım çok hasıla az: Hasıla yönünden Türkiye büyümesinin (%7.36) bile gerisinde kalan inşaat sektörü (%6.92), yatırım açısından adeta büyümeyi katladı. 2017 yılının tamamında yüzde 7.42 büyüme oranına karşılık, nerede ise aynı oranda (yüzde 7.31) büyüyen sabit sermaye yatırımları, 2018 yılı ilk çeyreğinde büyüme hızı kazandı. Türkiye yüzde 7.36 büyüme gösterirken, sabit sermaye yatırımları yüzde 9.65 artış gösterdi.
Sabit sermaye yatırımlarında yaşanan bu pozitif ayrışmanın detayına baktığımızda daha ilginç bilgiler geliyor. Mesela inşaat yatırımlarının yüzde 12.28 arttığını görüyoruz. Oysa sektörel hasıla artışlarında inşaat sektörünün sadece yüzde 6.92 büyüdüğü görülüyordu. Kısaca inşaat sektöründe yatırımlar artmış ama hasıla yatırımların nerede ise yarısı kadar artabilmiş. Ama her şeye rağmen inşaat sektörünün onca şikayete rağmen hasıla yönünden de yüzde 6.92 büyümesi çok büyük bir başarı olsa gerek…
Makine yatırımı yok: Geçen yıl yüzde 7.42 reel büyümeye karşılık makine teçhizat yatırımı (kısaca fabrika yatırımı diyebiliriz) sadece yüzde 0.69 artış göstermişti. Makine teçhizat yatırımında 2017 yılının ilk iki çeyreğinde yüzde -12.07 ve -9.20 küçülme göstermişti. Son iki çeyrekte ise 15.65 ve 8.31 artış göstermesine rağmen yıllık artış sadece yüzde 0.69’da kalmıştı.
2018 yılının ilk çeyreğinde büyüme yüzde 7.36’ya ulaşırken, makine-teçhizat yatırım artışı da baz etkisi ile yüzde 7.0’ye ulaştı. Fakat hala 2016 yılının gerisinde kalan bir yatırım var. Mesela, Türkiye ekonomisi 2016 yılının ilk çeyreğine göre 2018 yılın ilk çeyreğinde yüzde 12.99 büyüme göstermiş oluyor. Ama aynı dönemde makine teçhizat yatırımları yüzde 5.91 azalmış durumda.
Tüketim çok canlı: Geçen yıl 7.42 büyümeye karşılık tüketim harcamaları yüzde 6,11 artış göstermişti. Oysa bu yılın ilk çeyreğinde 7.36 büyümeye karşılık, tüketim harcamaları yüzde 10,99 artış gösterdi. Böylece GSYH’nın yüzde 63.4’ü tüketim harcamalarından kaynaklanmış oldu. Oysa geçen yıl ilk çeyrekte tüketim harcamalarının payı yüzde 61.4 düzeyindeydi. Cari, fiyatlarla bakıldığında ise durum biraz daha değişik oluyor. Yüzde 21.9 oranında artan GSYH’ya karşılık tüketim harcamaları yüzde 22.7 artıyor. Kısaca cari fiyatlarla bakıldığında tüketim artışının da çok fazla arttığını söyleyemeyiz.
İthalat coştu: Büyüme verilerine göre yılın ilk çeyreğinde ihracatımız sadece ve sadece yüzde 0.46 oranında artış gösterdi. Oysa aynı dönemde ithalat reel artışı tam yüzde 15.57’ye ulaştı. Böylece 2014 sonrasında ilk kez ihracatın ithalatı değer olarak karşılama seviyesi yüzde 90’ın altına düştü ve 86.7 düzeyinde gerçekleşti. Bu sonuçlar toplandığında 2018 yılı ilk çeyrek büyümesinin yine iç talep ağırlıklı gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Tüketim ekseninde sürüklenen bir büyüme coşkusu yaşanmış oldu. Hatta büyüme oranının nerede ise tamamına yakınının da özel tüketimden geldiğini, devletin tüketim harcamalarının da daha sınırlı kaldığını söyleyebiliriz.
DIŞ ÖDEMELER DENGESİ DAĞILDI
Merkez Bankasının “ödemeler dengesi” verilerine göre 2018 yılının ilk 4 ayında cari açık 12 milyar 104 milyon dolardan, 21 milyar 799 milyon dolara yükseldi. Kısaca yılın ilk dört ayında cari açık tam yüzde 80.1 artış gösterdi. Cari açıkta yaşanan bu artışın nerede ise tamamı dış ticaret açığındaki artıştan geliyor. Geçen yılın ilk dört ayında 12 milyar 146 milyon dolar olan dış ticaret açığı, bu yıl yüzde 86.4 artışla 22 milyar 638 milyon dolara yükseliyor. Böylece cari açık nerede ise ikiye katlanarak 4 ayda 21 milyar 799 milyon dolara ulaşıyor. Son 12 aylık cari açık ise 57 milyar 073 milyon dolara çıkmış oluyor. Geçen yıl Nisan ayında yıllık cari açık sadece 34 milyar 053 milyon dolardı. Kısaca aradan sadece 12 ay geçti ve yıllık cari açık 23 milyar 020 milyon dolar artış gösterdi ve 34 milyar dolardan 57 milyar doların üzerine çıktı.
Dış açık borçla kapatıldı: Bu yılın ilk dört ayında 21.8 milyar dolar cari açık verilmesine rağmen, ülkemize 20 milyar 046 milyon dolar yabancı sermaye girişi gerçekleşti. Geçen yıl cari açığın dermanı olan sıcak para yatırımları, bu yıl yerini dış borçlanmaya bırakmış durumda. Nisan ayında 1 milyar 280 milyon dolar sıcak para ülkemizden çıkış yaptı. Ocak-Nisan döneminde ise sıcak para bakiyesi 1 milyar 663 milyon dolarda kaldı. Geçen yıl bu bakiye 7 milyar 420 milyon dolardı. Başta bankalar olmak üzere yapılan dış borçlanmalar yolu ile ülkemize ilk dört ayda 10 milyar 874 milyon dolar sermaye girişi gerçekleşti. Ve cari açık büyük ölçüde kapatılmış oldu. Yılın ilk dört ayında 3 milyar 780 milyon dolar kaynağı belirsiz sermaye girişi ile beraber düşünüldüğünde cari açığın kapatıldığı, hatta fazladan 2 milyar 052 milyon dolar da rezerve para eklendiğini söyleyebiliriz. Böylece kurlarda yaşanan hareketin döviz ihtiyacından olmadığını, tersine nerede ise tamamen yurt içi nedenlerle yaşandığını çok açık söyleyebiliriz.